Peter Lynch Makaleleri Serisi: 5 Verilen Hediyeler

Herkese selamlar.

Peter Lynch’in Worth Magazin’e yazdığı beşinci makaleyi de çevirdim.

Bu makalede Peter Lynch mirasın devredilmesinin uygun yollarını açıklıyor. Daha az vergi vererek yardım yapmanın yöntemlerini anlatıyor. Aslında servet birikiminin ilk aşamasında olan bizlerle pek ilgili değil.

Bunu biriktirdikten sonra düşünsek daha iyi olur. Ama sırayı bozmamak için yayınlamaya kadar verdim.

Belki bu olayı ülkemiz için araştırabiliriz.

Neyse, şimdi konumuza dönelim.

Hadi başlayalım.

93/5 Verilen Hediyeler

Çoğumuz zamanımızın büyük bir kısmını, gelirimizi en çok faydayı sağlayacak şekilde nasıl bağışlayacağımızı değil de, net gelirimizi nasıl arttıracağımızı düşünerek geçiririz. Kimse kefenin cebi yok demez ve birçok insan paradan kopmak için bu dünyadan ayrılacağı son güne kadar bekler.  Sonuç olarak, yardımseverlik evdeyken değil de vasiyet okunurken başlar.

Bizi yapacaklarımızdan alıkoyan bu dürtü, en çok desteklemek istediğimiz kişiler ve yardım kuruluşları için çok talihsizdir. Yardımseverlik vasiyet okunurken başladığında, paranın büyük bir kısmı ulusumuzun en savurganı olan Federal Hükümet’in eline geçer.

Sam Amca, en üst tabakadan aldığı %55’lik federal miras vergisi ile hepsinden daha kötüdür. Bir çok eyalet de kendi kesintisini yapar ve bu da güneş ışığının yanında sıfır emlak vergisinin sıcaklığı ve konforunu da sunan Florida gibi eyaletlere yaşlıların göçmesine sebep olur. Fakat ölümden sonraki vergi indirimi için Florida’ya göç etmek o kadar zahmete değmez. Eyaletin almadığının çoğunu federaller alır.

Ana konumdan, yani servetin daha büyük bir kısmının çocuklara ya da desteklemek istediğimiz iyi amaçlarda kullanılmak üzere aktarılmasının yollarından sapıyorum. Bağış planı her portföyün ve her yatırım stratejisinin bir parçası olmalı. Çünkü servet sahibi olmak için o kadar çabaladıktan sonra paranın büyük bir kısmının yabancılar tarafından Washington’a taşınmasına izin vermenin ne yararı var ki?

Hükümet, nihai vergiden kaçınmak için bize bazı yollar sunmuştur. Bunlardan ilki, kişi başı 600.000 doların (evli çift için 1.2 milyon dolar) vergisiz olarak kişilerin seçtikleri birine verilebilme olanağıdır. Bu 600.000 doları istediğimiz kişiye ya da karımız, kocamız, amcamı, kayınvalidemiz, Mike Milken ya da son zamanlarda şirketin borçlarını kapatmasına yardım etmek amacıyla General Motors gibi sevmediğimiz kişilere de verebiliriz.

Ayrıca, çiftler vergisiz olarak çocuklarına da yıllık 20.000 dolar verebilirler. Bu fırsat iyi bilinir ama çoğu çift bundan iki nedenden dolayı yararlanamaz: 1) Çocuklarının parayı iyi kullanacak kadar olgun olmadığı konusunda çok endişelenirler ya da 2) Daha uzun süre yaşayacaklarını hayal ederek varlıklarını devretmek istemezler.

Parayı emanet fonuna koyarak çocuk belli bir yaşa gelinceye kadar kullanmasını engellemek çok kolay bir işlem olduğundan birinci bahaneyi ortadan kaldırabiliriz. Öyle tahmin ediyorum ki 20.000 doları kolayca karşılayabilecek olan insanların bunu ertelemesinin sebebi daha çok ikinci seçenekten kaynaklanıyor. Harekete geçmekteki bu başarısızlık hükümet için çok kârlıyken mirasçılar için büyük şanssızlıktır.

Bu da konumuzu hayır amaçlı katkılara getiriyor. Her ne kadar şirketler yardımsever olarak öne çıksa da aslında yardımların çoğu bireysel olarak yapıyor. 1991’de, Kiliseler, vakıflar, hastaneler, okullar ve benzerlerinin topladıkları 125 milyar dolar bağışın %89’u şahıslar tarafından yapılmıştır. Giving USA dergisinden Nathan Weber’e göre, Amerikalılar olarak bizler her yıl gaz ve petrole harcadığımızdan daha fazla bağış yapıyoruz.

Müşterek cömertliğimiz mükemmel bir şey ve bizi dünyanın diğer tarafındaki “Scrooges” toplumlarından ayırıyor. Yine de, yardım kuruluşlarına parayı azar azar veriyoruz ve çoğu da vasiyete kalıyor. Fakat dikkate alınması gereken daha verimli yöntemler var.

Sevdiği yardım kuruluşuna büyük bir bağış yapmadan önce, nakit yerine verebilecek başka varlığınız var mı yok mu diye portföyünüzü kontrol etmelisiniz. Hisse senetleri herhangi bir vergiden muaf kuruluşa devredilebilir ve onlar da vergi ödemeden bunları satabilirler. Eğer bu hisseleri siz satsaydınız, %28 sermaye kazanç vergisi ödeyecektiniz fakat hisseleri vererek vergi indirimden yararlanmış oldunuz.

Şu iki senaryoyu değerlendirelim: Eğer 5.000 dolar bağışlarsanız ve en yüksek vergi dilimindeyseniz, bu yılın gelir vergisinden 1.550 dolar tasarruf edebilirsiniz ve bu bağışın size maliyeti 3.450 dolar olur. Fakat, bundan beş yıl önce 2.000 dolar ödeyip aldığınız ve şimdiki değeri 5.000 dolar olan hisse senetlerini bağışlarsanız, 840 dolarlık sermaye kazancı vergisinden kurtulursunuz ve hala vergiden düşecek 1.550 dolarınız olur. Bu yolla, aynı 5.000 dolarlık bağış size 2.610 dolara mal olur.

 Vergi uzmanı değilim fakat, bana söylendiğine göre sanat eseri, mücevher, ev, ikinci el araba ve bunun gibi şeyler bağışlamanın da bazı avantajları varmış. Eğer hisse senedi bağışlayıp tüm avantajlardan yararlanmak istiyorsanız, onları en az bir yıl bir gün tutmuş olmanız gerekiyor.

Bir şey bağışlamadan önce vergi danışmanınızla görüşmelisiniz. Alternatif minimum vergiye tabiyseniz, bağışın boyutu konusunda ayarlamalar yapmanız gerekebilir.

Bu zamana dek, bireysellerin bir yardım kuruluşuna bağış yapmalarının en verimli yolu bir vakıf yoluylaydı. Fakat kendi keşfime göre, bir vakıf kurmak için çok fazla yasal ücret ödüyorsunuz ve sonrada devasa evrak işi için muhasebecilere ödeme yapmaya devam ediyorsunuz. Eğer Fidelity Investment, Hayırsever Hediye Fonu’nu birkaç yıl önce kurmuş olsaydı karım ve ben bu zahmetten kurtulurduk.

Bu benim Worth için beşinci köşe yazım ve daha bir Fidelity ürününü tavsiye etmiş değilim. Yani belki büyük ya da küçük yatırımcıların anlamlı işlere para aktarmasını sağlayacak bir ürününü tanıtmaya hakkım vardır. Şimdilik Fidelity, yardım vakfı yönetmesi IRS’nin onayladığı tek kâr amaçlı özel şirket fakat başka kuruluşlar da benzer faaliyetlere başlayacaklar.

Hayırsever Hediye Fonu’na herhangi bir yatırım fonuna yatırım yapar gibi yatırım yapıyorsunuz. Başlangıçta yatırdığınız para tamamıyla vergiden düşürülebilir. Paranızı bir fon yöneticisi yönetiyor ve varlıklarınız vergiden muaf olarak büyüyor. Fidelity’nin Hediye Fonu’nda, hisse senetlerinin dalgalanmalarına olan toleransınıza göre, büyüme havuzuna, temettü gelirine ya da faiz gelirine yatırım yapabiliyorsunuz. Ayrıca yatırımdan kazançlarınızı bu fonlara dağıtabiliyorsunuz. İstediğiniz zaman da (en az 250 dolar olacak şekilde) Hediye Fonu’nun paranızı sevdiğiniz yardım kuruluşuna göndermesini isteyebiliyorsunuz.

Bir gün Amerikan Kalp Derneği’ne bir bağış yapmak istediğinizi hayal edin. Böylece, 20 yıl boyunca yıllık %10 büyüyecek bir hisse senedi fonuna 10.000 dolar yatırdınız. Temettüler için her yıl ödediğiniz vergiyi düştüğünüzü ve ettiğiniz kârlardan sermaye kazanç vergisi ödediğinizi varsayarsak, sonunda 10.000 dolarınızı 43.000 dolarlık bir hediyeye dönüştürebilirsiniz.

Öte yandan, eğer 10.000 dolarınızı her yıl vergiden muaf %10 büyüyeceği Hediye Fonu’na yatırırsanız, sonunda hediye edecek 67.000 dolardan fazla paranız olur. Vergiden muaf olmanın bileşik getiriye etkisini görüyorsunuz.

Bir yardım kuruluşuna ilham vermek için kullandığım bir yol da bağış meydan okumasıdır. Onlara belli bir miktar bağış yapmayı öneriyorsunuz fakat onlara aynı miktarı başka birinden daha bulmalarını şart koşuyorsunuz. Daha bağış meydan okumasını kaybeden bir yardım kuruluşu görmedim.

Bağışla başlayan şey yönetim kurulunda bir koltuk, komitede bir yer ya da bu iyi sebebe başka bir katkıya dönüşerek daha da büyüyebilir. Yardım kuruluşlardaki tecrübemle söyleyebilirim ki, beni daha çok tatmin eden bir iş görmedim.  

Hayır Vakıfları: Bağış Yapmanın Akıllı Yolu

İnsanların gayrimenkul vergilerinden kaçınmalarını ve bağışlarını arttırmalarını sağlayan yeni bazı yöntemler de var.

Bağış Miras Fonu: Bir varlığınız (örnek olarak hisse portföyünüzü) ehil bir vakfa bağışlıyorsunuz. Hisse senetleri satılıyor ve para daha önce açtığınız bir yardım hesabına aktarılıyor. Para ya vakıf tarafından ya da dışarıdan bir yatırım danışmanı tarafından yönetiliyor. Yaşadığınız sürece siz ve karınız paranın faizini almaya devam ediyorsunuz. İkiniz de öldüğünüzde, vakıf paranızı alıyor. Bunun mirasçılarınıza bir faydası yok fakat eğer çocuğunuz yoksa ya da çocuklarınız sizden daha zengin olup miras parasına ihtiyaçları yoksa, bu yöntemin vergi avantajı var.

Hayat Gayrimenkul Sözleşmesi: Siz ve eşiniz evi vakfa devrediyor ve evin bugünkü değerinin kalan faizi üzerinden vergi indirimi alıyorsunuz. Yaşadığınız sürece evde oturabilirsiniz. Sonra mülkü vakıf alır.

Vakıf Sigortası: Bir hayat sigortası alıyorsunuz ve yararlanacak kişiyi de vakıf olarak seçiyorsunuz. Bu da normalde verebileceğinizden çok daha fazlasını vermenizi sağlıyor.

Sigortalı Bağış Fonu: Bir vakıf fonu kurun ve vakfa verdiğinizle eşit şekilde bir hayat sigortası yaptırın. Öldüğünüzde, fondaki varlıklar vakfın oluyor fakat bunun karşılığında vakfa ödenen hayat sigortası varislerinize dağıtılıyor. Mirasınızı onlara bırakmanızdan çok daha az vergi ödemiş oluyorlar.

Yıllık Bağış: Bunlar bazı finansal hizmet şirketleri, üniversiteler ve kolejler tarafından sunuluyor. Bir bağış yapıyorsunuz. Vakıf da size, paranıza karşılık örnek olarak yıllık %8 ödüyor. Ödemelerin hemen ya da daha sonra başlamasını ayarlayabilirsiniz. Ne kadar geciktirirseniz o kadar vergi indirimi alırsınız. 65 yaşında ödenmeye başlamak üzere sabit ödeme alan 40 yaşındaki birisi 65 yaşına geldiğinde bağışın %90’ını vergiden düşebilir.

Peter Lynch 1990 yılında, son 15 yılın en iyi performans gösteren fonu Magellan Fonu yönetiminden emekli oldu. Şu an Fidelity Grup’un yönetiminde ve yeni kitabı “Borsayı Yenmek” Mart’ta Simon &Schuster’dan çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Bağış, Gerçek Servet, Hayırsever

4 Yorum

  1. Emre demiş ki:

    Yiğit Bey iyi günler.Elinize sağlık.Peter Lunch ve Buffett in mektuplarını PDF olarak düzenlerseniz ben çıktı alıp okuyup,altını çizmeyi daha faydalı buluyorum.Bir de podcastler devam edecek mi uzun zamandır podcast de yuklemiyorsunuz?Bu paylaşımlarınız siteyi takip eden herkes için büyük önem taşıyor.Finansal okuryazarlık konusunda belki de Türk insanina en büyük faydayı sağlayan kişi oldunuz son birkaç yılda.Hersey için çok sağolun.
    Saygılar.

    Temmuz 22, 2020
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Emre Bey,

      Tüm çevirileri tamamladıktan sonra sitede PDF olarak yayınlayacağım. Ya da uzun sürecekse onar seriler halinde de yayınlayabilirim.

      Benim katıldığım podcastler büyük ihtimalle burada bitecek.

      Yoluma Youtube’de devam etmeyi düşünüyorum.

      Desteğiniz için çok teşekkür ederim. Birlikte öğrenmeye ve gelişmeye devam edelim.

      Saygılar.

      Temmuz 22, 2020
  2. Yunus Karatas demiş ki:

    Yiğit bey teşekürler, güzel bir makele, çok emek vermişsiniz. Konuya gelince bizim islam toplumunda yardımlaşma var. Sadaka veriyoruz . Zaten malın 40 da birini vermek zekattir. Zekat her müslümana farzdır. Bizim vergi mevzuatında veraset ve intikal vergisi var. Ancak limitler çok yüksek. ” INSAN Yaşarken hayır ve hasanat da yapmalıdır ” ne verirsen elinle o gelir seninle” ” kefenin de cebi yok ” Paylaşmayı ,dayanışmayı, bilmek gerekir . Ancak ısraf ile yardımlaşma arasında önce bir çizgi vardır. Tembel insanlara bakdıkça insan yardımlaşma duyguları körelmiş oluyor. Bazen fakirlik ile tembellik yan-yana durmakta. Bunu ayırt edemiyorsun.Özetle elimizde para bol ise sam amca dan daha cömert olmamız gerekir.

    Temmuz 24, 2020
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Yunus Bey,

      Ben de “Acaba zamanı geldiğinde gerekeni yapabilecek miyim?” diye düşünüyorum.

      Portföyümüze gözümüz gibi bakıyoruz, büyütmek için onca emek harcıyoruz. Yani o kadar çok biriktirmeye yoğunlaşıyorsun ki harcamak zor oluyor:)

      Yaşlıları anlıyorum yani:)

      Ama toplumumuzda yardımlaşma var. Fakat sanırım hatırlamamız gerekiyor.

      Desteğiniz için çok teşekkür ederim.

      Saygılar.

      Temmuz 30, 2020

Yorumunuzu Ekleyin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.