Sermaye Kazançlarına Tekrarlanan Gelir Olarak Bakılmamalı

Herkese selamlar.

Çok kazancıkça çok harcıyoruz, harcadıkça alışıyor ve masrafları arttırıyoruz.

Kazanırken değil de kazanamazken/kaybederken bu durum sorun olarak karşımıza çıkıyor ve binbir zorlukla oluşturduğumuz portföylerin bozulmasına bile sebep olabiliyor.

Bu durumdan kurtulmak ve yaşam standardı enflasyonunun kurbanı olmamak için düşünce tarzımızı değiştirmemiz gerekiyor.

Hadi başlayalım.

Piyasalarda Yaşanan Büyük Yükselişler İnsanların Servetlerini Arttırır.

Özellikle faiz düşüşü ve yüksek enflasyon tek tek ya da birlikte varlık fiyatlarında büyük yükselişlere sebep olur.

Bu yükselişler, kitlelerin elinde tuttukları varlıkların değerini arttırdıkları için servet etkisi ile tüketimde , özellikle de lüks tüketimde patlamaya sebep olurlar.

Şimdi bizi ilgilendiren kısım tam da buradan sonra başlıyor.

Tüketim Artışı Yaşam Standardı Enflasyonuna Yol Açar

Borsada ya da diğer yatırım araçlarında (kripto para, gayrimenkul vs.) elde edilen kazançlar arttıkça tüketim de artar yaşam standardı enflasyonuna yol açar.

Özellikle kazancın yüksek olduğu yıllarda yatırımcılar harcamalarını arttırır. Bu harcamaların bir kısmı tek seferlik iken büyük bir kısmı da yaşam standardı arttığı için “zorunlu” hale gelir. Zorunlu hale gelen harcama ise akar gelir gerektirir. Tek seferlik sermaye kazancı bunu sürdürmeye yetmez. Tabii aşırı çok kazanıp kenara büyük bir kısmını ayırmadıysanız. Kabul etmek gerekir ki bunu da yapan sayısı çok çok az çünkü insanoğlu olumluluk ön yargısı sebebiyle başkasının başına gelen kötü şeylerin kendi başına gelmeyeceğini varsayar. Ayrıca olumlu şeylerin devamının geleceğini düşünür.

Bu harcama artışları bireysel tüketim artışı yoluyla enflasyonu da arttır ve enflasyonun dizginlenmesi için bireysel tüketimin düşürülmesi ve çoğu zaman da sermaye piyasası kazançlarının dizginlemesi gereğini doğurur ama bu yazıda ona çok girip konudan uzaklaşmayacağım. Derdimiz başka.

Konumuza dönersek bu sermaye kazançları arttıkça harcamaları arttırma durumu bizim için çok kırılgan bir durum yaratır. Borsa kazançlarını her sene kesin olarak arttırabilenleri dışarıda bırakırsak, büyük borsa düşüşlerinde ve yatay piyasalarda kazançlarımızın artmadığı fakat giderlerimiz artmaya devam ettiği için bütçe açığı ile karşılaşırız. Çoğu zaman bu açığı kapatmak için bir şeyler satmak zorunda kalırız.

Borsa düşüşlerinde yaşadığınız ve hisse senedi satarak sürdürdüğünüz startlarınızı artık sürdüremediğiniz zamanları düşünün.

Bu Durumdan Kurtulmanın Yolu Harcama Artışını Temettü/Faiz/Kira gibi Tekrarlayan Gelirler İle Sınırlamaktır

Tüketim artışlarını, eğer arttırmak zorundaysanız tabii, sermaye kazançları değil de temettü, faiz, kira ya da maaş gibi daha tekrarlanabilir gelirler ile sınırlamak kendinizi yükselişlerde açılmaktan, düşüşlerde ise varlık satmaktan korumanın en iyi yoludur.

Böylece elde kendinizi elde edilmesi çok da kesin olmayan sermaye kazançlarına bağlamadan daha yavaş ve emin adımlarla tüketiminizi arttırırsınız.

Tabii bu daha yavaş olur. Çünkü ev fiyat artışı ile karşılaştırıldığında alınacak kira kısa vadede size çok küçük gelir. Kendinizi daha az zengin hissedersiniz.

Mesela çıkılacak tatilleri temettü gelirleri ya da Eurobond kuponlarına endekslemek iyi bir seçenek olabilir. Mesela 5.000 dolarlık Eurobond kupon gelirim var kuponlar geldikçe yılda 2 tatile çıkabilirim diyebilirisiniz.

Ya da 70.000 TL temettü geliri benim bundan sonra ömrüm boyunca tüm faturalarımı öder diyebilirsiniz.

Böyle bir düşünce tarzını hedeflemek hem daha fazla açılmanızı engelleyerek sizi yaşam standardı enflasyonundan korur, hem de emin adımlar atmanızı sağlar.

Sizin yaşam standardı enflasyonu ile başınız belada mı? Özellikle düşüşlerde sermaye kazancının azalmasının etkisini hissediyor musunuz? Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

2 Yorum

  1. truva8 demiş ki:

    Takipçileriniz arasinda bu sorunuza samimi cevap veren olamayacaktır.. sizin gibi ser.piyasasi portföyü.ve düzenli temettu portfoyu olan çok az kişi vardır..ayrica tasarruf yapabilen.. eurobond lardan kupon kazançlarının dışında harcama yapmayan çok azdir… zaten kuponu beklemeden satip cikiyor..sabırlı olarak potfoyu aktif değiştiren de çok az..ya portfoye aşık gibi bağlananlar var .hisse değeri..f.k. umurunda değil.. dursun diyo..yada saat başı al sat yapiyo..sattim gitti.. aldim düştü muhabbetleri arasında göz ucu ile piyasayi ve elindeki telefonu takip etmekten isini yapamıyor.. bizim borsada kurumsallar haric. Bireysel eflasyonu hangi hisseler ile yenerim..diyen kaç yatirimci var..

    Şubat 17, 2024
    Yanıtla
  2. hakan demiş ki:

    Selamlar, sadece yatırım getirileri ile hayatı idame etme noktasına ulaşmak, potansiyel gider artışları için bahsettiğiniz veya başka araçlar ile sermaye veya yatırım gelirlerini arttırarak sağlamak mümkün. Fakat asıl konu mevcut sermayeyi fazlası ile yeterince büyütüp sonra bunu akar gelir sağlayan ilgili araçlara dönüştürmek yaklaşımında bir açık kapı/dezavantaj varmıdır? Sanırım sizinde yaptığınız mevcut varlığı, belli ve az sayıda hisse ile agresif şekilde büyütmek.

    Kastettiğim fazlası ile yeterince ifadesi, belkide varlığının %10’unun ömür boyu yetecek miktarı olabilecek bir varlık/sermaye seviyesini hedeflemek. Siz ne düşünüyorsunuz?

    Şubat 18, 2024
    Yanıtla

Yorumunuzu Ekleyin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.