Finansal Özgürlük İçin İlk Adım: Tasarruf, Seçim ve Yatırım Disiplini

Merhaba, uzun süredir yatırım ve tasarruf üzerine yazmamıştım. Ancak bugünkü koşullar beni tekrar bu konulara dönmeye mecbur bıraktı.

2017’de dışarıda latte içmeyi bırakıp ilk yatırımımı yaptığım günden bu yana çok şey değişti. Şimdi, değişmeyen bir gerçeği tekrar hatırlamanın zamanı: Yatırım bir tercih meselesidir — hem de zor bir tercih.

Bu yazıyı, finansal özgürlük arayışında olan, tasarruf etmekte zorlanan ya da yatırımda yolunu bulmak isteyen herkes için yazıyorum. Umarım faydası olur.

Hadi başlayalım.

  • Gelecek Belirsiz, Tercihler Net Olmalı
  • Seçim Yapmak Zordur Ama Gereklidir
  • Sermaye Biriktirmek: En Önemli Adım
  • Neden Tam Şimdi Başlamalısınız?
  • Yatırımın Gerçek Tanımı
  • Hangi Yatırım Aracı, Ne Zaman?
  • Alışkanlıkların Bileşik Getirisi
  • Bugün Karar Verin, Yarın Tekrar Edin

Gelecek Belirsiz, Tercihler Net Olmalı

Yazıyı 21 Haziran 2025’te yazmaya başladım yani dün. O zamanlar ABD’nin savaşa girip girmeyeceği konuşuluyordu, diplomasi yolu denenecek deniyordu. Sabah kalktığımda ise ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini vurduğu haberi geldi.

Yarın ne olacağı hakkında da spekülasyonlar yapılıyor. Ben onu da kimsenin bilmediğini düşünüyorum.

Bütün bu kontrol edemediğimiz şeylerin yanında, kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanmak ve onları iyileştirmeye çalışmak çok daha faydalı olacaktır.

Bunlar nedeler? Amacınızın ne olduğuna karar vermek yani seçim yapmak, sonra da o yaptığınız seçimin gereklerini uygulamak.

Dünyada kontrolünüz dışında olan büyük olaylara değil de ne kadar tasarruf yapacağınıza, paranızı nereye yatırabileceğinize, şirketleriniz hakkında size fayda sağlayabilecek, diğerlerinden çok daha fazla şey bilebilmeye odaklanmak gibi.

İlk önce seçimden başlayalım.

Seçim Yapmak Zordur Ama Gereklidir

Hayatta herkesin bir hedefi ve öncelikleri var. Hepimiz önceliklerimizi belirliyoruz ve onları elde etmek ya da büyütmek için çeşitli fedakârlıklar yapıyoruz.

Fedakârlık diyorum çünkü bir hedefe doğru yürüdüğünüzde bir başka şeyden vazgeçmek durumunda kalıyorsunuz.

Eskilerimiz ne güzel söylemiş “Bir koltukta iki karpuz taşınmaz.” diye.

İki tavşanı kovalayan ikisini de kaybeder. (Rus Atasözü)

Ünlü Hedge Fonu yöneticisi Ray Dalio ise İlkeler isimli kitabında ise şöyle demiş: “Sıkı çalışır ve yaratıcı olursan, neredeyse istediğiniz her şeyi elde edebilirsin, ama her şeyi aynı anda elde edemezsiniz.”

Bu arada İlkeler kitabını okumayanlar mutlaka okusun. Çok değişik bakış açıları kazanacağınıza kefilim.

Konumuza dönersek, finansal özgürlük ya da yabancıların “fuck you money” dedikleri paraya ulaşmak amacınız ise aynı dili konuşuyoruz ve buna hazırsınız demektir. (Gömülü videoyu izleyin, daha iyi anlayacaksınız) Yani bu konuda gerekli fedakârlığı yapabilirsiniz. Gerektiği kadar hatta gerektiğinden daha da fazla ileri gidebilirsiniz.

Yani normun dışına çıkabilirsiniz. Normun doğru olmayabileceğini, sadece diğer bütün insanların ortak kabul ettikleri şey olduğunu da unutmayın.

Hayat hedefiniz finansal bağımsızlığınızı kazanıp, kenarda istemediğiniz şeylere “hayır” dedirtecek kadar para sahibi olmak değilse, o zaman size saygı duyarım ama burada bundan sonra anlatacaklarım bazı seçimler yapmanızı gerektiriyor ve büyük ihtimalle sizin yolunuz bu değil.

Kimi zaman bu seçim arkadaşlarınızla pahalı bir kahve içmeyip herkesin kendi kahvesini evden getirmesi olur. Kimi zaman pahalı tatillere gitmeyip, daha ucuz alternatifleri değerlendirmek olur.

Bazen işe giderken yarım saat erken uyanıp sabah ve öğlen yiyeceğiniz yemeği hazırlayıp yanınıza almak olur. Akşam işten çıkınca alelacele yemeğini yiyip ikinci işinize ya da yan gelir yaratmak için çalışmak olur. Uzar gider.

Bunlar hep konfor alanınızın dışına çıkmanızı gerektirir. Bu seçimi yapmak da hiçbir zaman kolay değildir.

Bu süreçte bazı arkadaşlarınız sizi bırakabilir. Size cimri diyebilirler. Asosyal diyebilirler.

Ara ara sizlere kullanıyorum Machiavelli Prens isimli kitabından bir sözünü. Ünlü yazar şöyle diyor: “Cimri olarak anılmaya aldırış etmemelidir; çünkü zamanla tutumluluğu sayesinde gelirinin kendine yettiği, ona savaş açanlara karşı kendini savunabildiği, halkını ezmeden çeşitli girişimlerde bulunabildiği görüldükçe, giderek daha cömert kabul edilecektir.

Cimri olarak anılmaktan korkmayın. Parası olan adam cimri olabilir. Parası olmayanın seçim şansı olmaz.

Paranın kontrolünü elinize alın. Zamanı gelince ve gerekli birikim ve özellikleri elde edince bilinçli olarak cömert olmayı “isterseniz” seçersiniz.

Korkmayın yalnız da kalmazsınız. Sadece artık sizden farklı düşünen eski arkadaşlarınızı ardınızda bırakırsınız. Kalanlarla devam edersiniz. Değişimin bedellerinden biri de budur.

Peki bu kadar fedakârlığı ne için yapıyoruz? Sermaye biriktirmek için. Sermaye biriktirmek bu hayatta yapabileceğiniz en önemli şeylerden biridir.

Sermaye Biriktirmek: Hayatta Yapabileceğiniz En Önemli Şey

Ciddi ciddi yatırım yapmaya 2017 yılında başladığımı söylemiştim. Borsa ile taşınmam 10 yaşında eve ilk bilgisayarın alınması ile büyüklerimi izlememle başlamasına rağmen tasarruf ve yatırım bilincine erişmem aradaki kayıplarla 20 küsür yılımı aldı.

Başladığım zaman tabii ki sermaye sahibi olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Aileniz sermaye sahibi değilse bunu anlamanız çok zordur. Kart borçları, kredi borçları almış başını gidiyordu.

Öyle aman aman çok bir borcum da yoktu şimdi abartmayayım. Memur adamın ne borcu olacak zaten aldığını harcayan ve yetmediğinde de kredi çekip harcayan bir memur kadar borcum vardı diyeyim.

Bu sebeple de olmayan bir şeyin (sermayenin) ne kadar kıymetli ve gerekli olduğunun farkında değildim.

Dünya ya da ülkemiz sermayesi olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılıyor arkadaşlar.

Çoğu zaman bunu erkekler üzerinde değerlendirilse de bu işin erkek-kadın ayrımı yok. Sermayesi olmayan herkes ikinci sınıf duruma düşüyor.

Kenarda paranızın olması ve bunu kullanma yeteneğine sahip olmak size yeni kapılar açar. Yeni kazanç fırsatları sunar. Sizi özgürleştirir. Kararlarınızı daha rahat almanızı ve başkalarına bağımlı olmadan asıl isteklerinizin peşinden gidebilmenize imkan tanır.

Peki ne istediğimize karar verdik, sermaye biriktirmenin önemine de vakıf olduk. Peki ne zaman başlayacağız.

Hemen. Şimdi. İlk fırsatta ve ilk tercihte.

Neden Tam Şu Anda Başlamalısınız? Başladıysanız Neden Bırakmamalısınız?

Ülkemiz, sıkı bir ekonomik program uyguluyor. Faizler yüksek. Ama dolar bazlı baktığımızda çoğumuzun eline hiç olmadığı kadar çok para geçiyor. Sürdürülebilir mi bilemem ama bence bu tasarruf ve yatırım yapmak isteyenler için büyük bir fırsat var şu anda.

Mevcut retorikte her şey olumsuz olarak görünüyor. Dünyanın her tarafından olumsuz haberler geliyor. İçinizin kararması için 10 dk Twitter’da dolaşmanız yeterli. Ülkemizin dört bir yanında savaş var.

Hisse senetlerinde de durum aynı. Dolar bazında 3,40’lardan 2,28’lere geldik. Düşüş nereden bakarsanız bakın acıttı. Daha da düşer mi? Allah bilir.

Peki her taraftan olumsuz haberlerin gelmesi bizi tasarruf etmekten ve yatırım yapmaktan alıkoymalı mı? Tabii ki hayır.

Asıl böyle zamanlarda daha çok tasarruf ve yatırım yapmalıyız. Çünkü fiyatın içinde binbir türlü olumsuzluk, moral bozukluğu, yüksek faiz ve belirsizlik girmiş durumda. En azından Türkiye için böyle.

İnsanlar borsadan bıkmış, biz bize kalmışız. Yabancı yatırımcı 3 haftadır alıyor, ondan önce satıp çıkmış. Alsa ne olacak bazı tahtalara bakıyorum yabancı yatırımcılar 20 gündür düzenli olarak almasına rağmen ve her gün en iyi alıcı olmasına rağmen fiyatı çok da yukarı sürmeden milyon lotlar alabiliyor.

Fiziki altın biriktirenler krallar gibi bak ben size demiştim diye etrafta geziniyor.

ABD ve diğer borsalar zirvelere yakın seyrediyorlar.

Bütün bu söylediklerimizin yatırımın tanımı ile çok yakın ilişkisi var. Yatırım aslında ne demek şimdi ona bakalım.

Yatırımın Gerçek Tanımı ve Bileşik Getirinin Gücü

Warren Buffett’ın bu konudaki tanımı işimizi görecektir. Ünlü yatırımcı şöyle diyor: ““Yatırım, gelecekte daha çok tüketebilmek için bugünkü tüketimden vazgeçmektir.”

Ya da başka bir açıdan bakarsak bugün 1 kahveye ya da dışarıda yemeğe 200 TL vereceğinize bunu akıllı yatırımlarda kullanırsanız bu 200 TL bundan 20 yıl sonra enflasyondan arındırılmış şekilde 10.000 TL olabilecektir. Çok kötü denilen BIST’te bu getiriyi sağlayabilen bir çok insan tanıyorum.

Tabii batan da birçok insan tanıyorum ama hiçbir zaman başarı yüzde yüz garanti değil. Her zaman sizi kayalıklara çekmeye çalışan siren sesleri de olacak.

Yatırım yolculuğuna çıkarken öncelikle bileşik getirinin gücüne inanmalısınız.

Her zaman söylerim; insan beyni ‘2+2+2+…’ gibi doğrusal hesaplamaları kolayca kavrar. Ancak ‘2×2×2×…’ gibi bileşik yapıları hayal etmekte zorlanır.

Bin yıllardır değişen ve gelişen beynimiz bunu hesaplamaya ve hayal etme yeteneğine sahip değil.

Hangi Yatırım Aracı, Ne Zaman?

Yatırım araçları arasında sidik yarıştırmayı çok önceden bıraktım. Sonuçta hepsi alet çantamda bana hizmet eden bir araç konumunda. Fanatiklik yapmaya gerek yok.

Şüpheci olmak en iyisi. Şüphecilikte olumsuz bir şey demek değil. İşler iyi gittiğinde her zaman iyi gitmeyebileceğini, işler kötü gittiğinde de her zaman kötü gitmeyebileceğinin farkında olmak demek.

Bazı yatırım araçlarını anlıyorum, kullanıyorum. Anlamadıklarımdan ise uzak duruyorum.

Charlie Munger’ın “güvenlik çemberi” kuralını uygulamaya çalışıyorum. Bu insanın kendi sınırlarını bilmesi, onu genişletmeye çalışması fakat anlamadığı, yetenek sınırları içerisinde olmayan şeylere yatırım yapmaması anlamına geliyor.

Altın, binlerce yıldır insanların güvende hissetmek için başvurduğu bir liman oldu. Ekonomik krizlerde, savaş zamanlarında veya yüksek enflasyon ortamlarında insanlar ellerindeki değeri korumak için altına yöneliyor. Bu oldukça anlaşılır bir refleks. Çünkü altın, tarihsel olarak para birimlerinin değer kaybettiği dönemlerde bile ayakta kalabilmiş. Sonuçta para matbaalarının anahtarı hükümetlerin elinde, altının ise değil.

Ama şu soruyu dürüstçe sormamız gerekiyor: Altın bir yatırım aracı mı, yoksa sadece bir değer saklama aracı mı?

Ben bu konuda, altını esasen bir yatırım aracı olarak değil, bir sigorta poliçesi olarak görüyorum. Çünkü altın;

  • Nakit akışı üretmez,
  • Temettü vermez,
  • Büyüme ya da çoğalma potansiyeli sunmaz.

Ancak bu, altının hiçbir işe yaramadığı anlamına gelmez. Özellikle portföyünüzü çeşitlendirmek, riskleri dengelemek ve ani ekonomik şoklara karşı dayanıklı kalmak istiyorsanız, altın makul bir oranla portföyünüzde bulunabilir.

Altın yatırımının en büyük avantajı, likit olması ve küresel çapta kabul gören bir varlık olmasıdır. Bu yönüyle kriz anlarında elinizde tutmak isteyeceğiniz araçlardan biridir.

Bu yönüyle de alet çantamızda mutlaka bulunması gerekir.

Peki ne yapmalıyız?

Eğer altını seviyorsanız ve altınla tasarruf etmeye alıştıysanız, bu alışkanlığı koruyabilirsiniz. Ancak altının bileşik getiri yaratma konusunda sınırlı olduğunu unutmamalısınız.

Alternatif olarak şunlar değerlendirilebilir:

  • Hisse senedi portföyünün yanına istikrar sağlayıcı ve fırsatları değerlendirmede kullanılmak üzere eklenebilir,
  • Altın tahvilleri ve Hazine’nin çıkardığı ürünler ile altın bazında reel getiri sağlanmaya çalışılabilir.

Ama bence fanatik olmaya gerek yok. Ben şahsen daha riskli ama büyüme potansiyeli olan hisse senedi ağırlığı ile ilerliyorum.

Ama bu, herkes için geçerli olmak zorunda değil. Önemli olan, ne yaptığınızı ve neden yaptığınızı biliyor olmanız.

Peki ya hisse senedi yatırımı? Bence bileşik getiriyi çalıştırmanın en iyi yolu hisse senedi yatırımıdır.

Paranın değerini korumada altın kadar iyi değildir. Çünkü herkese kesin getiri sunmaz. İnsanın kendini tanıması, kendini geliştirmesi ve en önemlisi de kendini her gün yenmesi gerekir. Zordur yani.

Fakat yukarıda da belirttiğim gibi, tasarruf ve yatırım yapma kararını vermiş, kendini geliştirmeye açık insanların kazanma şansı her zaman diğerlerinden daha yüksektir.

Bileşik getiri dünyanın sekizinci harikasıdır. Siz tasarruf ve hisse senedi yatırımı yapmaya başladığınızda üç tür bileşik getiri sizin lehinize çalışmaya başlar.

Bunlar;

  • Paranın bileşik getirisi,
  • Bilginin bileşik getirisi ve
  • Alışkanlıkların bileşik getirisidir.

Yatırım yaptıkça paranın bileşik getirisinin kapısını açarsınız.

Çeşitli kaynaklardan okumalar yaptıkça, yatırım felsefenizi geliştirirsiniz. Kendi kendinize kurduğunuz ya da başkasının size kurduğu tuzaklara daha az düşmeye başlarsınız.

Hiç düşmezsiniz demek isterdim ama maalesef ömrünüz boyunca hata yapmaya devam edeceksiniz. Önemli olan hataları kısa kesmek.

Son olarak da alışkanlıkların bileşik getirisini çalıştırarak bu iki makineyi beslersiniz ve daha güçlü bir insan olursunuz.

Kazanmak İçin Alışkanlıklarınızı Değiştirin

Bu yazıyı Charles Dickens’ın “İki Şehrin Hikâyesi” isimli kitabının başlığı ile bitireceğim.

“En iyi zamanlardı, en kötü zamanlardı,
Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı,
İnanç dönemi, kuşku dönemi,
Aydınlık mevsimi, karanlık mevsimiydi,
Her şeyimiz vardı, hiçbir şeyimiz yoktu,
Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk –
Hepimiz tam ters yöne gidiyorduk…”

Biraz çarpıtıp sığlaştıracağım ama yatırım için de tam olarak böyle.

En iyi zaman alım için sabırsızlandığınız ve coşku ile tuşa bastığınız değil, korkudan tir tir titrediğiniz ve olumsuz haberlerin üzerine yağdığını zamandır.

Bugün Karar Verin. Yarın Tekrar Edin.

Bugün bir karar verin, yaptığınız her harekette tasarruf ve yatırımı seçin. İyi şirketlerin hisselerini makul fiyatlardan almaya başlayın.

Yarın yine aynı tercihi yapın ve bunu uzun süre tekrarlayın.

Peter Lynch’in “Borsada Tek Başına” kitabını okuyun. En iyi başlangıçtır. Döngüsel şirket ne demek öğrenin. Değer kavramını kafanızda oturtun. Hiçbir mala (buna hisse senetleri de dahil” ederinden fazla ödemeyin.

Piyasaların döngüler halinde hareket ettiğini unutmayın. İyi haberlerin olduğu gibi kötü haberlerinde sonu vardır.

Kazananlar başarılarını yüksek sesle anlatırken, kaybedenler genellikle sessiz kalır. Bu da yatırımcı algısını yanıltabilir; çünkü başarı hikâyeleri görünür, kayıplar ise göz ardı edilir.

Bunun sebep olduğu aşırılıklara gözünüzü açık tutun.

Paranın kısıtlı olduğu bu zamanlarda paranızı almak isteyen çok kişi bulunacaktır. Gözünüz açık olsun.

Şirketlerinize odaklanın, yatırımcı ilişkilerini sıkıştırın, genel kurullara gidin, şirketinizin bulunduğu sektörü takip edin.

Bu liste uzayıp gider ama temel mesaj aynı kalır: Bilinçli yatırımcı olmak sürekli öğrenme ve disiplin gerektirir.

En önemlisi de sevdiklerinize gerekli vakti ayırın, ne yaptığınızı onlara anlatın. Kumar oynamayın, yatırım yapın.

Önce olumsuz haberler gelecek, sonra bir olumsuz haber olumlu olarak algılanacak ve o zaman döneceğiz. Ne zaman kim bilir?

Bugün vereceğiniz karar, gelecekteki özgürlüğünüzün temelini atar.
Harcamalarınızın değil, seçimlerinizin hayatınızı yönlendirmesine izin verin.
Küçük bir tasarruf, büyük bir fark yaratabilir.
Şimdi başlayın. Bir adım atın. Çünkü kimse sizin yerinize yürümeyecek.

Siz hiç pes etmeye yaklaştınız mı? İlk süreci nasıl atlattınız? Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

İlk Yorumu Siz Yapın

Yorumunuzu Ekleyin