Kafalar Karışık

Herkese selamlar.

Bu blogu uzun süredir takip eden insanlar dâhil olmak üzere (ki buna yazar olarak ben de dâhilim) herkesin kafası karışmış durumda. Çoğu kişi, özellikle yeni başlayanlar (0-3 yıl arasındakiler) kimlik bunalımı yaşıyorlar.

Uzun vadeli yatırımcı mıyız, temettü yatırımcısı mıyız, orta vadeli işlemci miyiz, yoksa kısa vadeci miyiz, vademiz var mı? Biz kimiz?

Yoksa para kazandığımız sürece bunların hiçbirinin önemi yok mu?

Yatırım yaparken F/K’ya bakıyor muyduk, halka arzlardan parayı katlamak varken değerleme ile uğraşıyor muyuz? 50 F/K’lık şirket ucuz mu, 2 F/K’lı şirket pahalı mı?

Komşum şundan zengin olmuş, iş arkadaşım şundan parayı vurmuş, bu uçacak bu kaçacak, şunu kaçırmayalım derken kafalar karışmış durumda.

Kafalar karışınca strateji ve taktikler de birbirine giriyor. Tabii bir strateji ya da taktiğiniz varsa.

Neden başladığımızı ve ne yaptığımızı unutuyoruz. Acayip acayip tepkiler verir hâle geliyoruz.

Size tavsiye vermek benim haddime değil ama benim bu ortamda ne yaptığımı anlatmanın biraz yararının olacağını düşünüyorum.

Hadi başlayalım.

Emekliliği İçin Hisse Biriktirenler

Eğer 40 yıl sonrası emekliliğiniz için hisse senedi ya da fon biriktiriyorsanız yapacağınız bence bir iki şey var. Şirketlerinizi sık olmamak kaydıyla takip etmek, içinde bulundukları sektörleri gözlemlemek. Yönetimlerini izlemek ve aylık alımlarla bunu desteklemek.

Hiçbir şey bilmeyen bir yatırımcı için fiyatın ne olacağını tahmin etmeye çalışmak ve berberlerinin tavsiye ettiği hisseyi almak yerine kârını yatırımcısı ile paylaşan, sürekli yatırımlarla büyüyen, dürüst ve yetenekli yöneticiler tarafından yönetilen şirketlere ortak olmanın çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.

5 şirketiniz ve 1 fonunuz olsa bunların yılda 5 tane tane genel kurulu ve toplantısı olur. Bir adet de fon toplantısına gidersiniz. 4 adet çeyreklik rapor yayınlarlar. Yılda 16 ila 30 tane rapor okursunuz. Yılda 10-15 günü emekliliğinize ayırırsınız ve işi bitirirsiniz.

Ya da hisse senetlerini seçmekle uğraşmak istemiyorsanız NNF, HKH, SVB, MAC gibi ismini hatırlamadığım bir çok hisse fonuna bakıp tercihinize göre mevduat, yurt dışı fon, altın veya Eurobond fonu gibi çeşitli alternatifler ekleyerek (çeşitlendirmeyi yatırım danışmanınız ile yapabilirsiniz) uğraştığınız gün sayısını 2-3’e indirirsiniz.

Tabii ki getiriniz ünlü işlemcilerden (traderlerdan) ya da internette karşınıza çıkan hocalardan biraz az olacak. Ama unutmamanız gereken nokta şu: Emekliliğinizde rahat etmek için her zaman en başarılı %3’ün içinde olmanıza gerek yok. 30 yıl boyunca en başarılı %30-40’ın içinde kalsanız bile hayal edemeyeceğiniz yerlere gelirsiniz.

Bu konu daha çok uzar. Ayrıntıları başka bir yazının konusu olsun.

Son zamanlarda birçok uzun vadeli yatırımcının kısa ve orta vadeye döndüğünü gördüm. Eğer yaptığınızın farkındaysanız bunda hiçbir sıkıntı yok. Fakat uzun vade yatırım için kullandığınız taktikleri kısa ve orta vade için kullanırsanız ayvayı yeme ihtimaliniz yüksek demektir.

Maalesef kimlik bunalımı da burada başlıyor.

Uzun vadeli portföyü bozan yatırımcılar kayınçosunun %200 kazandıracak dediği hisseye giriyor. Ama maalesef her zaman boğa piyasası olamaz ve boğa piyasasında size çok para kazandıran taktikler, ayı piyasasında ya da sert düzeltmelerde sonunuz olabilir.

Peki ben ne yapıyorum? Uzun vadeli portföyde hiç satmamak için tuttuğum hisseler, şifresini bile zor hatırladığım ayrı bir hesapta duruyor. Ne kadar kârda-zararda olduğumu bırakın, hisselerin fiyatlarından bile haberim yok.

Faaliyet raporlarını okuyacağım, birkaçının genel kuruna katılacağım ve işim bitecek. Bu kadar. Her zaman bu portföyümün getirisinden daha fazla para kazananlar olacaktır ama bu beni zerre ilgilendirmiyor.

Hızlı ve çok kazananın çok fazla sesinin çıktığı bir yer burası. Maalesef. Ama hızlı kazanmaktan daha önemli olan uzun vadede sürekli olarak kazanabilmek ve yok olmamaktır.

“Hisselerimi seçerim, sonra 10 yıl hiç dokunmadan biriktiririm.” diyenlerin farkında olmadığı en büyük zorluk, hisselerine dokunmadan büyümelerine izin vermektir. Çok kolay gibi görünse de işin en zor yanı bazen hiçbir şey yapmamaktır. Bazen Pascal’ı dinlemek gerekir: “İnsanoğlunun başına gelen tüm dertler bir odada sessizce tek başına oturamamasından kaynaklanır.”

Uzun vadeli hisse senedi biriktirenlerin kafasının karışmaması lazım. Yarışımız her zaman kendimizle. Onunla, bununla şununla değil. Her zaman bazılarının sesi diğerlerinden fazla çıkacak, her zaman bizden daha fazla kazananlar olacak. Her zaman sirenler gemilerinizi batırmak için şarkı söyleyecek. Dikkatli olmak zorundayız.

Gelelim ikinci kısma.

Uzun vadeli hisse senedi portföyümün yanında kısa-orta vadeli işlem portföyüm de var. Şimdi de orada ne yaptığıma bakayım.

Değerlemeler Her Zaman Önemliydi, Şimdi Daha da Önemli

Orta okulda ve lisede müzakerelere katılırdık. Çok iyi olduğumu söyleyemem ama her zaman kullandığım, işime yarayan bir taktiğim vardı. Müzakereye başlamadan önce, kendime bir sığınma ve kaçış konusu belirlerdim ve bu kolay kolay çürütülemeyecek bir fikir olurdu. Rakibim beni sıkıştırırsa fikir olarak oraya sığınırdım ve zaman kazanırdım.

Çok kez postumu kurtarmıştır. Bunu daha sonraki yaşamımda da çok kullandım. Yatırımcı olduğum 6 yılda da buna sığındığımı fark ediyorum.

Bu süreçte değerlemeler benim en büyük sığınağım oldu. Makro ekonomik tahminler yapmadan şirketlerime odaklanarak, veri takibi yapmaya çalışıyorum. Tabii bu kısa-orta vadeli olarak yönettiğim portföy için geçerli.

Howard Marks bir anısında Warren Buffett’ın kendisine şöyle dediğini aktarıyor: “Bilginin arzu edilir olması için iki kriteri sağlaması gerekir: a) Önemli olmalıdır, b) Bilinebilir olmalıdır.

Şimdi konumuza gelelim:

Türkiye’de faizler artacak mı, artmayacak mı; dünyada faizler ne olacak; Çin, Japonya, ABD’de neler olacak; kaldıraçlar ve türev araçlarda sorun çıkacak mı; Rusya-Ukrayna savaşı nereye gidecek? Bu gibi birçok etkeni tahmin etme gibi bir şansım maalesef yok. Olsaydı süper olurdu ama maalesef bunu dünyada yapabilecek insan sayısı çok azdır. Varsa da ben onlara ulaşamam zaten. Sizin de ulaşabileceğinizi zannetmiyorum.

Hadi diyelim ki bir olayı doğru tahmin ettiniz. Bu yetmez. O olayın sonucunda ne olacağını ve yatırımcıların buna nasıl tepki göstereceklerini de tahmin etmeniz gerekir.

Ne demek istiyorum, açıklayayım: 2022 başında Rusya, Ukrayna sınırına asker yığmıştı. Çoğu yorumcu, Financial Times’takiler dâhil, böyle bir işgalin olmayacağını düşünüyordu. Diyelim ki siz bunu doğru tahmin ettiniz ve o zaman da THYAO ve TAVHL gibi pozisyonlarınız var. Benim vardı 🙂

Bu pozisyonları taşıdığınız bir ortamda Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini doğru tahmin ederek çok büyük iş yaptınız, fakat şimdi önünüzde daha büyük bir şey var. Piyasa buna ne tepki verecek? Turistler Türkiye’ye gelecek mi? Antalya Havalimanı’nda işler duracak mı? Rus turistler gelecek mi? Mantık olarak gelmemeleri gerekiyordu değil mi? Bu da TAVHL ve THYAO pozisyonlarını o zaman kapatmanız anlamına gelirdi çünkü şirketlerin işleri kötü etkilenirdi.

Peki ne oldu? Tam tersi. TAVHL ve THYAO bu işten çok olumlu etkilendiler. Ve siz, bilinmesi imkânsız bir makro olayı tahmin ederek büyük bir başarı elde etmenize rağmen sonucunu yanlış tahmin ederek pozisyonlarınızdan oldunuz.

Bu işte tam tersi de olabilirdi. Belki üçüncü bir tahmin daha yapmanız gerekecekti ve onda yanılacaktınız, yanılacaktık.

Olasılık bilgisi bütün yatırımcıların aşina olması gereken bir konudur. Bu olayda Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme olasılığını doğru tahmin olasılığınız %50 olsun. Sonrasında sizin THYAO ve TAVHL’de olacakları tahmin olasılığınız yine %50 olsun. Burada hem işgalin olup olmayacağını hem de şirketlere etkilerini doğru hesaplama olasığınız %50*%50= %25’e düşer. Bununla bağlantılı bir üçüncü olay daha eklerseniz üçünü de doğru tahmin etme olasılığınız %12,50’ye düşer.

Bu da makro tahmin yapmanın ve bunu sürekli olarak doğru yapmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Peki ben ne yapıyorum? Öncelikle makro tahmin yapmayı bıraktım. Onun yerine şirketlerime odaklanıyorum. Şirketlerimin ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını gözlemlemek makro tahmin yapmaktan çok daha kolay. Tabii ki burada da bazı tahminlerde ve öngörülerde bulunmak gerekiyor fakat alanı ne kadar daraltırsanız başarı şansı da oluyor. Yani bunu öngörme olasılığınız artar.

Nerede Olacağımızı Tahmin Edemeyiz ama Nerede Olduğumuzu Tespit Edebiliriz

Evet, tam da böyle. Nerede olduğumuzu, tahmin etmek için insanların psikolojilerini, ortamı, makro politikayı gözlemleyebilirim ve böylece daha fazla ya da daha az risk alabilirim.

Diğer yazılarımda uzun vadeli ve kısa vadeli portföyümün yanında bir de kredili işlem yaptığım üçüncü bir portföyüm olduğundan bahsetmiştim. Yaklaşık bir aydır bu portföyümü kullanmıyorum. Yani risk-off modundayım.

İleride fırsat görürsem tabii ki kullanırım ama kendimi tanıma noktasında ufak bir aşama kaydettim.

O da testere piyasasında yani bir aşağı bir yukarı giden piyasada sürekli alım satım yapmanın bana para kaybettirdiği oldu. Sattığım çıkıyor, aldığım düşüyordu.

Bu yüzden yön tayinini büyük olasılıkla yapamadığım zamanlarda pozisyonlarımı koruyup pek oynama yapmıyorum.

Eurobond Portföyü de Bakım Gerektirmiyor

Eurobond portföyü de aynı uzun vadeli temettü portföyüm gibi bakım gerektirmiyor.

Belli bir fiyattan tahvili alıyorum. Vade sonunda alacağım tutar belli. Arada da altı ayda bir kupon gelirim geliyor. Onunla da duruma göre hisse senedi ya da Eurobond alıyorum. Yapacak başka da bir şey kalmıyor.

Toparlarsam

Keşke seçimin sonucunu, faizlerin durumunu, savaşın sonucunu bilseydim ya da bilen bir berberim olsaydı ama maalesef yok. Bunun için kimlik bunalımı yaşamadan, uzun vadeli portföyüme dokunmadan, düzenli alımlarıma devam ediyorum. Bileşik getirinin büyüsünü bozmamak için bunun önemli olduğunu biliyorum.

Kenarda biraz nakit tutuyorum.

İşlem yaptığım portföyde ise makro tahminler yapmadan şirketlerime odaklanıyorum. Neyi bilemeyeceğimi biliyorum ( ya da öyle umuyorum). Kenarda her zaman küçük ama yıkıcı olabilecek kuyruk riskleri olduğunu biliyorum. Beni tamamen bitirecek işlemler yapmıyorum.

Son olarak şüpheyle yatırım yapmaya gayret ediyorum. Şüphe içinde olmak, olumsuz olmak anlamına gelmez. Şüphe; herkes olumluyken her şeyin sanıldığı kadar iyi olmayabileceğini, her şey kötüyken de sanıldığı kadar kötü olmayabileceğini varsaymak demektir.

En önemlisi de kendimi tanımaya çalışıyorum.

Başkasını ve kendini bilirsen yüz kere savaşsan da tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilirsen her savaşta tehlikedesin.

Sun-Tzu

Kim olduğunuzu hatırlamanız ve hiç unutmamanız temennisiyle.

Saygılar.

9 Yorum

  1. Gün demiş ki:

    Elinize sağlık dostum. Her zaman ki gibi güzel bir yazı ve ikazlarınız çok kıymetli.. selam ve sevgi ile.

    Ocak 29, 2023
    Yanıtla
    • Hakan demiş ki:

      Emeğinize sağlık, teşekkür ederim.

      Ocak 29, 2023
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Teşekkürler. Umarım faydalı olur:)

      Ocak 29, 2023
  2. İsa demiş ki:

    Tam olarak beni anlatıyor🙂 kendimi tanımam ve ne yapmam gerektiğine dair yol gösterici çok güzel tespitler/tavsiyeler.
    Teşekkürler.

    Ocak 29, 2023
    Yanıtla
  3. Mehmet demiş ki:

    Teşekkür ederim. Güzel bir yazı olmuş.
    Gerçekten de bir kafa karışıklığı yaşadığımız bir gerçek. Temettü yatırımlarım olsun diyorum. Lakin birkaç kere satmak zorunda kaldım. Elden geldiğince bebek hisseler alayım dedim. Portföyüm bu son bir ayda yarı yarıya eridi.
    Şu an ülkem acılar içerisinde. Alllah ülkemize yardımcı olsun. İnşallah kısa sürede yaralarımızı sarabiliriz. Borsa, sıkıntılı bir durumda .
    Açıkçası şu an önümü göremiyorum.

    Şubat 14, 2023
    Yanıtla
  4. Tugsel demiş ki:

    Merhaba Yiğit hocam;
    İşlem yaptığınız portföydeki şirketlerden birisi veya başka bir şirket için örnek bir inceleme yazısı yazabilirmisiniz?
    Yeni başlayanlar için yol gösterici olacaktır diye düşünüyorum.

    Şubat 22, 2023
    Yanıtla
  5. Gökhan Kocabaş demiş ki:

    Hocam merhaba, verileri nasıl takip edebiliriz bunun için ne yapmalıyız teşekkür ederim

    Şubat 26, 2023
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Merhabalar,

      Her şirket için ayrı yerler var.

      Mesela tüpraş için günlük referans gaz fiyatı, neste sitesi uluslararası dize ve petrol fiyatları gibi yerleri takip ediyorum.

      Portföy durumu yazısında biraz daha açarım.

      Saygılar.

      Şubat 26, 2023

Mehmet için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.