Warren Buffett’ın Hissedarlarına Yazdığı Mektuplar Serisi: 1986

Sırada 1986 mektubu var.

Bu sefer konu Warren Buffett’ın bazı hisseleri hiç satmama durumuna yapılan eleştirilere verdiği cevaplar ve nedenleri var. Ayrıca hisse senetlerinin pahalılığından da şikayet eden bir başkan var bu sene.

Bir de Warren Buffett şirket uçağı aldı ve ortaya komik bir özeleştiri çıktı. Çünkü hep bunu gereksiz bir yatırım olarak görüp eleştirirdi.

Hadi başlayalım…

Warren Buffett’ın Hissedarlarına Yazdığı Mektuplar Serisi: 1986

BERKSHIRE HATHAWAY INC.

Berkshire Hathaway Inc. Hissedarlarına:

1986 yılında net varlığımızdaki artış 492.5 milyon dolar yani %26.1 oldu. Son 22 yılda, biz yönetimi devraldığımızdan beri, hisse başına defter değerimiz 19.46 dolardan, 2,073.06 dolara çıktı yani yıllık bileşik %23.3 oldu. Hisse başı defter değeri hesaplamalarında hem pay hem de payda önemlidir: 22 yıllık periyotta, şirket net varlığımız %10,600 artarken hisse sayımız %1’den az arttı.

Daha önceki raporlarda, diğer şirketlerde defter değerinin, gerçek değerinden (Hissedarlara lazım olan da budur) vahşice farklılaştığından bahsetmiştim. Fakat bizim vakamızda, defter değeri on yılı aşkın süredir gerçek değerin muhafazakar bir muadili görevi görüyor. Gerçek işletme değerimiz defter değerimizi biraz aşmış durumda fakat ikisinin oranı istikrarlı olmaya devam ediyor.

1968 yılının iyi haberi ise işletme değer artışımız muhtemelen yüzdesel olarak yine defter değer artışımızı geçmesi. Muhtemelen diyorum çünkü işletme değeri hassas bir değerdir: Bizim vakamızda, iki aynı şekilde bilgilendirilmiş gözlemci, %10 sapan tahminler yapabilir.

İşletme değerimizin defter değerimizden daha iyi bir performans göstermesinin bir sebebi de büyük işletmelerimizdeki anahtar yöneticilerimizin muhteşem performansıdır. Bu yöneticiler, Blumkinler, Mike Goldberg, Heldmanlar, Chuck Huggins, Stan Lipsey ve Ralph Schey, sigorta hariç çok az sermaye kullanarak, işletmelerinin kârlarını büyük oranda arttırdılar. Bu başarı, ekonomik değer veya bilançoda ya da hisse başı defter değerinde görünmeyen “şerefiye” yaratır. 1986 yılında önemli oranda kaydı tutulmayan gelir elde edildi.

Bu kadar iyi haber yeter. Kötü haber ise benim performansımın yöneticilerimiz performansına denk olmaması. Onlar işletmelerimizi yönetirken harika bir iş çıkarırken, ben onların yarattıkları sermayeyi ustaca kullanamadım.

Charlie Munger (Başkan Yardımcımız ) ve benim sadece iki işimiz var. İlki çeşitli işletmelerimiz için yetenekli yöneticileri cezbetmek. Bu o kadar da zor olmadı. Genellikle yöneticiler, çeşitli iş koşullarında yeteneklerini sergilemiş olarak, aldığımız şirketlerle birlikte geldi. Onlar bizi bilmeden çok önce yıldız yöneticilerdi ve bizim onlara en önemli katkımız yollarına çıkmamak oldu. Bu yaklaşım çok basittir: eğer bir golf takımı yönetiyor olsaydım ve Jack Nicklaus veya Arnold Palmer de benimle çalışmaya istekli olsalardı, ikisi de benden sopayı nasıl sallayacaklarına dair emirler almazlardı.

Bazı yöneticilerimiz bağımsız olarak çok zenginler (umuyoruz ki hepsi öyle olur), fakat bu onların süregelen merakı için bir engel değil: çalışıyorlar çünkü işlerini çok seviyorlar ve performanslarından da heyecan duyuyorlar. Her zaman işletme sahibi gibi düşünüyorlar (bir yöneticiye yapacağımız en büyük iltifat).

Charlie ve ben biliyoruz ki, doğru oyuncular hemen hemen her yöneticiyi iyi gösterir. Ogilvy ve Mather’in dahi kurucusu David Ogilvy’in felsefesine bağlıyız: Eğer hepimiz, bizden daha kısa adamları işe alırsak, cücelerden kurulu bir şirket oluruz. Fakat, bizden daha büyük insanları işe alırsak, o zaman devlerden kurulu bir şirket oluruz.

Yönetim tarzımızın bir diğer yan ürünü de Berkshire aktivitelerimizi kolayca yayabilmemizdir. Bir yöneticiye tamı tamına kaç kişinin rapor vermesi gerektiğini belirten yönetim tezlerini okuduk fakat bize mantıklı gelmedi. Yaptıkları işe tutkuyla bağlı olan yetenekli yöneticileriniz varsa, size düzinelerce kişi rapor verebilir fakat yine de öğlen uykusuna vaktiniz kalır. Tersine, eğer size rapor veren bir düzenbaz varsa, yeteneksiz ya da ilgisiz, elinizde kaldırabileceğinizden çok daha fazlasını bulursunuz. Charlie ve ben, şu anda sahip olduğumuzun iki katı yönetici ile çalışabiliriz, şimdiki gibi nadir yetenekleri olanlar gibilerle…

Sadece sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz yöneticilerle çalışma niyetindeyiz. Bu politika sadece iyi sonuçlar alma şansımızı arttırmıyor, aynı zamanda olağanüstü derecede iyi zaman geçirmeyi garanti ediyor. Öte yandan, midenizi düğümleyen insanlarla çalışmak ise para için evlenmeye benzer, muhtemelen her koşulda çok kötü bir fikirdir, fakat zaten zenginseniz tam bir deliliktir.

Charlie ve benim ikinci işimiz ise muhtemelen Berkshire’da diğer şirketlere göre daha zor olan sermayenin yeniden dağıtımı. Üç faktör bunu zorlaştırıyor: diğerlerinden daha fazla kazanıyoruz; tüm kârı bünyede tutuyoruz; çok az sermaye ile kârlı ve rekabetçi kalabilen işletmelere sahip olacak kadar şanslıyız. Açıkça, her sene %23 kazanan ve kârın hepsini bünyede tutan bir işletmenin geleceği sermaye dağıtımından, yıllık %10 kâr eden ve bunun yarısını hissedarlara dağıtan bir işletmenin sermaye dağıtımından çok daha fazla etkilenir. Eğer dağıtılmamış kârlarımız – GEICO, Capital Cities/ABC, Inc gibi büyük yatırımlarımız – verimsiz şekilde yönetilirse, Berkshire’ın finansalları çabucak kötüleşir. Diyelim ki %5 büyüyen bir şirkette, sermayenin yeniden dağıtımı hala önemlidir fakat şirketin finansallarını daha yavaş değiştirir.

Berkshire’da sermayenin yeniden dağıtımı, 1986 yılında çok zordu. Daha sonraki bölümlerde tartışacağımız Fechheimer satın almasını yaptık.Fechheimer son derece iyi finansalları olan bizim tam da çalışmak istediğimiz kişiler tarafından yönetilen bir şirket. Fakat görece küçük ve Berkshire’ın net varlığının %2’si kadar.

Bu arada, birkaç yıl öncesine kadar muhteşem şirketlere kolayca çok büyük miktarlar yatırabileceğimiz hisse senedi piyasası hakkında, şu an fikrimiz yok.  Yani 1986 yılında sermayenin yeniden dağıtımı olarak yaptığımız iş borç ödemek ve fon istiflemek oldu. Ölümden kötü bir kader değil fakat parende atmamızı da beklemeyin. Eğer Charlie ve ben Berkshire’ın sermayesini birkaç yıl dağıtmayı boşlasak, şirketin büyümesi önemli ölçüde yavaşlardı.

Testlerimizi geçen işletmeler aramaya devam edeceğiz ve şansın da yardımıyla her yıl birkaç şirket satın alması yapacağız. Bu hisse senedi piyasası koşullarında, sigorta şirketlerimiz için hisse senedi almak için çok az umudumuz var. Piyasalar önemli ölçüde değişecek, bundan emin olabilirsiniz ve bir gün bu bahiste bizim de sıramız gelecek.

Çok fazla söylenemez (eminim ki çok denedim), şansın bizden yana olduğu zamanlarda bile getirimiz boyutumuzdan dolayı eskisi kadar hızlı büyüyemeyecek. Raporun sonraki bölümlerinde görülecek negatif vergilere rağmen %15 özsermaye büyümesi umudunu sürdürüyoruz. Eğer bu getiri oranına erişeceksek, net varlığımız gelecek 10 yılda 7.2 milyar dolar artmalı. Bunun olması için de çok geç olmadan büyük ve güzel fikirler bulmalıyız. Charlie ve ben size sonuçlar hakkında söz veremeyiz fakat hedeflerimize ulaşmak için çabalamaya devam edeceğimizi söyleyebiliriz.

Raporlanmış Kârın Kaynakları

The Fechheimer Bros. Co.

Her yıl Berkshire’ın faaliyet raporunda hangi tür işletmeleri almak istediğimizi belirten bir bilgilendirme yayınlıyorum. Bu reklam 1986 yılında işe yaradı.

15 Ocak’ta uzun yıllardır hissedarımız olan ve aynı zamanda Fechheimer’in Başkanlığını yürüten Cincinnati’den Bob Heldman’dan bir mektup aldım. Fakat mektubu okuyana kadar ne Bob’dan ne de Fechheimer’den haberim vardı. Bob tüm testlerimizi geçen bir şirketi yönettiğini ve buluşmamız gerektiğini söyledi ve şirketin 1985 sonuçları onaylandıktan sonra buluştuk.

Fechheimer  tam da bizim almak istediğimiz bir şirket. Ekonomik geçmişi çok iyi; yöneticileri yetenekli, çok kaliteli ve yaptıkları işi çok seviyorlar. Heldman ailesi de bizimle ortak olarak finansal bağlarını devam ettirmek istiyor. Bu yüzden, bütün şirket değerini 55 milyon dolar olarak düşünüp hisselerin %84’ünü aldık.

Tahmin edersiniz ki ne Charlie ne de ben Cincinnati’ye, Fechheimer’in Genel Merkezi’ne operasyonu görmeye gitmedik. (Rastlantı eseri bu durum iki taraflı, See’s’in 15 yıllık CEO’su Chuck Huggins de hiç Omaha’ya gelmedi) Eğer Berkshire’ın gelişimi fabrika incelemelerine bağlı olsaydı, şirketimiz büyük bir sorunla karşı karşıya olurdu. Bunun yerine bir satın alma yaparken, işletmenin ekonomik karakteristiğini, rekabeti etkileyen zayıf ve güçlü yanlarını ve onu yöneten insanların kalitesini inceleriz. Fechhmeier iki durumda da göze çarpıyordu.

(1) Büyük satın almalar (Vergiden sonra en az 10 milyon dolarlık net kâr),

(2) İstikrarlı kâr yaratma gücü (gelecek projeksiyonları ve dipten dönen şirketler bizim için çok önemli değil),

(3) Çok az borcu olan veya hiç borcu olmadığı halde yüksek özsermaye kârlılığı olan şirketler,

(4) İyi yönetilen şirketler (yönetim desteği veremeyiz),

(5) Basit işler (eğer işin içinde çok fazla teknoloji varsa bunu anlayamayız),

(6) Satın alma fiyatı olmalı (fiyat belirli olmadığı zaman, satıcıyla konuşmak için bile vaktimizi harcamayız)

 *  *  *

Sigorta Operasyonları

Sigorta sekörünün fiyatlaması aynen emtia piyasalarında olduğu gibi. Sadece kıtlık zamanlarında büyük kârlar elde ediliyor ve böyle zamanlar pek fazla sürmüyor.

Sigorta fiyatlamasındaki sertliğimiz müşteriler için zorluk yaratmıyor: bizim az iş yaptığımız zamanlarda diğer sigorta şirketleri tarafından fiyat bombardımanına tutuluyorlar. Çalışanlarımız için de zorluk yaratmıyor: genellikle kârlı olan sigorta şirketlerimiz yavaşladığı zaman işten çıkarma yapmıyoruz. Bu işten çıkarmama politikası bizim yararımıza. Primlerdeki azalıştan korkan çalışanlar sürüyle iyi veya kötü iş alırlar. (Genellikle kötü).

 *  *  *

GEICO’nun roket yakıtının ikinci katmanı ise şirketin yatırımlarını 1979’un sonlarından beri yöneten başkan yardımcısı Lou Simpsons’tan geliyor. Aslında GEICO’nun yatırım performansı, Berkshire’ın yatırımından sorumlu olan benim için biraz utandırıcı. Sadece Berkshire’daki hisse sahipliğim size GEICO ile S&P 500’ün karşılaştırmalı kazanç grafiğini paylaşacak kadar bana güven sağlıyor.

YılGEICO Sermaye ArtışıS&P 500
198023,70%32,30%
19815,40%-5,00%
198245,80%21.4%
198336,00%22.4%
198421.8%6.2%
198545.8%31.6%
198638.7%18.6%

Bunlar müthiş rakamlar değil, daha da önemlisi doğru yoldan elde edilmişler. Lou düzenli olarak, değerinin altındaki hisse senetlerine yatırım yapıyor ve bunların bir tanesi onu büyük riske sokmazken, toplu olarak ona riskten arınmış bir getiri imkanı sunuyor.

Toparlarsam, GEICO olağanüstü yöneticiler tarafından yönetilen olağanüstü bir şirket. Onlarla işbirliği yaptığımız için çok şanslıyız.

Tahvil ve Hisse Senedi

1986 yılı boyunca, sigorta şirketlerimiz vergiden muaf, çoğunun vadesine 8 ile 12 yıl olan 700 milyon dolarlık tahvil aldılar. Bu hareketimizin tahvillere olan büyük iştahımızdan kaynaklandığını düşünebilirsiniz. Ne yazık ki, öyle değil: en iyi halinde tahvil yatırımı ortalama bir yatırımdır. Tahviller sadece, aldığımız zaman bize en az itiraz edilebilen yatırım araçlarıydı ve hala da öyle gözüküyorlar. (Şu anda ne tahvilleri ne de hisse senetlerini seven bir yatırımcı olarak kendimi şu sözleri söyleyen Mae West’in zıttı olarak görüyorum: İki tür adamı severim – yerli ya da yabancı. )

Zorunlu olarak, sigorta şirketlerimizde tahvil veya hisse senedi tutmalıyız ve para geldikçe, gideceği beş yer var: 1) uzun dönemli hisse senedi yatırımı; 2) uzun vadeli sabit getirili kıymetler; 3) orta vadeli sabit getirili kıymetler; 4) kısa dönem nakit benzerleri; 5) Kısa dönemli arbitraj işlemleri.

Hisse senetleri tabii ki en eğlenceli olanları. Koşullar doğru olduğunda, iyi ekonomisi olan, yetenekli insanlar tarafından yönetilen gerçek değerinin altında satılan şirketler çok büyük kazanç sağlatırlar. Fakat testimizi geçmeye yaklaşan bir şirket dahi bulamadık. Bu cümle kesinlikle bir piyasa tahminlemesine dönüşmemeli çünkü ne yakın ne de orta vadede piyasanın aşağı mı, yukarı mı gideceği ya da yatay mı kalacağına dair bir fikrimiz yok, hiç de olmadı.

Fakat bildiğimiz şey ise, yatırım yapan toplulukta korku ve açgözlülük isimli iki süper bulaşıcı hastalığın ara sıra patlak vereceğidir. Bu salgın hastalıkların zamanlaması bilinemez. Bunların yarattığı sapmanın boyutu ve süresi de aynı şekilde tahmin edilemez. Bundan dolayı, bu iki hastalığın geliş ve gidiş zamanını tahmin etmeye çalışmayacağız. Bizim hedefimiz daha mütevazi; biz basitçe başkaları aç gözlü iken korkak olmaya ve başkaları korkarken de aç gözlü olmaya gayret ediyoruz.  

Bu yazı yazıldığında Wall Street’te çok az korku vardı. Onun yerine, aşırı derecede coşku hakimdi – neden olmasın ki? Hangi şey, boğa piyasasının şirket sahiplerine verdiği ödüllerin işlemelerin meşakkatli performanslarından çok daha fazla olduğu bir boğa piyasasına katılmak kadar neşelendiricidir ki? Ne yazık ki, hiçbir hisse senedi sonsuza dek işletmenin kendisinden daha iyi performans gösteremez.

Doğrusu, taşıdıkları yüksek işlem maliyeti ve yatırım maliyetinden dolayı, bir bütün olarak hisse senedi sahipleri kaçınılmaz olarak sahip oldukları hisse senetlerinden daha düşük performans göstermeye mahkumdurlar. Eğer Amerikan şirketleri ortalama %12 sermaye kazancı elde ediyorlarsa, yatırımcılar önemli ölçüde daha az gelir elde ederler. Boğa piyasaları matematik kanunlarını örtebilirler fakat değiştiremezler.

Sigorta şirketlerimize açık olan ikinci yatırım kategorisi ise uzun dönemli tahviller. Bunlar, 1984 yılı raporunda tartışılan Washington Public Power Supply Systems 1 2 3 vakaları gibi özel durumlar haricinde, bizim pek ilgi alanımıza girmiyor. (Yıl sonunda 218 milyon dolar mailyetli WPPSS tahvili taşıyoruz, şu anki piyasa değeri 310 milyon TL ve vergiden muaf 31.7 milyon yıllık ödeme yapıyor bize). Uzun dönemli tahvillere olan tiksintimiz, önümüzdeki on yılda beklediğimiz yüksek enflasyonun korkusundan kaynaklanıyor. Zaman içinde, paramızın nasıl davranacağı yasa yapıcılarımızın davranışlarına bağlı. Şu anki ilişki fiyat istikrarı için devamlı bir tehdit yaratıyor ve aynı tehdit uzun dönemli tahvil sahipleri için de geçerli.

Periyodik olarak paramızı varlık alım satımına yatırmaya (kısa dönemli arbitraj) devam edeceğiz. Fakat diğer borsa simsarlarının aksine, biz her yıl düzinelerce varlık almayız, sadece birkaç tane alırız. Kendimizi kamuya açıklanan büyük işlemlerde neler olabileceğini tahmin etmeme konusunda sınırlandırdık. Bu yüzden, potansiyel kârımız sınırlı olma eğiliminde, fakat biraz da şans ile, hayal kırıklıklarımız da aynı şekilde az olacak.

Sene sonu portföyümüz sadece bir arbitraj işlemi içeriyor, Lear-Siegler. Bilançomu aynı zamanda Unilver’in borcunu gösteren ve birkaç gün sonra ödenen 145 milyon dolarlık bir alacak da içeriyor. Bu bizim diğer bir arbitraj varlığımız olan Chesebrough-Ponds’un satın alımında kullanılmıştı. Arbitraj bizim için paramızı kısa dönemli park ettiğimiz, kısa dönemli bonoların daha fazla riskli ve getirisi daha fazla alternatifini oluşturuyor. Bu zamana kadar, arbitraj gelirimiz kısa dönemli hazine bonosu gelirinden elde edeceğimizin birkaç katı oldu. Her şeye rağmen, bir kötü tecrübe skor tablosunu büyük oranda değiştirebilir.

Her koşulda bilmelisiniz ki, şu anki piyasa koşullarında hem elimizde tuttuğumuz tahvillerde hem de hisse senetlerinde mütevazi bir beklentimiz var. Piyasada muhtemelen başımıza gelebilecek en iyi şey, hisse senedindeki çok daha iyi değerlemeleri yakalamak için mevcut tahvil portföyümüzü kayda değer bir zarara satmak olur. Bahsettiğim tahvil zararları eğer daha yüksek faizler olursa meydana gelir; yüksek faizler büyük ihtimalle hisse senetlerini orta vadeli bonolardan daha fazla baskılar.

Aşağıdaki tablo 1986 yıl sonu itibariyle piyasa değeri 25 milyon dolar üstü varlıklarımızı göstermektedir.

Hisse AdediŞirketMaliyet (000)Piyasa Değeri(000)
2,990,000Capital Cities/ABC Inc.$515,775$801,694
6,850,000 GEICO Corporation$45,713$674,725
2,379,000Handy & Harman$27,318$46,989
489 300Lear Siegler, Inc$44,064$44,587
1,727,765The Washington Post Company$9,731$269,531
Toplam642,6011,837,526
Diğer hisseler12,76336,507
Toplam655 3641,874,033

Ana varlıklarımız olan Capital Cities/ABC Inc, GEICO Corporation ve The Washington Post’u daima portföyde tutmayı beklediğimizi not etmeliyiz. Bu hisse senetleri kayda değer şekilde aşırı fiyatlanmış olsa da, onları satmayı düşünmüyoruz, nasıl ki See’s’e veya Buffalo Evening News’e biri çıkıp bizim biçtiğimiz değerden daha yüksek fiyat teklif ettiğinde satmayacağımız gibi.

Daha çok aktivitenin modern iş dünyasının düzeni olduğu bir dünyada bu davranışımız çok eski moda gözükebilir. Modern dünyanın yöneticileri “işletme portföylerine” Wall Street onlara ne zaman yeniden yapılandırmayı dikte ederse, operasyonel ya da yeni işletme konsepti yönünden, başvururlar. (Yeniden yapılandırma burada dar anlamda kullanılmıştır ama kötü şirketleri değiştirmeye kadar genişleyebilir, bu kötü şirketleri alan yöneticilere kadar gitmez). Günahtan nefret et ama günahkârı sev, sadece kurtuluş ordusunun değil aynı zamanda Fortune 500 şirketlerinin de en popüler sözüdür.

Yatırım yöneticileri daha da hiperkinetik: işlem yaptıkları zamanlardaki davranışları, semazenleri bile sakin ve yavaş gösteriyor. Doğrusu, “kurumsal yatırımcı” tanımı “Jumbo karides, Bayan Kumdagüreşen, ucuz avukat terimlerden” gibi kendiyle çelişen terimlerden biri haline geliyor.

Amerikan iş dünyasını coşkuyla kasıp kavuran aktivite hevesine rağmen, biz “ölene kadar bizimle” yaklaşımımızı sürdüreceğiz. Bu Charlie ve benim kendimizi rahat hissettiğimiz tek durum, iyi sonuçlar ortaya çıkarıyor ve yöneticilerimizin ve şirketlerimizin dikkat dağınıklığı olmadan işlerini sürdürmelerini sağlıyor.

NHP, Inc.

Vergilendirme

Diğer

Geçen sene bir şirket uçağı aldık. Bu uçaklar hakkında duyduklarınız doğru: bizim gibi çok az uzak yere gidilen şirketler için pahalı ve lüks araçlar. Ayrıca uçakların sadece işletme giderleri yüksek değil, aynı zamanda bakım giderleri de çok yüksek. Vergiden önce, 15 milyon dolarlık yeni bir uçağın amortisman ve sermaye maliyeti yıllık 3 milyon dolardır. Bizim uçağımız ise, kullanılmış olarak 850 000 dolara alınmış ve işletme maliyeti yılık 200 000 dolardır.

Bu durumun farkında olarak Başkanınız, ne yazık ki, şirket uçakları için ölçüsüz açıklamalar yapmıştı. Bu yüzden satın almadan sonra Galileo moduna girmek zorunda kaldım.

Berkshire’ın parasını geri alıp alamayacağı ucu açık bir soru, fakat buna ulaşmak için elimden geleni yapacağım. Sanırım Ben Franklin numaramı bulmuş. Şöyle demiş: “insan öyle bir mantıklı ve pratik bir varlıktır ki, yapmak istediği her şeye bir sebep bulur.”

*  *  *

Geçen sene Genel Kurulumuza 450 kişi katıldı, geçen yıl bu rakam 250’ydi. (10 yıl önce ise bir düzine). Umarım 19 Mayıs’ta Omaha’da bize katılırsınız. Charlie ve ben işletme sahipliği ile ilgili soruları yanıtlamaktan mutlu oluruz ve sizi temin ederim ki çok iyi sorular gelecektir. Soruların hepsini bitirmek biraz zaman alabilir çünkü geçen sene 65 soru vardı ve kendinizinki cevaplandıktan sonra çıkmakta özgürsünüz.

Geçen sene, toplantıdan sonra, biri New Jersey’den diğeri de New York’tan iki hissedarımız Furniture Mart’a gidip Bayan B.’den 5000 dolarlık doğu halısı almışlar. (bu 5000 dolarlık halılar başka yerde en az 10 000 dolara satılıyor. Bayan B. memnun olmuş ama yeterince tatmin olamamış. Sizi bu sene mutlaka dükkanına bekliyor. Eğer hissedarlar geçen senenin rekorunu kıramazsa başım belada demektir. Yani bana ve kendinize bir iyilik yapın ve onu görmeye gidin.

Warren E. Buffett

27 Şubat 1987                                                     Yönetim Kurulu Başkanı

Yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz. 

12 Yorum

  1. Ermangg demiş ki:

    günaydın,

    teşekkürler yeni mektub için. 🙂 ama ben burada arbitrajı anlamadım. dövizler arası alım satım demek değil miydi? burada başka bi anlamda kullanılmış sanki…

    Ekim 5, 2017
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Sayın Ermangg,

      Burada arbitraj kısa dönemli hisse alım satımı olarak kullanılmış. Türkiye’deki karşılığı sizin de söylediğiniz gibi daha çok dövizle ilgili olduğu için kafa karışıklığına sebep olmuş.

      Warren Buffett’ın burada bahsettiği, kendisinin de kısa dönemli hisse alım satımı yaptığı, fakat bunun diğer işlemciler gibi yüzlerce değil, sadece bir iki tane olduğu.

      Saygılar:)

      Ekim 5, 2017
    • Ermangg demiş ki:

      teşekkür ederim.

      Ekim 6, 2017
  2. Turgay Has demiş ki:

    Teşekkürler emeğinize sağlık.

    Ekim 7, 2017
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Sayın Turgay Bey,

      Ben de desteğiniz için çok teşekkür ederim.

      Saygılar.

      Ekim 8, 2017
  3. Özer demiş ki:

    Teşekkürler emeğiniz için…Bay Buffet’in Gillette’yi uzun yıllarca (kaç yıl olduğunu bilmiyorum) elinde tuttuğunu okumuştum.Bunun dışında bu şekilde yıllarca tuttuğu bilindik (ve herkesin nasıl olsa traş olacağı mantığına dayalı) başka hissesi var mıdır?

    Ekim 11, 2017
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Sayın Özer Bey,

      Daha oraları çevirmedim ama Coca Cola, Kraft Heinz, Bank of America var diye biliyorum.Portföy durumları geldikçe yazıyorum mutlaka.

      Saygılar.

      Ekim 11, 2017
  4. Özer demiş ki:

    Çok sağ olun. BİST’ teki Coco-Cola’ yı şu ana kadar hiçbir UVY ve Temettü sever uzman tarafından tavsiye edildiğini görmedim.

    Ekim 11, 2017
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Sayın Özer Bey,

      Karışıklık olmasın BIST’teki Coca Cola’dan bahsetmiyorum. Asıl ABD’de borsasındaki Coca Cola’dan bahsediyorum:) İkisi çok farklı:)

      Saygılar.

      Ekim 12, 2017
  5. Özer demiş ki:

    Merhaba, ikinci cevabınızdan aynı isimli şirketin 2 farklı ülkede bağımsız hareket ettiklerini anlıyorum. Coco-Cola’lar paralel hareket etmiyorlar demek ki…ABD borsasına yatırım yapacağız diyelim ve Buffet’in hisselerini almak istiyoruz. (Coco-Cola-Gillette vb) yada Apple, Facebook gibi…NASDAQ ? S& P 500 veya diğeri hangisi düşünülmeli? Sanki bazı hisseleri birden fazla borsada gördüm. Futboldan örnek verirsek biri süper lig öteli 1.lig diğeri 2.lig mi olmuş oluyor= Teşekkürler.

    Ekim 13, 2017
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Sayın Özer Bey,

      Maalesef şu an Amerikan borsalarında yatırımım yok ve araştırma yapmadım bu konuda:( Sorunuza ileride araştırma yapınca cevap verebilirim.

      Saygılar.

      Ekim 14, 2017

Ermangg için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.