Peter Lynch Makaleleri Serisi 20: Altın Yatırımı Nasıl Yapılır?

Herkese selamlar.

Artık Peter Lynch makalelerinin sonuna geliyoruz.

Ünlü yatırımcı bu makalesinde altın yatırımının nasıl yapılması gerektiği tane tane anlatıyor. Neden altın sikkelere değil de altın madeni şirketlerine yatırım yapılması gerektiğinden bahsediyor.

Fonları ve şirketleri inceliyor.

Altın piyasasının işleyişini, arz-talep dengesini açıklıyor.

Bu arada altını dolar ile değiştirin. Hemen hemen aynı sonuçlara ulaşırsınız. Bu da günümüze güzel bir ipucu olabilir.

Lafı fazla uzatmadan hadi başlayalım.

Kazmaya Devam Edin

Yani şimdi altın sikkelerinizden yeterli kazanç elde edemediniz mi? İyi altın madeni şirketleri ile bunu başarmak mümkün.

Hadi bir daha deneyelim. Haziran 1995’te, Worth’teki köşe yazımda altından bahsetmiştim. Doğru zaman gibi görünüyordu: Enflasyon yaşam belirtileri gösteriyordu ve dünya altın talebi de yükseliyordu. Sadece imalatta kullanılacak talep bile (sikke ve külçe yapılıp yatırımda kullanmak için değil de mücevherat üretimi ve elektronik sanayi gibi altının gerçek kullanıldığı yerler) yer altından çıkarılanı aşmıştı. Sadece arz-talep açısından bakıldığında bile altın fiyatları ve dolayısıyla altın hisseleri ve fonlarının geleceği parlak gözüküyor. .

Denklemin talep tarafı ile ilgili haklıydım fakat arz tarafında yanıldım. Uzun süreden beri darbe üstüne darbe alan altın analistleri ve altın fonu yöneticileri gibi, gelmekte olanı göremedim. Bu yüzden de altının fiyatının önce sabit kalmasını, daha sonra bir süre için güzelce yükselmesini, sonra da zor bir haftanın ardından hafta sonu yığılıp kalan Merkez Bankası çalışanı gibi çökeceğini tahmin edemedim.

1995’in ortasında spot altın fiyatları 385 dolardı. 1996’da 416 dolara yükseldi. Bu yazın başında ise 100 dolar düşerek 318 dolara geriledi. Yazıyı yazarken de 323 dolar civarında buluyor.

Trendin kötü olduğunu biliyorum fakat işler altın için iyileşebilir. Bizim açımızdan aynı şeyi altın madenleri için de söyleyebiliriz. İyi haberse eğer doğru şirketleri alırsanız hissenin güzelce yükselmesi için emtia fiyatlarının yükselmesine gerek kalmaz.

Altının rolü şu an yeniden değerlendiriliyor. Birçok ülkenin merkez bankası altının geleneksel rolünün modern küresel ekonomide bir anlamının olup olmadığını sorguluyor. Yüzyıllar boyu, altın rezervi servetin göstergesiydi. Devalüe olmuş bir para birimi, arkasında altın olmayan para birimiydi. Fakat bir yerlerde elinde kumanda kolu olan insanların inançları zayıflamaya başladı. Ekonomik gücü ölçmenin en iyi yolu daha az fiziki olan bir şey olduğunu düşünmeye başladılar. Mesela dünya piyasasından satın alma gücü gibi. “Belki de altın temettü ödemeyen ve fiyatı artmayan bir metafordur. Boş ver gitsin.” diye düşündüler.

Altın hakkındaki bu yeniden değerlendirmenin yerinde olduğunu ve çoktan yapılması gerektiğini belirten, öte yandan da bunun aptalca ve felakete sebep olabileceğini söyleyen insanlarla da konuştum. Burada bir pozisyon almak önemli değil. Önemli olan, son iki yılda kasalarının altın dolu olmasını önemsemeyen ve altınlarını satan merkez bankacılarının olmasıdır. İki sene önce hikayenin arz tarafında hata yaptığımı söylemiştim. Yanlış giden şeyin büyük kısmı buradan kaynaklanıyor: Merkez bankaları hızlanan bir şekilde altınlarını boşalttılar.

Merkez bankalarınca satılan altın çok da devasa değildi. Hala 1994’teki tutarın %97,6’sını ellerinde bulunduruyorlar. Fakat asıl nokta bu değil. Altın, diğer bütün emtialaradan daha çok duygu ve psikoloji ile ilgilidir.

Örnek olarak Avustralya bu yaz rezervlerinin üçte ikisini sattı. Hükümet bunun yerine en azından faiz ödemesi olan yurtdışı tahvilleri alacağını söyledi. Yatırımcılar bu değişimi gördü ve haklı olarak şu soruyu sordu: Eğer bankalar altın istemiyorsa, kim istiyor? Altın geleneksel olarak enflasyona karşı koruma aracı olarak görülür fakat bu aynı metafora ve aynı varsayıma dayanır (enflasyonun dünya çapında az ya da çok durgun olduğundan bahsetmiyorum bile). Jim Rogers’ın bu yılın başında Worth’te bahsettiği gibi artık bazı insanlar altının işlevini yerine getirmediğini düşünüyor.

Bir de yüz kızartıcı Bre-X Minerals skandalından bahsetmeliyim. Hatırlıyor musunuz: Şirket Endonezya ormanlarında devasa bir rezerv bulduğunu söylemişti. Sonra da bir “hata” olduğunu ilan etti. Hiç altın yoktu. Karşılıklı suçlamalar yapıldı, avukatlardan bahsetmiyorum bile. Bir şirket jeoloğu helikopterden atladı. Şirketin kendisi de ortadan kayboldu.

Normal zamanda bunun çok da sorun olmaması gerekiyordu. Bu kötü haberi iyi olarak bile görmek mümkün: Yeni bir rezervin bulunmaması zaten zayıflamış talep için daha az arz demektir. Fakat yatırımcılar bu skandalı garip ve tahmin edilemez bir piyasanın parçası olarak gördüler. Bunu basitçe altınla ilgili hoş olmayan bir başka şey olarak tanımladırlar. Bre-X altın fiyatlarının ve hisselerinin çökmesini sağlamadı fakat zaten olumsuz olan atmosferi daha da kararttı.

Öyleyse altın hisselerine bakmanızı tavsiye edecek cesareti nereden buldum? Size naçizane iki yıl önce altın denkleminin talep tarafında haklı olduğumu hatırlatırım. Doğrusu 1991’den beri her yıl altın talebi madenden çıkarılan ve hurda olarak ortaya çıkan altın miktarını geçti. Geçen sene fark 8,4 milyon onstu ve bu 1994’teki farkın 2.3 katına denk geliyor. Talebin çoğu özellikle Hindistan ve Çin olmak üzere Asya’dan geliyor. Bu ülkelerin ekonomileri hızla yükseliyor ve büyüyen bir orta sınıf yaratıyorlar. İnsanlar bu servetleri ile ne yapacak? Elektronik perakendecisi Circuit City’den çok uzaktalar. Arabalar birçoğu için konu dışı. Eğer Hintliler ve Çinliler, Amerikalıların güçlü bir şekilde yaptığı gibi paralarını eşyaya çeviremezlerse, biriktireceklerdir. Eğer eşyaya çevirmek isterlerse de yüksek karatlı mücevher ve altın alacaklardır. Birçok insan, bu talebin fiyat hassasiyeti yüksek olsa da altın için bir taban fiyat oluşturduğunu düşünüyor.

Arz tarafı da şimdi daha iyi kontrol altında gibi duruyor. 1980’de altın fiyatları 850 dolara fırlayınca altın madenciliği şirketleri tahmin ettiğiniz şekilde reaksiyon gösterdiler: Çılgınca arama yapıp, yeni madenler açtılar, eski madenleri tekrar işlevsel hale getirdiler. Hiçbir masraftan kaçınmadılar, neden kaçınsınlar ki? Eğer onsuna 850 dolar alırsanız, neredeyse her maliyette kâr edebilirsiniz.

Bazı madenlerin artık sonu gelmek üzere, 8-10 yıldır üretim yapıyorlar. Diğerlerinin işletme maliyetleri ise onsun 330 dolar olduğu bir piyasa için çok pahalı. Londra merkezli araştırma firması Gold Fields Mineral Services’e göre bir ons altını topraktan çıkarmanın maliyeti 317 dolara çıktı. Bu fiyat altının şu anki en düşük spot fiyatından 1 dolar daha düşük.

Güney Afrika’nın büyük madenleri bile kapanmaya başladı. 100 yılı aşkın süredir muhteşem zaman geçirdiler fakat altın işi artık eskisi kadar kolay değil. İşçi maliyetleri altın fiyatı ile ters yöne gitti. Güney Afrika altın üretiminde eski yerinde değil. Merkez Bankalarının satışına gelirsek, geçmişteki kadar fazla ve etkili olacağını düşünmüyorum. Yatırımcılar artık bankaların satış yapabileceklerini anladı. Birkaç ay önce Avustralya’nın yaptığı satış önemli ölçüde sembolikti fakat göreceli olarak ülkenin satacak çok fazla altını da yoktu. Rezervlerinin üçte ikisini satarak, ülke dolaşıma 5.9 milyon ons altın soktu. ABD’de ise karşılaştırma yaparsak 44 katı daha fazla (262 milyon ons) rezervimiz var ve yasa gereği tutmak zorundayız. Almanya, İsviçre ve Fransa sıradaki en yüksek altın rezervi sahipleri (sırasıyla 95 milyon, 83 milyon ve 82 milyon) kasalarını boşaltarak dünya ekonomisini istikrarsızlaştırmaya niyetleri yok.

Tanımladığım şey epey hassas bir denge. Talep sağlıklı fakat fiyat hassasiyeti yüksek. Arz ise sınırlı (teoride olmasa da pratikte) fakat fiyatı yukarı sürecek kadar sınırlı değil.

Bu yatırımcılar için iyi bir ortam mı?  Evet öyle olabileceğini düşünüyorum. Bunun bir sebebi en iyi altın madenlerinin kâr edebilmesi için fiyatların yükselmesi gerekmemesi. İkinci olarak, eğer altın fiyatları şu an dipteyse ve yükselecekse, bu şirketler muhteşem kâr edecekler.

Bir ons altını topraktan çıkarmak için ortamalama bir şirketin 317 dolarlık bir para harcadığından bahsetmiştim. Ölçek ekonomisinden, ucuz iş gücünden ya da sadece madenlerinden ton başına daha fazla altın çıktığı için ortalamadan biraz daha iyi bir şirketi araştırdığınızı varsayalım. Bu şirket ortalamadan %10 daha ucuza, diyelim ki onsu 285 dolara altın üretsin. Altın fiyatları 330 dolarda sürünse de bu şirket para kazanır.

Altın kendi başına kötü bir yatırım olsa da iyi şirketlerin yatırımcılarına kazanç sağladıklarını gösteren bolca kanıt var. Lipper Analytical Services’ten 17 yıldır pazarda olan altın yatırım fonlarının listesini çıkarmasını istedim. 17 yıl önce altın tepe yapmıştı. Şifonyerinizin çekmecesini onsu 850 dolardan altın sikkelerle doldursaydınız paranızın %60’ını kaybetmiştiniz. Fakat o zamandan beri etrafta olan yedi fondan beşi pozitif getiri elde etmiş. En iyileri Franklin Gold Fund %257 kazandırmış. İkinci en iyi olan Van Eck International Investors Gold Fund %166 yükselmiş. Altının kara günlerinde üç fon daha pozitif getiri elde etmiş. En kötüleri bile altının kendisinden daha iyi performans göstermiş.

Peki ya altının fiyatı gerçekten yükselirse. Yine belirtmeliyim ki altına sahip olmanın en iyi yolu altın sikkeler değil en iyi altın madeni şirketlerine ya da onlara yatırım yapan altın yatırım fonlarına yatırım yapmaktır. Diyelim ki altının spot fiyatı %25’lik bir ralli yapsın. Fena değil, değil mi? Fiyat 1996’nın ortalarındaki fiyatın biraz altına 412,50 dolara çıkmış olur. Fakat altın madeni şirketlerinin kârı neredeyse üçe katlanır. Ons başı 45 dolar kazandıkları yerden o zaman 127,50 dolar kazanmaya başlarlar. Bir şirketin kârı böyle yükseldiğinde, şirketin hisselerine neler olabileceğini siz hayal edin. Bu şirketler ayrıca sürekli makul bir temettü de öderler. Öte yandan altın külçeler hiçbir şey ödemezler.

Genel olumsuz havaya karş durarak bir şey daha söyleyeceğim: Altının 500 dolara çıktığını düşünün. İş yatırıma geldiğinde, özellikle altın yatırımına, herşeyin mümkün olduğunu düşünürüm. Özellikle daha önce olduysa… Yani altın 500 dolara çıksın. Eğer altın sikkelerinizi 330 dolardan alırsanız %52 kazanırsınız. Dahisiniz, belki de bir haber bülteni çıkarmalısınız. Fakat bu durumda hayali şirketimiz ons başına 215 dolar kâr eder. Kârı neredeyse beşe katlanır. (Bu tip kaldıracı gazetelerdeki altın hisselerine baktığınızda da görürsünüz: Kârlarına göre olağanüstü yüksek fiyattan işlem görürler. Bugünün altın fiyatları ile iyi yönetilen bir altın madeni şirketi için 50 F/K çok da aşırı sayılmaz).

Lehman Brothers’tan altın madeni ve değerli metaller analisti Peter Ward, altının herhangi bir emtiaya dönüştüğünü, merkez bankalarının eğer düzgün bir fiyat bulabilirlerse ellerindeki altınları da satacaklarını ve aşağı doğru kısa düşüşler dışında gelecek 12 ayda altının spot fiyatının bir yere gitmeyeceğini düşünen insanlardan bir tanesi.

Bununla beraber mevcut ortamda iyi işler yapabilecek, doğru niteliklere sahip birkaç altın madeni şirketi hakkında heyecan duyuyor. Favori şirketi, dünyanın üçüncü altın madenciliği şirketi olan Kanadalı Barrick Gold (NYSE: ABX; güncel fiyat 21,69 dolar). Ana argümanı şu: Barrick altını topraktan 200 dolar (esas çıkarma maliyeti) nakitle çıkarıyor ve toplam maliyeti de ons başına 265 dolar. Barrick ayrıca hedge konusunda endüstri lideri: Çıkardığı altının çoğunu önümüzdeki üç yılda onsu 420 dolardan satma sözleşmesi bulunuyor.

Ward ayrıca Placer Dome (NYSE: PDG, 16,13 dolar)’ı beğeniyor çünkü Barrrick’e benzer özellikleri var. (Bu şirket 2005 yılında Barrick Gold tarafından satın alınmış) Altını topraktan ucuza çıkarıyor (215 dolar nakit gider, toplam 280 dolar gider), iyi bir hedge programı var ve temiz bir bilançoya sahip. Marleau-Lemire Securities of Toronto’dan kıdemli altın analisti Victor Flores altının uzun dönemde ortalama 350-385 dolar arasında dolanacağını düşünüyor. O da Barrick Gold konusunda olumlu düşüncelere sahip.

Flores ayrıca bazı orta ölçekli şirketleri de beğeniyor. Biri daha önce FMG Gold olarak bilinen Meridian Gold (NYSE: MDG, 4.25 dolar). Diğeri de Washington Eyaletinde Battle Mountain Gold ortak girişim kuran Denver merkezli Crown Resources (Nasdaq: CRRS, 6,50 dolar). Flores benim de hisselerine sahip olduğum Boston temelli Pioneer Group’dan (Nasdaq: PIOG, 30.50) bahsediyor. Pioneer aslında bir para yönetim şirketi (Belki Pioneer Family of Fund’ı duymuşsunuzdur) fakat aynı zamanda madenciliği de ilgi duyuyorlar. Bunlardan biri de Gana’da kurulan Teberebie Goldfields Limited’in %90 hissesi. Flores’e göre, Teberebie olmadan bile Pioneer’ın fiyatı makul. Yani Pioneer’i aldığınızda, 500 milyon dolarlık altın madenciliği şirketini neredeyse bedavaya almış oluyorsunuz.

Şimdi Barrick Gold’a geri dönelim. 1985 baharında, bedelsizler düzeltildikten sonra bu şirketi hisse başı 50 sente alabilirdiniz. Altının fiyatı o tarihten bu yana neredeyse hiç değişmedi. 1996 baharında ise, endüstrinin içinde bulunduğu kötü duruma rağmen Barrick 64 kat yükselerek 32 dolardan işlem görmeye başladı. 1990 yılına kadar almasanız ve son düşüşte tutunsanız bile paranız üçe katlanırdı ve çektiğiniz acılara karşılık küçük bir temettü de alırdınız.

Barrick artık çok az sayıda yatırımcının baktığı bir şirket. Herkesin anlayabileceği eski moda bir iş. Sıradaki büyük şey değil. Tek yaptığı düzenli olarak her sene birkaç yüz milyon dolar kazanmak.

Bu arada şunu da belirtmeliyim: Barrick dahil hiçbir şirkette kazanç kesin değildir. Altının fiyatının yükselmeye başladığını düşünün. Barrick’in şu an kârlı hale gelmesine sebep olan sözleşmeler bir soruna dönüşebilir. Eğer spot fiyat hedge fiyatını aşarsa, Barrick’in kârı tavanda bir engelle karşılaşabilir. Bu da onu rakiplerine göre daha az çekici kılar. Fakat daha büyük bir noktayı kaçırmayın: Her endüstride muhteşem şirketler vardır. Bu şirketleri bulmak için son teknoloji trendleri fark etmenize gerek yok. Şirketlerin içinde pozisyon almanız ya da halka arzdan katılmanız da gerekmiyor. Dünyanın psikolojiye en çok bağımlı emtiasının yönünü tahmin etmeniz bile gerekmiyor. Sadece gözünüzü, kulağınızı açık tutmalı ve şirkette sahip olmaya değer şeyin ne olduğunu anlamanız gerekiyor.

Peter Lynch Fidelity Management and Research’ün başkan yardımcısı. Üçüncü kitabı kazanmayı öğren geçen sene Simon & Schuster tarafından yayınlandı. Şu an Dan Ferrara ile “Investor’s Edge”yi yazıyor. Araştırma asistanlığı John Fried tarafından sağlandı.

Ülkelerin güncel altın rezervlerini buradan takip edebilirsiniz.

Yazının Youtube Seslendirmesi

4 Yorum

  1. FATIH demiş ki:

    Selamlar, yalnız Barrick Gold fiyatına baktığımızda pek iç açıcı bir durum yok. Peter yanılmış sanki

    Aralık 3, 2021
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Fatih Bey,

      Kendisi epey yanılmış bu zamana kadar ama bende yazının ana fikrinde bizim için alınacak çok ders var.

      Saygılar.

      Aralık 5, 2021
  2. Ahmet demiş ki:

    Yiğit bey merhaba Kasım ayı portföy durum yazısını paylaşmadınız merakla bekliyoruz

    Aralık 4, 2021
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Ahmet Bey,

      Hallettim sayılır.

      Saygılar.

      Aralık 5, 2021

FATIH için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.