Kontrol Edebileceğimiz Şeylere Odaklanmalıyız

Herkese selamlar.

Son zamanlarda aklıma sürekli aynı söz geliyor.

Yatırımcı olarak görevim, neyin olması gerektiğinden ziyade neyin olacağını bulmaktır.

David Einhorn

Faiz arttırılsın mı indirilsin mi tartışmalarının arasında yatırımcı olarak kaybolmak çok kolay. Herkes faizin indirilmemesi gerektiğini söylüyor.

Bu kadar gürültü arasında yatırımcı olarak herkesin bir taraf seçmek ve pozisyonunu da buna göre almak zorunda olduğu yansıtılıyor.

Fakat bizim görevimiz ne olması gerektiğini bulmak ya da olduktan sonra olayları açıklamak değil. O ekonomistlerin işi.

Bizim işimiz kontrol edebileceğimiz, yüksek olasılıkla tahmin edebileceğimiz şeylere odaklanmak. Bunlara yoğunlaşmak. İdeal olanı bulmak değil. Bu yanlış mı? Tabii ki de değil ama başta da bahsettiğim gibi yatırımcı olarak bizim işimiz değil.

Şimdi biraz bunların üzerinde duralım.

Kontrol Edip Edemeyeceğimiz Şeyler Var

Evrende bir toz tanesi misali dünyamızın çevresinde olan bazı şeylere karşı aciz kaldığı gibi biz de bazen çevremizde olan biten şeylere karşı çözüm bulamıyoruz.

Hayatta kimi şeylerin kontrolü bizdeyken kimi de bizim irademiz dışında gerçekleşiyor.

Bir şeye ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın yine de beklenmedik şeyler karşınıza çıkabilir. Yola çok erken çıkmanıza rağmen bir kazanın yolu tıkaması sebebi ile uçağı kaçırabilirsiniz. Hiçbir hatanız olmamasına rağmen sırf amiriniz birine kızdı diye size yüklenebilir. Bu örneklerin sayısını istediğimiz kadar arttırabiliriz. Özetle sürekli irademiz dışında bazı şeylerin etkisinde kalırız.

Burada iki tür davranışla tepki verebiliriz. Ya elimizde olmayan şeylere üzülür ve kilitleniriz ya da imkânımız dâhilinde olan şeylere odaklanır, onları güçlendirir ve başarı olasılığımızı arttırırız.

Burada ikinci yolu seçmek yapılması gereken, en mantıklı ve doğru seçenek gibi duruyor değil mi? Ama çoğumuz bunun tersini yapıyoruz. Kontrol edemeyeceğimiz şeylere odaklanıyor, değiştiremeyeceğimiz şeylere kafa yorarak elimizdeki şeylere vakit ayırmıyoruz.

Faiz Oranlarında da Durum Aynı

Son zamanlarda bütün medya ve takip ettiğim kadarıyla Twitter âleminin büyük çoğunluğu faizlerin indirilip indirilmeyeceği, indirilecekse de ne kadar indirileceğine odaklanmış durumda. Bununla oturup bununla kalktık. Eğer faizler fazla inerse borsanın da düşeceği söyleniyordu.

Peki ne oldu? Faizlerde en fazla 100 baz puan indirim beklenirken ve tahminleri de 50-100 baz puan arasında gidip gelirken 200 baz puan indirimle karşılaştık.

Daha da ilginci, beklenti üzerinde bir faiz artışında herkes borsanın düşmesini beklerken borsa yükseldi.

Bizdeki faiz tahmin etme oyunu aşırıya kaçsa da bütün dünyada da benzer bir algı olduğunu söyleyebiliriz.

Ünlü çöp tahvil yatırımcısı Howard Marks bir yazısında piyasa tahmini yapmanın imkânsız olması gibi faiz tahmini yapmanın da imkânsız olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Eğer üç kez üst üste FED’in ne zaman ve ne kadar faiz arttıracağını başarıyla tahmin ederseniz opsiyon satın alarak üç hamlede milyarder olabilirsiniz.”

Etrafınızda faizi doğru tahmin edip de milyarder olan birini gördünüz mü? Ben görmedim.

Peki küçük bireyler olarak faizin indirileceği miktarı etkileme gücümüz var mı? Yok.

Bu yüzden zaten kısıtlı olan zamanımızı kontrol edebileceğimiz ya da eylemlerimizle başarı olasılığını arttırabileceğimiz harcamamız gerekiyor.

Hisselere Odaklıyız

Bu da bizi biricik hisse senetlerimize getiriyor. Yapacağımız şey, araştırmalarla aldığımız ya da almayı düşündüğümüz hisseleri derinlemesine incelemek ve burada başarı olasılığımızı arttırmak.

Yani faizlerin kaç puan azalacağına değil de mesela şirketlerin genel bir düşük faiz yüksek kur ortamındaki kâr rakamlarını, büyümelerini, satışlarını tahmin etmek ya da belirlemeye çalışmak.

Böylece daha sağlıklı alım satım kararları verebilir ve her ortamdan fayda sağlamayı başarabiliriz.

Aynı zamanda da kontrol edemeyeceğimiz şeylere odaklanarak zamanımızı boşa harcamamış oluruz.

Toparlarsam

Her zaman “piyasanın” beklemediği şeyler olacak.

Bu yüzden bunları tahmin etmeye çalışmak yerine kontrol edebileceğimiz ve fark yaratabileceğimiz eylemlere odaklanmalıyız.

Bırakın faizlerin kaç puan ineceğini ekonomistler tartışsın. Yanıldıktan sonra da neden yanıldıklarını onlar açıklasın.

Bir yatırımcı olarak bizim işimiz olması gerekene değil, olacak olana odaklanmaktır.

Bunu da en iyi şirketlerimize odaklanarak yapabiliriz. Onları yakından tanımak ve verecekleri tepkiyi bilmek, faizi tahmin etmeye çalışmaktan çok daha fazla fark yaratır.

Finans magazininin büyülü dünyasına kapılmak çok kolaydır. Fakat bu tür haberler toplumun çoğunun ilgisini çekmek için ortalama bir seviyeye çekilerek ilgi çekici hale getirilir.

Öte yandan şunu da hatırlamakta büyük fayda var: “Piyasada herkesin bildiği şey fiyatlara da yansımış demektir.” ve çoğu zaman çoğunluk yanılır.

Saygılar.

3 Yorum

  1. boston demiş ki:

    Mükemmel bir yazı olmuş elinize sağlık

    Ekim 27, 2021
    Yanıtla
  2. Roserock4000 demiş ki:

    Merhaba, aslında uzun zamandır yazılarınızı okuyorum ancak bir süre ara vermek durumunda kalmıştım. Sizin için zor olmayacaksa en azından portföyün ay sonlarında TL, USD veya herhangi bir para biriminden ne kadar azalıp arttığını yazmanız mümkün mü?

    Kasım 17, 2021
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar,

      Tabii onu eklerim. Sorun olmaz.

      İyi hafta sonları dilerim:)

      Kasım 20, 2021

Roserock4000 için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.