Peter Lynch Makaleleri Serisi 10: Charlie Silk’in 150 Kat Yükselen Hissesi

Herkese selamlar.

Peter Lynch’in makale çevirileri ile devam ediyorum.

Bu yazıda ünlü yatırımcı Charlie Silk ile karşılaşmasını ve 150 kat yükselen bir hisseyi tutma hikayesini anlatıyor.

Bu arada bize de birçok ders çıkarmak kalıyor.

Lafı çok uzatmadan, hadi başlayalım.

Dünyanın en iyi amatör yatırımcısı adayım Charles Silk. Bu Bostonlu arkadaşla 1992 yılında dünyanın öbür ucunca Kudüs’teki Bible Lands Müzesi’nde tanıştım. Massachusetts eyaletinin sponsorluğunda İsrail’e giden ticaret heyetindeydik. Ortak birkaç arkadaşımızın ve birçok hissemizin olduğu ortaya çıktı. Tarihi yerlere yaptığımız otobüs yolculuğu sırasında, ilk uzun muhabbetimizi ettik. Tarihi yerler hakkında değil de, Charlie’nin en başarılı hisse seçimi olan Blockbuster Entertainment hakkında konuştuk.

Charlie, Blockbuster’ı 1984 yılında birçok bölünmeden önce 3 dolara almıştı. Daha adı Blockbuster bile değildi. İsmi Cook Data Services’ti ve bu da Charlie’nin uzmanlık alanına giriyordu. Bir zamanlar, zor duruma düşen ve kapatmak zorunda kaldığı bir veri işleme merkezi vardı. Bir gün hayatını kazanmanın başka yolunu bulacağını umarak evde oturup telefonla yazılım satmaya çalışıyordu.

Cook Data Services bu sorunu çözdü. 3 dolara aldığı hisseler bugün 450 dolar ediyor yani 10.000 dolarlık yatırımı hayatını kazanmasına yetiyor. Bu heyecan verici hisse sayesinde tele-pazarlamayı bırakmış ve kendini en gözde hobisi olan heyecan verici hisse senetleri arama işine adamış durumda. Kendi ile birlikte üç oğlu da şu an tam zamanlı hisse yatırımcısı olmuşlar. 

Her on yılda bir beş kat artan bir iki hisse bulmanın bireysel yatırımcılığı eğlenceli bir oyun haline getireceğini sık sık söylerim. Yarım yüzyılda bulunacak Cook Data gibi 150 kat artan biri ise herkesin tek ihtiyacı olan şeydir.

Cook Data Services’i rastgele buldu diye Charlie’ye şanlı diyebilirsiniz, fakat şans onu milyoner yapmadı. İşin zor tarafı tüm yükselişten faydalanacak kadar hisseyi tutabilmekti. Fiyat önce ikiye, sonra üçe katlandıktan sonra, ne zaman satış yapması gerektiği konusunda kendine keyfi kurallar koyan başkaları gibi, kârımı alıp kaçarım demedi. Birkaç kez yaşandığı üzere fiyat düştüğünde korkmadı ve Blockbuster hakkında kendisinden daha az şey bilen tahmincilerin ve “uzmanların” geniş kabul gören olumsuz görüşlerine kulak asmadı. Şirketin temel göstergeleri olumlu olduğu sürece hisseye tutunma disiplini vardı. Bu onun için bir tahmin değildi. Bütün süre boyunca sadece ödevini yapıyordu.

Yatırım kariyerim boyunca, en iyi kazançlarımı üçüncü ya da dördüncü yılda elde ederim, üçüncü ya da dördüncü hafta ya da ayda değil. Charlie’nin 150 kat yükselen hissesine ulaşması sekiz yıl sürdü fakat bir bakıma, bu fırsat için üniversiteden beri hazırlanıyordu.

Muhasebe ve Finans diploması aldığı Michigan Universitesi’nde, Charlie hayatın ilk gizemlerinden biri ile karşılaştı: İyi bir hisse senedini nasıl bulursunuz? Soruyu, zamanının en iyi piyasa teorisyenlerinden Wilford J. Eiteman sormuştu. Yıllar içinde, Charlie kendi cevabını buldu. İyi hisse senetlerini görece borcu olmayan ve piyasa tarafından hırpalanmış ve bankadaki nakdinden daha az piyasa değeri olan küçük şirketlerde aradı. Charlie zengin Boston aksanıyla “Şirketin kendisi için hiçbir şey ödemiyorum” diyor. “Riske ettiğim tek şey sabrım.”

Bize, New York Borsası’nda şirketlerin en az %70’inin bir ya da iki analist tarafından takip edildiğini fakat Nasdaq’daki şirketlerin %72’sinin hiçbir analist tarafından kapsanmadığını hatırlatıyor. Hiçbir analistin kapsamında olmayan şirketler de onun aradığı fiyat-değer arasındaki büyük çarpıklığın doğmasına yol açıyordu.

1960’lardan başlayarak, Charlie tezgah üstü piyasadaki şirketleri taramaya başlamış. Halka arzların yoğun olduğu 60’ların sonlarında birçok küçük şirket halka açılmış ve 1973-74’teki ayı piyasasında birçoğunun fiyatı da çökmüş. Fakat bu Charlie’nin altın çağının başlangıcıymış. Enkazın içinde dolaşırken, anladığı bilgisayar ve veri işleme sektöründe birkaç tane düşük riskli fırsat bulmuş. Computer Usage isimli şirketin 4.10 dolar nakdi vardı ve şirketi 2.25 dolara almıştı. Toparlandıktan sonra hisse 33.50 dolara çıkmış fakat Charlie trenden 6 dolarda inmiş. “Ne zaman satmam gerektiğini öğrenmenin ne kadar ince bir iş olduğunu o zaman anladım.” diyor.

Şimdi 1984’e gelelim. Bir başka halka arz çılgınlığı daha yıl sonunda çöküşle sonlanmıştı. Küçük yüksek teknoloji şirketleri ise en çok zararı görmüşlerdi. Charlie için ise bu 1974’un tekrarıydı. Tek fark ise bu sefer tezgah üstü piyasa ile uğraşmayacaktı. Nasdaq bilgisayarlı işlem sistemini başlatmıştı.

Son enkazı gözlemledi. Gözleri Cook Data Services’i yakaladı. Tam Charlie için biçilmiş kaftan olan petrol ve gaz sektörüne bilgisayar programı satıyordu. 1983’te halka 16 dolardan arz edilmiş hızlıca 21.50 dolara çıkmış fakat Charlie takip etmeye başladığı zamanlarda fiyatı 8 dolara düşmüştü. Yıl sonu satışları hisseyi üç dolara indirdiği zaman da hala takip ediyordu.

Bu tam da Charlie’nin almak istediği türden bir riskti: Hiç borcu olmayan, kasasında 4 dolar nakdi olmasına karşın 3 dolara satılan bir şirket. Fakat tek başına nakit başarıyı garanti etmiyor. Eğer şirket baştan kötüyse, hayatta kalmak için nakdini harcamak zorunda kalır. Cook Data ise gayet sağlıklıydı. Gelirleri yıllardır artıyordu. “Böyle bir şey yapmak için” dedi Charlie, “şirketin belli bir düzeyi olmalı.” 10.000 dolarlık yatırımı zar zor bir araya getirmişti. Bu onu en büyük hissedarlardan biri yaptı.

Charlie hisseleri aldıktan birkaç hafta sonra, Cook Data veri hizmetlerinden “tüketici alanına” kaydığını duyurdu. Şirketin başkanı olan David Cook’un sinemakolik olan bir eski karısı vardı. Görünüşe göre, hala biraz etkisi vardı ve onu Dallas’ta video süpermarketi açmaya ikna etmişti.

Charlie daha fazla şey bilmek istiyordu. En iyi bilgilerden bazılarını şirketi arayarak elde etti. CEO Ken Anderson ve yatırım ilişkileri yetkilisi Barbara Phelps ile iletişime geçti. Barbara ona Dallas gazetelerinde çıkan Cook Data ile ilgili makaleleri göndermeyi kabul etti.

Şirketin Charlie’ye gönderdiği en ilginç şeylerden biri de video kiralama sektörünün geleceği ile ilgili yapılmış bağımsız çalışmaydı. “Amerika’daki hanelerin %30’unda VCR bulunduğunu ve %60-70’nin de bunlara sahip olmak istediklerini keşfettim.” (Bu tahminin daha sonra muhafakazakar olduğu görüldü). Milyonlarda VCR sahibinin sınırsız kaset arzına ihtiyacı olacaktı.

Kütüphaneye gidip SEC’in Official Summary of Security Transactions and Holdings kitabındaki şirket bilgilerini incelediğinde işler daha da ilginçleşti. Texas’tan Sanchezes’in ve Illinois’ten Scott ve Lawrence Beck’in ana hissedarlar olduğunu gördü. Scott Beck video çalışmasının yazarlarından biriydi ve belli ki kendi araştırmasından etkilenmişti. Charlie ayrıca Dallas Video Süpermarketinin gelirlerinin ilk üç ayda ikiye katlandığını öğrendi. Şirketteki kaynakları bu haberi doğruladı ve mağazanın ne kadar kalabalık olduğunu anlattı. Olağanüstüydü dediler. İnsanlar 30 mil uzaktan geliyorlardı.

Bu arada hisse fiyatı yüksek hacimle artmaya başladı. Hacim Charlie’nin çok yakından takip ettiği bir göstergeydi. Tecrübesine göre, şirketlerin düşüşü hacim dibi görmeden durmuyordu. Yükselirken yaşanan yüksek hacim ise daha büyük hareketlerin habercisiydi. 1984’ün sonlarından 1985’in başlarına kadar olan altı ayda, parasını beşe katlamıştı bile. Burası birçok yatırımcının döküldüğü yerdi fakat Charlie 1970’lerden dersini almıştı ve dikkatini olması gereken yere, hissenin fiyatına değil de şirketin kendisine verdi.

1986’nın baharında, Blockbuster, Charlie’nin evine bir mil uzaktaki West Roxbury’de mağaza açtı. Birden duyduğu herşey canlandı, kalabalıkları kendi de görebiliyordu. Olgunlaşmamış halka açık şirketlerin kendi muhitlerinde mağaza açması yatırımcılar için muazzam bir şanstır. Şirketlerin başarılı olup olmayacağının kokusunu Wall Street’ten önce erkenden alırlar. Belki Boston’un dışındaki küçük şehrimde Blockbuster olsaydı, Charlie’nin fark ettiğini ben de görebilirdim. “Oğullarımla birlikte Cumartesi gecesi oraya gider ve arabaları sayardık” dedi. “Park yeri her zaman dolu olurdu. Kendi kendime “bu muhteşem olacak” derdim.

1986 yazının sonlarında, Texas’ta üç yeni mağaza daha açıldı ve Becks dört yeni şehrin frenchise haklarını satın aldı. Gelirler hızla artmaya devam etti. Eylül’de yayılmayı finanse etmek için ikinci bir halka arz planlandı. Şirket ismini Cook Data’dan Blockbuster Entertainment olarak değiştiriyordu.

Halka arzdan bir hafta önce Charlie, Barron’s’tan Alan Abelson’un Blockbuster’ı eleştirdiği köşe yazısına denk geldi. Abelson’un şöyle diyordu: “Kimin bir tane daha videokaset mağazasına ihtiyacı var ki?”

Abelson’ın yorumu, hisse fiyatında %15’lik düşüşe sebep olan bir satış furyası yarattı. Charlie Abelson’un hayranıydı, fakat Blockbuster ile ilgili ondan daha fazla şey bildiğine emindi. Blockbuster’ın satış rakamları insanların yeni süpermarketlere akın ettiklerini gösteriyordu. Fakat birçok yatırımcının geri çekilmesi ile Blockbuster beklenen 20 milyon dolarlık halka arz geliri yerine sadece 3.7 milyon dolar toplayabildi.

Atık Yönetimi ile ilgilenen zengin iş adamı Wayne Huizenga 1987’nin sonunda olaya dahil oldu. Scott Beck’in babası ile ortak olarak Blockbuster fırsatına atlayan Huizenga, sonunda şirketin tamamının kontrolünü ele geçirdi. “Şimdi gerçekten de etkilendim” dedi Charlie. “Atık Yönetimi’nde Huizenga’nın olağanüstü başarısının farkındaydım. Ayrıca franchisedan daha kârlı olan şirket mağazalarına odaklanması da hoşuma gitmişti.”

1987’nin ortalarına gelindiğinde, Charlie genel hisse senedi piyasası ve tek bir pozisyonda yüklü bir miktar taşıması konusunda endişelenmeye başlamıştı. O sene Ekim’deki büyük düzeltmeden önce, hisselerinin bir kısmını 30’lu fiyatların sonlarından sattı. Kısa dönemde, Blockbuster’ın fiyatının yarı yarıya düşerek 16 dolara inmesi bu hamleyi haklı çıkarmıştı. Fakat uzun dönemde, Blockbuster’ın gelecek dört yılda yaşayacağı 10 katlık artış için her bir hisseye tutunsa daha iyi olurdu.

1989 yılında bir başka Wall Street uzmanı hissedarları ürküttü. Bear Stearns’de analist olan Lee Seidler; kendisine göre değeri olmayan büyük miktarda eski ve daha az popüler videokasetlerin bilançoda varlık olarak tutulması üzerine bir yaygara kopardı.  Bu, şirketi olması gerektiğinden daha kârlı gösteriyor, diye ekledi.

Seidler’in salvosu o kadar ciddiye alındı ki hisse fiyatı büyük bir darbe aldı (%36 düştü). Muhasebe olayı, Huizenga Fidelity’yi Aralık 1989’da ziyaret ettiğinde hala gündemi meşgul ediyordu. O zaman Fidelity’nin Magellan Fonu’nu yönetiyordum ve açıklamasından etkilenmiştim. Şirket muhasebe metodunu değiştirse bile demişti, kârlar bir kerelik %10-15 düşerdi. Bu şirketin muhteşem büyümesi yanında hiçbir şeydi.

Kendi araştırmasını yaptığından dolayı, Charlie’nin aynı sonuca varması için Huizenga ile toplantı yapmasına gerek yoktu. Oğulları ve kendisi New York, Connecticut ve daha bir çok yere gidip Blockbuster mağazalarını ziyaret etmişti. Mağazalar her yerde müşteri ile dolup taşıyordu.

Bugün, Charlie hala Blcokbuster’da büyük bir paya sahip. Paramount’un alınması ile sonuçlanan Viacom birleşmesi hikayeyi oldukça karmaşık hale getirdi. Charlie ise durumu araştırıyor.

Şirketten sağladığı o kadar faydayla karşılaştırıldığında bu sonucu alması ayda sadece birkaç saatini aldı. Bugünlerde, yöntemi çok basit olmasına rağmen tam zamanlı yatırım yapıyor. Her sabah, yeni diplerine inmiş şirketleri araştırmak için gazetenin Nasdaq bölümünü tarıyor. Moddy’sin OTS Industrial Manual’ından ve diğer kaynaklardan bu hırpalanmış şirketlerin hangilerinin borçsuz nakit zengini olduklarını ve toparlanma potansiyeli taşıdıklarını buluyor.

Geçmiş üç yıldaki halka arz furyasında yüksek fiyatla halka açılan yeni küçük şirketler konusunda oldukça heyecanlı. Şimdiden bu 1.400 şirketten bazıları gözden düştü bile. Ne zaman keskin bir düzeltme yaşarsak, Charlie değerli parçaları almak için hazır olacak.

Peter Lynch Investor’s Edge köşesinde aylık olarak yazmaktadır. 1977-1990 arasındaki 15 yıllık periyotta en iyi performans gösteren Magellan Fonu’nu yönetti. Şimdi ise Fidelity Management ve Research Co’nun başkan yardımcılığını yapıyor. Son kitabı Borsayı Yenmek, Simon &Shcuster’den çıktı.

Anahtar Kelimeler: Hisse Yatırım Stratejileri

6 Yorum

    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Selamlar Hezarfen,

      Yazı 1994 Nisan’ına ait:)

      Saygılar.

      Kasım 7, 2020
  1. yunus demiş ki:

    emeğinize sağlık yiğit hocam teşekkürler.

    Kasım 7, 2020
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Umarım faydalı olmuştur Yunus Bey, desteğiniz için ben teşekkür ederim.

      Kasım 11, 2020
  2. Kenan demiş ki:

    Büyük bir keyifle okudum, çok teşekkürler.

    Kasım 11, 2020
    Yanıtla
    • Lattedenborsaya demiş ki:

      Beğendiğinize sevindim Kenan Bey:) Teşekkür ederim.

      Kasım 11, 2020

Yorumunuzu Ekleyin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.