Herkese selamlar.
Düştükçe düşüyoruz. Maşallah hiçbir fırsatı kaçırmıyoruz. XU100 en yüksek 11.261 puanı görmüş. Ben bu yazıyı yazarken 9.600 civarlarındaydı.
Tabii ki şunu da unutmamak lazım, bu zirvelere bankalarla ve sessiz sessiz BİMAS’taki yükselişle geldik. Düşüşlerde ise daha çok sanayi hisseleri ile düşüyoruz. Bu da genellikle banka tutmayan bizim gibi yatırımcılar için daha da katmerli oldu.
Konumuza dönelim. Düşüş devam ediyor. Faizler buralardayken de kimsenin iştahı yok gibi gözüküyor.
Peki mevcut durumdan bağımsız olarak hisse senedi ya da herhangi bir varlık ne zaman alınır? Ne zaman yatırım yapılır? Biraz bunun üzerinde duracağım.
Biraz bakış açımızı değiştirelim istiyorum.
Hadi başlayalım.
Düşen Bıçak Tutulmaz Mı?
Ayı piyasalarında -yani genel psikolojinin olumsuz olduğu, insanların hisse senetlerinden kaçtığı, durgunluğun beklendiği, faizlerin yüksek olduğu, savaş çanlarının çalındığı zamanlarda- yatırımcılardan şunu duyarız: Düşen bıçak tutulmaz.
Düşen bıçak tutulmaz deyimi aşağı yukarı şu anlama gelir: “Ayı piyasası son hızıyla devam ediyor. Düşüşün nerede duracağı belli değil. Dibi görmeden neden alayım ki? Ayrıca ben aldıktan sonra düşüş devam ederse hem pişman olurum hem de çevrem başarısız olduğumu düşünür, rezil olurum. Parasını yönettiklerim ne der? Dibi görmeyi bekleyeyim, çıkış başladığında momentuma uyarak ben de herkesle birlikte alırım.”
Bunları söylemek sizi utançtan kurtarırken tek başınıza karar alma ve bu kararların sonuçlarına katlanma sorumluluğundan da azad eder.
Fakat burada Warren Buffett’ın bir sözünü paylaşma izin verin. Tam yeri çünkü.
“Gelecek hiçbir zaman berrak olmayacak; neşeli bir konsensüs için borsada çok para ödersiniz. Belirsizlik uzun vadeli alıcılar için aslında bir dosttur.”
Warren Buffett
Bununla ilgili çevirdiğim makaleyi de mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Borsada herkesin keyfi yerinde olduğunda, hisse senedi fiyatları insan psikolojisindeki iyimserliği yansıtır. Herkesin iyimser olduğu ve alım yaptığı bir ortamda hisse senetlerine çok para ödersiniz. Fakat bu alım yapmak için genellikle yanlış zamandır.
Belirsizlik olduğunda, düşen bıçak tutulmaz naraları atılmaya başlandığında, iyimserler birer birer kötümsere döndüklerinde ise hisse fiyatları bu kötümserliği yansıtmaya başlar. İşte kelepir hisse senetleri de böyle ortamlarda bulunur.
Belirsizlik ya da düşüş ne zaman biter? Kimse bilemez. Ama kaldıraçla ve borçla yatırım yapmayan bizim gibi yatırımcıların bu karmaşadan yararlanması gerekir. Warren Buffett’ın da dediği gibi belirsizlik, uzun vadeli yatırımcılar için aslında bir dosttur çünkü ucuza hisse senedi almanıza izin verir.
Ayrıca her düşen hisse bıçak olmayabilir. Panik anlarında iyi ile kötü maalesef aynı muameleyi görüyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor.
Peki ben ne yapıyorum?
- İlk olarak dibin ne zaman olacağını bilmiyorum. Rivayete göre dip, en son satıcının moralinin bozulup satması ile oluşuyor. Bizde ise BOFA’nın alıma geçmesi ile oluştuğunu söyleyebiliriz:) Yani son yatırımcının ne zaman pes edeceğini ya da BOFA’nın ne zaman alıma geçeceğini bilmiyorum. Dibin dip olduğunu belki günler sonra anlayacağız. Hatta haftalar, belki aylar sonra. Sis ortadan kalktığında farkına varacağız.
Zaten bu bilginin bilinebilir bir bilgi olduğunu düşünmüyorum. Bilinemeyen (istikrarlı olarak doğru tahmin edilemeyen ve bu sebepten dolayı kendisinden yararlanılamayan) bir bilginin peşinde koşup durmaktansa bilinebilir olana odaklanmanın çok daha doğru olacağını düşünüyorum. Peki bilinebilir bilgi ne? Daha doğrusu diğerlerinden daha iyi bilebileceğimiz ve bundan avantaj sağlayabileceğimiz bilgi ne? Şirketlerimizin faaliyetleri, belli bir aralık içerisinde şirketimizin edeceği kârlar, ne kadar aldığı ve ne kadar sattığı, ürünlerinin fiyatları, şirketin durumu, yaptığı yatırımlar vs. - Burada da gerçek değer devreye giriyor. Şirketlerin gözümde bir değer aralığı var. Düşüşün dibini yakalamaktansa şirket benim belirlediğim değerin altındaysa alım yapmaya başlıyorum. Ama acele etmiyorum çünkü ne kadar düşeceğini bilmiyorum. Eurobond alırken de CDS’ler nerelere gider diye bakmıyordum. Eğer yıllık kupon faizi benim hedefime yakınsa almaya başlıyordum.
- Alım yapmak için ayırdığım tutarı, dibin nerede olduğunu bilmediğim için beşe bölmüş durumdayım. (Bu tutarı ederine ulaşan hisseleri satarak ve PPF’ye geçerek oluşturmuştum.) İlk iki kısmıyla alım yaptım. Daha da düşerse diğer parçalarla da zamana yayılmış şekilde alımlarıma devam edeceğim. Bu arada bunun dışındaki tekrar eden gelirlerimle de ekleme yapmaya devam edeceğim.
- Eğer ben alımlarımı tamamladıktan sonra ya da tamamlarken piyasa dönerse ufak portföy ayarlamaları ile hisse sayısını azaltarak yukarı doğru yoluma devam ederim. Yok dönmezse ve alımlarımı da tamamlamışsam yapacak bir şey yok, beklerim. Elime para geçtikçe almaya devam ederim.
Peki bu yolla başarıya ulaşmak kesin mi? Tabii ki değil. Sonuçta dibin nerede oluşacağını ve orada ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz. Belki yıllarca dönmeyecek, düşüp duracak.
Ama şöyle bir şey de var. Eğer gerçek değerinden daha düşük, iyi bir şirketi aldıysam piyasa benimle aynı görüşe gelene kadar beklerim. Büyük olasılıkla da gelir. Tabii burada herkesin gerçek değer hesabının kendisine özgü olduğu ve hata yapıyor olabileceği de göz önünde bulundurulmalı.
Unutmayın. Sadece iki kişi dipte alıp tepede satabilir: Tanrı ve yalancılar. Şurada aldım şurada sattım, şuradan dönecek şuradan dönmeyecek diyenlere bakmadan, düşüşün nerede biteceğini tahmin etmeden kafanızdaki değer hesabına göre hareket etmenin doğru yol olduğunu düşünüyorum.
Daha yatırım yapacak on yıllarca zamanımız var. Önemli olan oyunda kalmak ve planı uygulamaya devam etmek.
Saygılar.
Teşekkürler paylaşımlarınız için. Peki gerçek değeri gösteren rasyolar ve stratejileri de degerlendiren bir makaleniz olabilir mi.
Merhabalar Murat Bey,
Yaklaşık 600 yazı oldu blogda. Sık sık bu konuyu da işliyorum fakat maalesef tek bir yazıda ele alınabilecek bir şey değil. Döngüye ve piyasa psikolojisine göre sürekli değişen ve gelişen bir değerlendirme gerektiriyor. Bugün tutan rasyo yarın çöp olabiliyor. Stratejiler de aynı şekilde.
Saygılar.
Tepe ve dip arayan ancak ahmaklardır demişler 🙂
Gök kuşağının altındaki hazine sandığını aramak gibi 🙂
Doğru noktaya dikkat çeken mevcut piyasaya uygun bir yazı olmuş, teşekkürler.
merak ettiğim bir konu olarak alarko holding hissesinde önemli oranda yatırımınız vardı, mevcut fiyatlama gidişatı ve yöneticilerden gelen hisse satışlarına rağmen önümüzdeki dönemde pozitif görünüm ve getiri potansiyelini hala görüyor ve tutmaya devam ediyor musunuz acaba? Böyle durumlarda sizce nasıl bir yaklaşım doğru olur yorumunuzu merak ediyorum.
Başarılar,
Merhaba Bünyamin Bey,
En yüksek miktarda tuttuğumun yarısı kadar tutmaya devam ediyorum. Şu anda en büyük pozisyonum, yakın zamanda biraz daha arttırdım. 140’lardan buralara geldik maalesef. Enflasyon muhasebesi iyi gelmedi. Kâr olmasa da şirket nakit yaratıyor.
Fakat yatırımları devam ediyor. Sadece CENAL ve MERAM’ın ALARK’a düşen payı bence ALARK’ın şu anki piyasa değerine eşittir ya da yaklaşır diye düşünüyorum. Tarım yatırımları, havacılık yatırımları bence çok önemli olacak. Öte yandan borsada ve girişim sermayesinde de güzel bir portföy oluşturdular. Belki biraz duygusal bakıyor olabilirim ama şirket benim olsa herhalde böyle yönetirdim. Bu yüzden CEO’nun yönetimini de seviyorum.
Tabii bütün bunları söylerken de olumsuzlukları atlamamak lazım. Tarım’dan şirketin para kazandığını görmemiz lazım. Oradan para kazanmaya başlarsa ve piyasa buna inanırsa çok büyük bir değer yaratılabilir çünkü ölçeklendirilmesi çok kolay bir alan. Yani bugün Türkiye ve Kazakistan’a yaptığını yarın dünyanın uygun başka bir ülkesinde de kârlı şekilde yapabilir hale gelecek şirket.
Öte yandan, bir başka yüklü ortak satışı olursa da bunu büyük bir yabancı ilgisi olmadan kaldıramaz gibime geliyor. Buna dikkat etmek lazım. Bildiğimiz riski taşıyoruz zaten.
Benim tutma amacım bunlar. Olumsuz bir durumda tekrar bakarız. Fanatik olmadan yatırıma devam ediyorum.
Saygılar.