Herkese selamlar.
“Uygulama Sanatı” isimli kitaptan size olabildiğince çok örnek vermek istiyorum. Bu kitabı anlamanın ve uygulamanın bize çok büyük avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Bu sebeple de 3. yazıyı yazmaya karar verdim.
Parçaları yavaş yavaş birleştirip sonunda bir yol haritası çıkaracağız.
İlk önce Kaybeden Yatırımcıların yani Tavşanların 10 ortak özelliğinden bahsettim. Bu yatırımcılar kaybeden hisselere aşırı bağlanıyor, zarar ettiklerinde suçu başkalarına atıyor ve en önemlisi de bir hisse senedinde zarardayken hiçbir şey yapmıyorlardı.
Sonra da bu kaybeden yatırımcıların kazanan yatırımcılara dönüşmeleri için yapabilecekleri 12 şeyi iki parça halinde anlattım. 1. Bölüm, 2. Bölüm.
Sonuç hep şuna çıkıyor: Kaybederken durup beklememelisiniz. Bir planınız olmalı ve duruma aktif olarak “adapte olmalısınız”.
Durumu değerlendirip tezinizi doğruladıysanız o varlıktan daha fazla almalısınız ya da zararı kabullenip zararınızı sizi batırmadan kesmelisiniz.
Peki borsada kaybettiğiniz bir hisseyi elinizde ne kadar tutmalısınız? Şimdi bir profesyonel gibi kayıplarınızı kesmenin “acımasız” kuralını hep birlikte öğreneceğiz.
Hadi başlayalım.
En Önemli Kural Para Kaybetmemektir
Warren Buffett’ın bir sözü vardır: “1. Kural: Para kaybetme. 2. Kural: 1. kuralı asla unutma.”
Bu söz sürekli karşıma çıkıyordu. Ben de okuyup geçiyordum. Ne dediğini anlamam için bol bol zarar etmem ve batanları izlemem gerekti.
Yatırım dünyasında fırsatlar bitmez fakat bu fırsatları değerlendirmek için oyunda olmanız gerekir.

Eskiden savaşlarda geri çekilen ordular gördüğüm zaman küçümserdim. Savaştan kaçtıklarını zannederdim. Fakat şimdi bakıyorum da bazıları “ertesi gün tekrar savaşabilmek için” geri çekiliyormuş. Bu sebeple de bunda utanılacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Konudan çok sapmadan işimize dönelim.
Suikastçi yatırımcılar dediğimiz grup “gereğinden fazla para kaybetmemek” kuralına sıkı sıkıya bağlıdırlar.
Zararda oldukları pozisyonu kapatmakta son derece soğukkanlı ve ruhsuz olurlar. Bu durum, onlar için yemek yemek ya da soluk almak gibi bir şeydir.
Tabii ki bunun planını çok önceden yapmış olmanız gerekir. Yani ne zaman satacağınıza hisseyi alırken karar vermelisiniz. Düşüş anında piyasanın sıcaklığında bunu yapmak oldukça zor, hatta imkânsız hale gelir.
Suikastçi yatırımcıların en önemli özelliklerin biri de zarar kesip para kaybettikten sonra, ertesi sabah kalktıklarında hiçbir şey olmamış gibi işlerine kaldıkları yerden devam etmeleridir. Bunun sebebi de karşılarına çıkan başka bir hissede kâr edeceklerine dair kendilerine duydukları güvendir. Bu da zamanla, her yaptığınız hamlenin kendinize olan güveninizi pekiştirmesi ile ortaya çıkar.
Şimdi size meşhur kayıp-kazanç tablosunu vereyim ve oradan devam edelim.

Gördüğünüz gibi %10’luk bir zararı telafi etmek için %11’lik bir kazanç yeterliyken %90’lık bir kaybın telafisi için yani sadece kaybı telafi etmek için %900 oranında kazanç elde etmek gerekiyor. Yani %10-20’lik bir kaybın telafisi varken %90’lık bir kaybın telafisi pek mümkün değil.
İşte suikastçilerimizin de aklından çıkmayan tablo bu.
Yıllar içinde elde ettikleri tecrübe ve başarılarının sırrı; piyasa onların aleyhine döndüğünde duygularını değil, sistemlerini dinlemeleri ve ne olursa olsun hayatta kalmalarını sağlayacak kuralları uygulamaya koymaları.
Şimdi bu yatırımcıların zararı hangi noktada kestiklerine bakacağız.
Sadece para değil, zaman maliyeti de çok önemli.
Suikastçilerin Birinci Kuralı: %20-33 Kayıpta Zarar-Kes (Stop-Loss) Uygula
Maalesef borsada zarar kesmek, göründüğünden çok daha zordur. Bir işlem zarar ediyorsa içimizdeki ses çoğu zaman “Biraz daha bekle, belki döner.” der.
Beynimiz zararı kabullenmek yerine görmezden gelmeyi seçer. Çünkü zararda beklemek, satış kararı alıp belirsiz bir geleceğe adım atmaktan çok daha kolaydır. O an, hissenin maliyetinize gelmesini umarak kafanızı kuma gömersiniz. Fikrinizi değiştirmek istemez ve suçu başkasına atarsınız. Bu ise bir yatırımcı olarak yaptığımız en büyük hatadır.

Eski fikre tutunmaya çalışarak daha fazla bilgi aramaya başlarız. Benim için bu tekrar faaliyet raporu okumak, Twitter’da yazılanlara bakmak şeklinde oluyor. Yalnız burada alınan daha fazla bilgi; ararken yaptığımız, aslında ilk fikrimizin doğru olduğuna dair kanıt aramaktır.
Bir başka yaptığımız şey de ilk maliyete çıpa atmaktır. Kafamızı kuma gömerek o maliyete gelmesini umarız. Maliyetime gelsin satacağım deriz. Fikrimizi değiştirmek istemeyiz ve suçu başkasına atarız. Bunları “Kaybeden Yatırımcıların 10 Ortak Özelliği”nde görmüştük.
“Suikastçılar” ise bu ön yargılardan ötürü zarar kesmenin ne kadar zor olduğunu çok iyi bilirler. Çünkü çoğu bunu kan ve gözyaşı ile öğrenmiştir. Geçmişte yaşadıkları çöküşler, onlara paranın ne kadar kıymetli olduğunu tekrar tekrar hatırlatmıştır. Neredeyse geçmişinde batmayan suikastçi yok gibidir. Tabii bizim bunu öğrenmek için onların yaşadıklarını yaşamamıza gerek yok.
Charlie Munger’ın dediği gibi başkarının hatalarından bedava öğrenmek varken niye kendim hata yapayım ki?
Peki suikastçiler ne yapar? Kendilerine acımasızca uyguladıkları stop-loss yani zarar-kes emri koyarlar. Eğer fiyat belirlenen seviyenin altına inerse tüm pozisyon otomatik olarak satılır. Ne bahaneleri ne de “Belki döner.” umutları vardır.
Elbette stop-loss daha çok işlemcilerin kullandığı bir yöntemdir. Yatırımcıların çoğu ise “gözden geçirme” seviyeleri belirlemeyi tercih eder. Hisse fiyatı o noktaya geldiğinde masaya oturulur, durum tekrar değerlendirilir.
Bu kağıt üzerinde mantıklı görünür ama gerçek hayatta çoğu yatırımcı için bu “gözden geçirme” süreci, bir sonraki bahaneyi bulma seansına dönüşür. Bunun mutlaka farkında olmalısınız.
Tıpkı buzdolabındaki alarm gibi aslında sizi uyandırması gerekir. Ama alarmı susturmak kolaydır. İşte bu yüzden kayıpları kontrol altına almayı gerçekten ciddiye alanlar için stop-loss hayati bir araçtır.
Zarar-kes seviyesi kişiden kişiye göre değişir. CAN-SLIM yönteminin mucidi William O’Neil gibi yatırımcılar için bu oran %8-10 arasında iken “The Art of Execution” kitabında %20-33 arasında belirtilmiş. Peki neden?
Lee Freeman-Shor yatırımcılarının işlemlerini incelediğinde, “genellikle” %20’den daha düşük kayıpların hissenin normal düzeltme sınırları içerisinde kaldığını bulmuş.
Bu zararı erken kesme olayı, beni de en çok zorlayan konulardan bir tanesi. Özellikle beklenti içinde olduğun hisse senetleri düştüğünde ve haksız olduğunda bundan dönmek çok zor oluyor. Ama duvara çarpa çarpa öğreniyoruz.
Tabii şu ana kadar bütün portföyün %25-30 düştüğü ve bir karar vermem gereken bir durumla karşılaşmadım. Umarım bir kriz durumunda gerekeni yapabilecek cesareti bulabilirim.
Bu duruma ülkemizden örnek vermek için biraz düşündüğümde aklıma ilk gelen zamanında enerji hisselerinde kalan arkadaşlarım oldu. Çoğu, yüklü pozisyonlarda enerji hisselerinde büyük para ve zaman kaybettiler. Hisseler düşerken ne daha fazla alım yaptılar ve de zarar-kes uygulayarak satış yaptılar. Öylesine beklemelerinin cezası da hem zaman hem de para kaybı oldu. Aynı durum, çok popüler başka hisselerde de yaşanmıştı.
Kaybederken kurallarınız olması gerektiğini, beklemenin bir çözüm olmadığını ve bu duruma ya daha fazla alım yaparak ya da zarar keserek adapte olmanız gerektiğini belirttik.
Şimdi de suikastçilerin ikinci kuralı olan “Zaman kaybettireni öldür.” kuralına bakacağız.
Suikastçıların İkinci Kuralı: Zaman Kaybettireni Öldür (Zaman Maliyeti)
Borsada kayıpları kabullenmek zordur dedik.
Fakat en az onun kadar tehlikeli olan şeyin, kaybeden bir pozisyonda çok uzun süre oyalanmak olduğunu söylemeliyim.
Atalarımız boşuna söylenmemiş: “Zaman paradır.”
Bir yatırım değer kaybediyorsa ve siz onu aylarca, yıllarca elde tutuyorsanız aslında en değerli kaynağınızı, diğer bir deyişle zamanınızı, kaybediyorsunuz demektir.
Bu sebeple de suikastçiler, uzun zaman hareketsiz kalan hisse senedini zaman maliyetini düşünerek elden çıkarıyorlar.

Çoğu, kendilerine altı ay sınırı koyar. Bizim borsamız için çok uzun bir süre gibi görünse de yurt dışında bu süre kısa bile sayılabilir.
İlk kuralımız olan zarar-kesi tetikleyecek kayıplar bizi hızla öldürür, küçük kayıplar ve zaman maliyeti ise bizi yavaş yavaş eritir.
Profesyonellerin çoğu bu konuda hızlı davranır. Belki müşteri ya da patron baskısından dolayıdır ama sonuçta kayıpları sınırlamak için en doğru hareket budur.
Şimdi bununla ilgili ünlü yatırımcıların birkaç sözünü sizinle paylaşayım:
- “En iyi yatırımcılar, yatırıma başladıklarında zarar-kes ve kâr-al noktalarını belirlemiş olurlar.”
- “Bir zaman stopu koy çünkü kaybedilen yılları telafi etmek çok zordur.”
- Jesse Livermore’un dediği gibi: “Eğer bir yatırım işkence gibi hissettirmeye başladıysa çıkma zamanı gelmiştir.”
Çok Erken Satma
Kaybı hızlıca kesmek cazip gelebilir. %5, %10, %15 zarar mı var? “Hemen satalım, işi bitirelim.” Niye %20-33 aralığına kadar bekleyelim ki diye düşünebilirsiniz.
Bunun çok basit bir sebebi var. Suikastçıların kuralları sadece kararsızlığa karşı değil, aşırı tepkiye karşı da onları koruyordu.
Mesela William O’Neil’ın zarar-kes noktası %8-10 arasıydı. Hatta ayı piyasalarında bu oran, %3-4 aralığına kadar düşüyordu. Bu oranların ise ünlü yatırımcının bazı hisseleri normal düzeltme aralıklarında satmak zorunda kalmasına ve sonra da o hisselere yeniden giriş yapamamasına sebep olduğunu biliyoruz.
Tabii herkesin taktiği ayrı ve tıpkı bir zanaatkâr gibi kendi kendine mükemmelleştirmesi gerekiyor.
Bir Sonraki Yatırımında Dikkatli Ol
Suikastçıların işi sadece kaybettikleri yatırımda zarar kesmek ile bitmiyor. Zarar kestikten sonra yapılan hamleler de çok önemli.
Yapılan çalışmalarda, insanların zarardaki pozisyonlarını sattıktan sonra “telafi” psikolojisine girdikleri ve daha riskli hamleler yapma eğilimde oldukları bulunmuş. Yatırımcıların ve kumarbazların bu eylemine “başa baş etkisi” deniyor.
Bu tuzağa düşmemelisiniz. Lee Freeman-Shor, çalıştığı birçok yatırımcının bu tuzağa düştüğünü söylüyor. Özellikle “işini kaybetme” riski, profesyonel yatırımcıların daha çok hata yapmasına neden oluyor.
Suikastçiler zarardaki bir pozisyondan çıktıklarında aslında iki karar birden veriyorlar:
- O hisseye para bağlamanın artık mantıklı olmadığına kanaat getiriyorlar.
- Paranın başka bir yerde daha iyi getiri sağlayacağına inanıyorlar. Yani fırsat maliyeti kararı alıyorlar.
Bu yüzden satıştan elde edilen parayı, gerçekten ikna edici bir alternatif varsa yeniden yatırıma yönlendirmek gerekiyor. Başa baş etkisinin de mutlaka farkında olmak lazım.
Peter Lynch’in dediği gibi:
“On vakadan dokuzunda, eğer 380 numaralı şirketin hikâyesi 212’den daha iyiyse satarım. Özellikle de ikinci hikâye inandırıcılığını kaybetmeye başladıysa.”
Lynch’in anlattığı bu yaklaşım “ahırdaki domuz yaklaşımı” olarak bilinir.
Yani yeni bir fikir, mevcut fikri yerinden eder. Ancak güçlü bir alternatifin olmaması, düşük inançla elde tutulan zarardaki bir pozisyonda ısrar etmek için mazeret olmamalıdır.
Paranın nakitte durması bize bir seçenek verir. Bununla birlikte sürekli ahırda yem arayan bir domuz gibi davranmak çok tehlikelidir. Wall Street’in meşhur sözüyle:
“Boğalar kazanır, ayılar kazanır ama domuzlar kesilir.”
Zarardaki Pozisyonlarla Vedalaşmak: Yatırımcının En Zor Kararı
Zarardaki pozisyonları hızlıca satmak başarı için kritik bir kuraldır. Peki neden çoğumuz bunu yapmakta zorlanıyoruz?
Belki de sebep şudur: Bir zararı realize etmek, sadece kâğıt üzerinde görmekten on kat daha acı vericidir.
Yapılan çalışmalar da bunu göstermiştir. İnsan 50 dolar kaybetmenin acısını, 50 dolar kazanmanın sevincinden çok daha güçlü hisseder. Bu da kişinin olasılık tabanlı, mantıklı bir karar vermesine engel olur.
Bu yüzden kazanan bir hisseyi satmak kolay ve keyifli gelirken kaybedeni satmak zor ve sancılıdır.
Üstelik aklımızı kurcalayan bir ihtimal vardır: “Ya sattıktan sonra hisse toparlarsa?” İşte bu düşünce çoğu yatırımcıyı hareketsiz bırakır.
Carl Icahn’ın dediği gibi:
“Hayatta ve işte iki büyük günah vardır. İlki, düşünmeden aceleyle harekete geçmek; ikincisi ise hiç harekete geçmemek.”
John F. Kennedy de ekler:
“Eylemin riskleri ve maliyetleri vardır. Ama bunlar, rahat bir hareketsizliğin uzun vadeli risklerinden ve maliyetlerinden çok daha küçüktür.”
Disiplinin Gücü
En disiplinli yatırımcılar, yani Suikastçılar, parayı kazanma güçlerini istikrarlı şekilde kayıpları kesmelerine borçludur. Profesör Frazzini’nin bir çalışmasında şöyle bir sonuç çıkmış:
- En yüksek getirileri, zarardaki pozisyonları kısa kesen yatırımcılar elde etmiş.
- En düşük getirileri ise kayıpları realize etmekten kaçınanlar yaşamış.
Bu zararlı davranışa “Disposition Effect” deniyor: Yatırımcılar kazanan yatırımlarını erken satar, kaybedenlerini ise sürükleyerek taşır.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde de göreceğiz ama en başarısız yatırımcıların iki tane ortak özelliği var. İlki, kayıplarına sıkı sıkıya tutunmaları. İkincisi de kazanan hisselerde %20-30 aralığında kâr almaları ve hisselerinin yükselip fark yaratmalarına izin vermemeleri.
Toparlarsam
Lee Freeman-Shor’un bilgisayarında şu post-it asılıymış:
“Kaybedenler kaybedenlerle, kazananlar kazananlarla takılır.”
Bu küçük hatırlatma bana şunu gösteriyor: Sık sık küçük kayıplar yaşayan bir yatırımcıyı “başarısız” diye etiketlemek hatadır. Onlar aslında şunu çok iyi bilir:
- Önemli olan her seferinde haklı çıkmak değildir. Zaten aldığımız 10 kararın en az 6’sında başarısız olacağız.
- Önemli olan kaybederken ya da kazanırken ne yaptığınızdır.
- En kritik nokta ise: Kayıpları erken kesmek, uzun vadeli başarı için vazgeçilmezdir.
İşte bu yüzden yukarıda bahsettiğimiz bu yatırımcılar birer Suikastçidir.
Zarardayken o hissede bekleyen ve onunla birlikte batan Tavşanları gördük.
Şimdi de zararda oldukları pozisyonları kısa keserek kendilerini kurtaran Suikastçileri inceledik.
Bir sonraki yatırımcı türümüz olarak da kaybettikleri pozisyonlara ekleme yaparak maliyetlerini düşüren Avcıları inceleyeceğiz.
Şimdilik benden bu kadar.
Saygılar.

Elinize sağlık, yazdıklarınızın içinde kendimden çok örnek var maalesef. Öğreniyoruz ama şu var bist hisselerinin çoğunda özellikle son 5 sene içerisinde halka arzla gelen şirketlerde çok hayal satma ve üfürülmüş hedefler var. Maalesef bizde inanıyoruz hepsi olacakmış gibi ama olmuyor. sayılar yalan söylemiyor. Kontrol Matikte bunu çok kötü yaşadım:(
Merhabalar Hikmet Bey,
Bir çiçeğim var. Videoda solumda duruyor. Yazın çok sıcaklar olunca sürgünleri yandı, yaprakları döküldü. Kaybedeceğimi sandım. Sonra baktım yanan yerlerden küçük bir yaprak çıkarmış. Şimdi büyümeye devam ediyor hala.
Hepimiz hata yapıyoruz. Önemli olan hatalardan ders alıp bir daha tekrarlamamaya çalışmak. Her zaman para kazanacak hisse buluruz. Yeter ki oyuna devam edebilelim. Siz de oyundasınız..
Bol kazançlar dilerim. Saygılar.