Site icon Latteden Borsaya

Portföyün Birazını Bozmak mı? Kredi Çekmek mi?

Herkese selamlar.

Portföy daha olgunlaşmamışken her zaman başımıza portföyün %5-10’unu kullanmamız gereken bir iş gelebilir. Bir ihtiyacımız olabillir. Peki böyle bir durumla karılaştığımız zaman ne yapmalıyız?

Bizim için gece gündüz çalışan kölelerimizi satmalı mıyız? Kuzucuklarımıza kıymalı mıyız? Yoksa borç mu almalıyız? Ödeyemezsek Babil’in En Zengin Adamı’ndaki Arkad gibi köle olur muyuz?

Böyle bir sorunun cevabı pek kolay değil. İnsanın içinde olduğu her iş çok karmaşıklaşıyor. İşin bir ucunda matematik var. Diğer ucunda da psikoloji.

Ama kesin bir cevabı olmasa da bu seçenekleri değerlendirmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

Yürüdüğümüz finansal bağımsızlık yolunda benim başıma gelen sizin de başınıza gelebilir diye kendi bakış açımı anlatayım dedim:)

Özellikle finansal özgürlüğün ilk zamanlarında elde pek nakit olmuyor. Portföy büyüme aşamasında ve ancak kendi kendini besliyor. Maaşımı alıyorum ve yatırıma bir miktar para ayırıyorum. Kalanını da harcıyorum. Yani boşta da pek para olmuyor. Zaten olsa da hemen hisse senedi alıyoruz:)

Neyse lafı fazla uzatmadan başlayalım.

Önce Harcamanın Gerekliliğini Teyit Edelim

Bir yatırımcı olarak, artık herşeyin faydasını ve maliyetini karşılaştırmaya başladım. Mesela bazen 1 şişe su için 1-1.5 TL vermek fayda maliyet açısından gereksiz olabiliyor, evden cam şişeme su dolduruyorum. Hem de çevreyi koruyorum.

Bazen de 10.000 TL’lik bir harcama için çok düşünmüyorum. Çünkü faydası maliyetini kat kat aşabiliyor.

Bu fayda maliyet ve olayını bu yazıda bir kenara bırakıyorum.

Ama ilk sormamız gereken şey portföyümü bozacak ya da bana kredi çektirecek şey gerçekten buna deyip deymeyeceği olacak. Cevap hayır ise zaten yola devam ederim. Ama evetse ve harcamaya gerçekten ihtiyacım varsa o zaman ikinci aşamaya geçebilirim.

İlk olarak finansal açıdan bakacağım. Sonra da psikolojik açıdan.

Finansal Açıdan Kredi Çekmek mi? Yoksa Portföyün Bir Kısmını Bozmak mı?

Diyelim ki 10.000 TL’ye ihtiyacım var ve bunu kredi ya da portföyden karşılaştıracağım. İlk bakacağım şey kredinin maliyeti olacak.

60 ay vadeli, aylık %1 faizli 10.000 TL için hesap yaptığımda;

Vade sonunda 14 bin TL ödeyeceğim. Aylık da 234 TL ödemiş olacağım. Sanırım ödeyeceğim bileşik faiz de %14 civarına gelecek. Yani burada karşılaştırma için kullanacağım tutar yıllık maliyet %14 olacak.

Burada 234 TL az gibi gözükebilir ama başka bir açıdan baktığımda gelecek 60 ay için tasarruf etme ve harcama gücümden 234 TL feragat etmiş gibi olacağım.

Peki bunu çekmesem ve portföyü bozsam ne olacak?

Burada da yıllık ortalama ne kadar kazandığım önemli hale geliyor. O 10.000 TL bana ne kadar kazandırır.

Geçen Aralık’ta yaptığım hesapta yıllık ortalama %28 civarlarında portföy getirim olduğunu görmüştüm.

Bunun gelecekte de devam edeceğini düşünürsem, portföyü bozmakla en az %14’lük bir gelir kaybına uğramış olacağım.

Eğer kredi maliyeti %28’in üstünde olsaydı, o zaman portföyü bozmayı düşünebilirdim.

İlk sonucumuza vardık. Finansal kritere göre portföyü bozmuyorum.

Şimdi de işin psikolojisine bakalım.

Psikolojik Açıdan Kredi Çekmek mi? Yoksa Portföyün Bir Kısmını Bozmak mı?

Şimdi geldik daha zor olan kısma.

Finansal özgürlük yolu kolay yürünmüyor. Çok engebeli. Size oluyor mu bilmiyorum ama sıkışınca insanın eli portföye gidiyor. Tam bir irade sınavı veriyorsunuz. Bu zaman kadar bu kaleyi savunmayı başardım.

Ne zaman portföye dokunmaya kalksam aklıma her zaman Twitter’da severek takip ettiğim Lecturer’ın bir paylaşımı geliyor.

2016’da atılmış bir twit olsada hala aklımdadır. Hisselerini satınca yerine koyamıyorsun. Zor oluyor.

Bir kere kıyamıyorsun. Kıysan, onlar büyümeye gelişmeye devam ediyor.

Biraz abartı gelebilir ama insan kendine ihanet etmiş gibi oluyor.

Bu yüzden bu kriterde portföyü bozmayıp kredi çekmeyi seçiyorum.

Yani iki sıfırla portföyü bozmayıp kredi çekmek kazandı.

Toparlarsam

Krediyi CFA sınavının ilkine girmek için çekmeyi düşünüyorum. Her ne kadar finansal özgürlüğü kovalasak da ileride finans alanında bir şeyler yapmak için ve kendimi bu konuya yoğunlaşmaya zorlamak için bu sertifikayı almaya karar verdim.

Sonuçta da portföyü bozmayacağım.

Yalnız geçenlerde İbni Sina’nın çok güzel bir sözünü okudum. Onu da paylaşmadan geçemeyeceğim.

Malın seni aldatmasın. Eğer malını muhafaza edip saklarsan, o başkalarınındır. Ondan sarf ettiğin, senindir.

İbni Sina

Her ne kadar portföyüme gözüm gibi baksam ve onu bir fidan gibi besleyip büyütsem de, ona kendimden daha çok değer vermiyorum.

Zamanı gelince, bileşik getirisiyle birlikte bana hizmet edecek. Eğer o safhada bunu başaramazsam, artık o benim değil de ben onun kölesi olurum. Bu da hoş değil.

Sadece biraz büyümesi gerekiyor ki meyveleri toplayabileyim.

O zamana kadar tasarrufa ve yatırıma devam.

Peki siz olsanız ne yapardınız? Kredi mi çekerdiniz, yoksa portföyümü bozardınız? Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

Not: Bu arada farketmişsinizdir, bloğa ufak ufak reklam almaya başladım. Ama bu zamana kadar da reklamsız gelmiştim ve sizin okurken keyfinizin kaçmasını da istemem. Reklamlar okuma deneyimizi etkiliyor mu, belirtirseniz çok sevinirim.

Image courtesy of iosphere at FreeDigitalPhotos.net

Exit mobile version