Herkese selamlar.
Zor günlerden geçiyoruz. Uzun vadeli yatırımcılar için başka bir sınav daha devam ediyor.
Olayın sebebi, kimine göre virüs, kimine göre petrol fiyatları, kimine göre düşük faiz oranları, kimine göre kötü borçlar.
Ama balon oluştuktan sonra elbet bir iğne de bulunuyor.
Daha önce ülkemiz kaynaklı bir düşüşle karşılaşmıştık. Bu sefer de global bir satış dalgasına denk geldik.
Bana da “Portföyüne bilezik gibi nasıl geçirdiler ama heheh” gibi yorumlar geliyor. Sanırım para kaybetmemden zevk alan insanlar var. Neyse canları sağolsun.
Oysa bu günlerin geleceğini buradaki herkes biliyordu. Zamanını bilmiyorduk belki ama kapitalizmin doğasında bu var zaten. İnişler ve çıkışlar hep olacak.
Ben şirketlerime ve yarattıkları değere odaklanmaya devam ediyorum. Yani portföyden satış yapmadım.
Bu yazıda da otobüs tepesinde, size bu konuda ne düşündüğümü anlatacağım. Doğru, yanlış, siz karar verirsiniz artık.
Hadi başlayalım.
Sonra Söyleyeceğimi Baştan Söyleyeyim
Kusura bakmayın. Şimdi size üç senedir tekrarladığım tüm klişeleri sayacağım.
- İhtiyacım olmayan para ile yatırım yapıyorum. Borç-krediyle yatırım yapmıyorum, yapmam. Bu bana sonsuz vade esnekliği sağlıyor. Bu paranın tamamına on sene dokunamasam da hayat standartlarımda bir değişiklik olmaz. “İhtiyacım olmayan para” tanımım budur.
- Piyasadan “tam zamanında” satıp çıkamayacağımı biliyorum. Çünkü kendi psikolojime hâkimim. Eğer o sarmala girersem bu güne kadar elli kere borsadaki yatırımlarımı sonlandırmıştım. Panik bitmiyor ki… Hangi düşüşün büyük düşüş olduğunu kestiremiyorum. Kestirenler olabilir. Onlara helal olsun diyorum.
- Şirketlerime birer harf dizisi ya da milli piyango bileti olarak bakmıyorum. Hepsi ortak olduğum, bacası tüten şirketler. Evet, ana hissem %40 değer kaybetse bile en son baktığımda yerinde duruyordu.
- Hiçbir zaman dip ya da tepe avcısı olmadım. Şu anda da bunun peşinde değilim. 2008-2009 krizinde BIST 100 endeksi 55 binlerdeyken artık dönüşün başlayacağı ve daha fazla düşüş olmayacağı söyleniyordu. Lehman’nın batışı ile kendimizi 20 binlerde bulduk. Ya da geçenlerde borsa 8o binlerdeyken 50-60 bin hedefleri havada uçuşuyordu. Kendimizi 120 binlerde bulduk. Borsada her şey ihtimal dâhilindedir. Bu yüzden de hiçbir zaman “aşırıya” kaçmayacağım.
- Warren Buffett bile 2009 krizinde “bildiğinizin aksine” tamamen hisse senedine geçememiştir ya da yüklü alım yapamamıştır. Aldığı yüksek faizli şirket tahvilleri kriz bittiğinde itfacı şirketler tarafından geri çağırılmış ve ünlü yatırımcı yüksek kârından olmuştur. Bu durumda krizin en dibinde tamamen hisse senedine girmenin “benim için” hayal olduğunu biliyorum. Bu yüzden de adım adım, her ay olduğu gibi alımlarımı sürdüreceğim.
- Son olarak da bu düşüşü fabrika ayarlarıma geri dönmek için bir fırsat olarak değerlendirmeyi planlıyorum.
Hâl böyle iken şimdi biraz daha ayrıntıya gireyim.
Bay Piyasa Her Zaman Mantıklı Olmaz
Benjamin Graham’in “Akıllı Yatırımcı”sını okuyanlar Bay Piyasa’yı yakından tanırlar.
Her gün yanımıza gelen ve alım satım için teklif yapan bir satıcıdır.
Fakat bu adamın bir özelliği var. Etkin Piyasacıların öne sürdüğünün aksine, her zaman mantıklı hareket etmiyor. Bazen çok coşuyor ve malınız için çok yüksek fiyat veriyor. Bazen de çok korkuyor, size malını çok ucuza satmak istiyor.
Bunu kabul etmek ya da red etmek bizim elimizde. İşte bizim savaşımız da burada başlıyor.
Warren Buffett’ın bu konuda dediği gibi: “Piyasalar çoğu zaman etkindir ama her zaman değil.” Yani Bay Piyasa çoğu zaman mantıklı tekliflerle gelir. Bazense mantıksız.
Şimdi de Bay Piyasa’nın aşırı korktuğu ve panik olduğu bir zamandayız. Bu korkusunun ise ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Yani en azından ben bilmiyorum.
Fakat sırf Bay Piyasa çok korkuyor ve malıma çok düşük fiyat veriyor diye korkmak zorunda mıyım? Çok mantıksız değil mi?
Piyasa Zamanlaması Yapamayacağımı Biliyorum
Kendi adıma piyasa zamanlaması yapmayı beceremiyorum. Çoğu yatırımcı da piyasaların ne zaman düşüp ne zaman yükseleceğini bilmenin imkânsız olduğunu söylüyor.
Bu durumda şirketlerime odaklanmaya devam ediyorum. Doğru ya da yanlış, cezasını ben çekeceğim tabii. Herkes stratejisini kendisi kurmalı. Bu kadar stresli bir yatırım ortamı varken bir de birilerinin vebalini alacağımı düşünmenin yükü çok ağır geliyor.
Bir de “Burası Amerika değil ulen” diyenler var. Evet, burası Amerika değil, biliyorum. Ama düşüşler her zaman her yerde olabiliyor.
Bu tablo Warren Buffett’ın Berkshire Hathaway Hissedarları’na yazdığı 2017 mektubundan alınma,
Bu Berkshire Hathaway’in yaşadığı büyük düşüşler. En son 2008-2009 arasında %50,7 düşmüş.
Yani Warren Buffett’ın yönettiği şirket bile piyasanın aşırı düştüğü zamanlara direnememiş. Yani Amerika’da da düşüşler olabiliyor.
Toparlarsam
Çok gelgitler yaşasam da piyasada kalmaya ve fırsatları değerlendirmeye çalışmaya devam ediyorum.
Sonuçta düşüşlerde o kadar ünlü yatırımcı sözü paylaşıp, Warren Buffett mektubu çevirdikten sonra ilk fırsatta sıvışmak bana yakışmazdı. Hislerimin tersine hareket etmeyi seçtim.
Özel hayatın stresi, iş stresi, İngiltere’ye gidememenin verdiği stres, borsanın stresi ve ülkede olan bazı şeylere üzülmem gibi bir çok etken bazen moralimi tüketiyor.
Buna karşı cevabımı sosyal medyaya daha az zaman ayırarak ve kendime daha fazla zaman ayırarak vermeye çalışıyorum. Lütfen cevap yazamazsam kırılmayın. Kalan zamanda ise eksikliklerime odaklanıyor ve olabildiğince daha çok tasarruf etmeye çalışıyorum.
Son olarak hisseler ileride değişse bile uzun süre daha (belki de on yıllar) borsada alıcı olmaya devam edeceğim. Bu da hayatım boyunca yaşayacağım büyük krizlerden sadece biri olacak.
Hoş daha büyük kriz olup olmadığını da bilmiyoruz ya…
Bu zor günlerde hepinize sabır ve kolaylıklar dilerim.
Saygılar.