Site icon Latteden Borsaya

Eylül 2019 İtibariyle Portföy Durumu

Herkese selamlar.

Sonunda Ağustos ayını da bitirdik ve sıra portföy durumu yazısını yazmaya geldi.

Başlarken kısa bir özet geçeyim.

Borsada özellikle ay sonuna doğru yaşanan coşku devam ediyor. Bu portföye de yansıdı ve yaklaşık %10’luk bir artışa sebep oldu.

Bu ay Finansal Bağımsızlık Fonunda iki önemli gelişme var.

İlk olarak, HEKTS’ların portföydeki oranı %45’lerden %23’lere düştü. Bu sanırım şirketin portföyümdeki en düşük oranına denk geliyor. Şirkete hala çok güveniyorum fakat artık bu oranı sağlıklı bir psikoloji ile sürdüremeyeceğimi hissettiğim için %23’lere çektim. Ortaya çıkan parayı borsa dışına çıkarmadım çünkü şirketlerimin hala ucuz olduğunu düşünüyorum. Satıştan elde ettiğim paraları EREGL, YGGYO, SODA ve TUPRS’a düzensiz şekilde paylaştırdım.

İkinci olay da bu hamlenin sonucunda gerçekleşti. Finansal Bağımsızlık Portföyü’mü oluşturmaya başladığım 32. ayda, gıdım gıdım biriktirerek iki asgari ücret parası kadar temettü geliri elde eder hale geldim.

Ufak ufak harcamaları kısarak, tasarruf ederek şu an 4.938 TL temettü gelirine ulaştım. Ya da bir başka deyişle şu an maaşımdan ayrı olarak sırf tasarruf edip yatırım yaptım diye iki asgari ücret kadar prim alıyorum.

“Daha iyileri umarım sizin olur”diyerek ay sonu portföy durumuna geçeyim.

Hadi başlayalım.

Eylül 2019 İtibariyle Portföy Durumu

Piyasalarda Son Durum ve Düşüncelerim

Piyasalarda bahar havası var. Ne garip değil mi? 90 binlerdeki panik havasından eser kalmadı gibi. Olumsuz haberlerin gözardı edildiği, olumlu haberlerin ise abartıldığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Ne kadar süreceğini bilmiyorum ama çok da zevkli olduğunu itiraf edeyim.

Boğa piyasasının da ayı piyasasının da ayrı güzellikleri var. Ama hangisini tercih edersin derseniz, portföyümü gerekli büyüklüğe ulaştırana kadar ayı piyasasını tercih ederim. Sürekli hisse senedi alacak olan biri olarak fiyatların artması hoşuma gitmiyor.

İnsan psikolojisindeki değişim hızı ne kadar da muazzam. Dün her yerde kadere isyan varken bugün herkes umut dolu. Ama boğa piyasasını kendi başarım ile karıştırmamam gerektiğinin de farkındayım. Okumaya, çalışmaya, öğrenmeye devam etmek gerekiyor.

“Boğa piyasaları insanların aklını alır. Eğer göletteki bir ördekseniz ve gölet sağanak yağmurdan dolayı yükseliyorsa, siz de onunla birlikte yükselmeye başlarsınız. Fakat bunun sebebinin siz olduğunu düşünürsünüz, gölet değil.”

Charlie Munger

Yurt içindeki gelişmelere değinmeye gerek yok. Zaten herkesin her şeyden haberi var.

Yurtdışında ise Brexit’i, ticaret savaşlarını ve Suriye meselesinin gidişatını izlemeye devam ediyoruz. Bir kaç gündür yurtdışındayım. Sanırım bu haberleri de sadece biz izliyor olabiliriz. Şu ana kadar gördüğüm kadarıyla burada Dünya’da olup bitenler pek önemsenmiyor. Sanırım okyanusun öteki tarafında düşen yapraktan etkilenen bir yerde yaşadığımız için bizde takip zorunluluk olmuş.

Hoş, takip ediyoruz da ne oluyor. Hala alıp alıp duruyoruz.

Sanırım yurtdışındaki haberler içinde en çok işimize yarayan A.B.D’deki faiz indirimleri oldu. Parasal sıkılaştırmaya dair bir emare yok. Bu da bizdeki faizleri aşağı çekiyor. Petrol de düşmeye devam ederse iki taraflı olumlu bir tablo ile karşı karşıya kalırız.

Fakat Dünya Alice’nin dolaştığı Harikalar Diyarı değil. Aynı zamanda muhtemel bir küresel resesyondan riskinden bahsediliyor.

Özellikle Almanya’nın yavaşlamasının bizi etkileyebileceği söyleniyor. Sonuçta büyük ihracatımız var. Kendi göbek bağımızı kendimiz kesmemiz lazım.

Bu kadar çok risk varken sanırım en iyisi şirketlere odaklanmak. Daha basit ve daha kolay.

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Yine Eurobond alamadım. Finansal Bağımsızlık fonu %100 hisse senedi ile devam ediyor. Riskli mi? Çok riskli.

Ama risk aklıma geldiğinde hep eski Dünya Santranç Şampiyonu Garry Kasparov’un sözleri aklıma gelir: “Risk almazsan şampanya içemezsin.”

Bu arada yazının akışını bozmak pahasına şnu söylemem lazım. Garry Kasparov’un hayattaki tecrübelerini anlattığı bir kitabı var. İsmi “Zirveye Çıkan Yol”. Eğer okumadıysanız mutlaka değerlendirin derim.

Konumuza dönelim…

Eurobond almamamın nedenlerine geleyim. İlki, Türkiye’nin CDS’lerindeki düşüşten dolayı 2025 vadeli kağıdın faizinin %6’nın altına düşmesi. Son baktığımda %5,79’de idi. 2040 vadeli kağıdın faizi de %6,87. Şu an benim için uygun değil.

Unutmadan; Eurobond fiyatlarına Ziraat Bankası’nın sitesinden bakıyorum. Buradan bakmak için hesabınız olması gerekmiyor. Fiyat karşılaştırması yapmak istediğim zaman da TEB’deki hesabıma girip karşılaştırıyorum.

İkincisi de şirketlerimin hala gerçek değerinin altında olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden biraz daha bekleyeceğim. Arada bir kaza olmazsa planlarımı gelecekte uygulamaya koyarım.

Ne zaman biraz tahvile geçerim diye kendi kendime soruyorum ama bu konuda hala kararımı vermiş değilim. Bazen, örnek veriyorum, BIST 110 bini geçince %10 hisse senedinden nakde kaydırayım diyorum. Sonra da BIST 100 ile hisse senetlerimin gerçek değeri arasında pek bir bağlantı olmadığını hatırlayıp vazgeçiyorum.

Sanırım kendimi rahat hissettiğim sürece böyle kalırım. Canım biraz sıkılırsa her an %10 nakde geçebilirim. Bunu yaparsam da hemen Eurobond almam biraz beklerim. S&P’nin 100 yıllık ortalaması %9,6. Buna yakınsamaya başladığında alımlarıma başlayabilirim.

Gördüğünüz gibi kafam bu konuda biraz karışık. Ama ölçüm net. Rahat hissettiğim sürece devam. Rahatım kaçarsa biraz dışarı fon çıkışı yaparak düzenleme yapmayı planlıyorum.

Bu arada da Sayın Bıkmış Broker’ın sözleri kulağımda çınlıyor: “Borsada kendi paranın hırsızı olacaksın.”

Şimdi piyasalarda bir ayda ne olmuş ona bakayım. İlk olarak BIST 100 Ağustos sonunda 96.718 puanmış. Eylül 2019’u ise 105.033 puandan kapatıyor. 1 ayda yaşanan yükseliş %8,60.

Dolar da bu ay sakinleşti ve düşmeye başladı. Ağustos 2019 sonunda 5.89 civarlarındaydı. Eylül 2019’u ise 5,65’ten kapattı. Dolardaki her düşüş portföyümün değerini arttırıyor.

Geçen yıl ne çekmiştik bu dolardaki yükselişten. Şimdi aldıklarını azar azar geri vermeye başladı.

Sterlin 7.09 TL idi. Bu ayı 6,95 TL’den kapattı.

En gıcık olduğum ve beni iki senedir getiride tokatlayan altına gelirsem; Ağustos 2019’u 285 TL’den kapatmıştı. Eylül 2019’u ise 267,35 TL’de bitirdi.

Bir şey itiraf edeyim. Bu sene işi gücü bıraktım kafayı altını geçmeye taktım. Bu sefer getiride ev hanımlarını geride bırakmam lazım yoksa çevremdeki kimseye laf anlatamıyorum. “Altını geçemedin mi yeaaa” dediklerinde söyleyecek sözüm olsun istiyorum. 🙂

Altın kısır yatırımdır diyoruz. TL değer kaybediyor. TL’nin değer kaybı duruyor, tamam şimdi geçeceğim diyorum. Bu sefer de ons değer kazanıyor:)

Gidişat bu sefer geçeceğim yönünde. Kısmet bakalım.

Yaptığım Bir Hata

Çok hata yapıyorum ama bunlardan beni en çok kararsızlık içinde bırakan ve etkileyenini sizinle paylaşmak isterim.

Doların ve faizlerin aşırı arttığı bir önceki döngüden başlamadan ya da döngü sırasında portföydeki yüksek borçlu şirketleri ayıklamıştım ya da yüksek borçlu şirketlere hiç giriş yapmamıştım. Bu da dolar artışından paçayı bir nebze olsun kurtarmama yaramıştı. BIST 100 2018’de düşerken ben portföy değerimi korumayı başarmıştım.

Doların ve faizlerin düşmeye başladığı bu zamanlarda ise yüksek borçlu şirketlere ya da bankalara giriş yapma cesareti gösteremedim. Bunu düşünsem bile elim gitmedi. Bu da kârdan zarar etmeme sebep oldu.

Bunun sebeplerini biraz düşündüm. Vardığım sonucu sizinle de paylaşmak isterim.

Yatırım felsefem kâr etmeyen ve yüksek borcu olan şirketlere yatırım yapmaya uygun değil. Sürekli kâr eden ve kârını benimle paylaşan şirketlere ve oturmuş sektörlere yatırım yapmak psikolojime daha uygun.

Borçuz ve yüksek özsermaye kârlılık oranına sahip olan şirketlerde büyümeden ve temettüden yararlanmaya çalışıyorum.

Bunun sonucu da rallilere katılamamak oluyor. Ama düşüşlerden de endeks kadar etkilenmiyorum.

Bir duruma daha dikkat çekmem lazım. Çok fazla karar almak zorunda olan biri sürekli doğru kararları veremez.

Size “kısıtlı olasılık bilgimle” örnek vermem gerekirse; her karar verdiğinde %90 oranında doğru seçimler yapan birinin ilk doğru karar olasılığı %90’dır. Üst üste iki kez doğru karar verme olasılığı ise 0,90*0,90=0,81’e düşer.

Üst üste üçüncü kez doğru karar verme olasılığı daha da düşerek 0,81*0,90=%,72,9 olur. Yani ard arda doğru kararlar verme olasılığı karar vermek zorunda kalındıkça azalır.

Bu yüzden az karar vermem ve kararlar konusunda iyi düşünmem gerekiyor.Üstte de görüldüğü gibi her döngüyü yakalayamayabiliyorum.

Bir sonrakini yakalayabilir miyim? Kim bilir, belki…

Eylül 2019 İtibariyle Portföy Durumu

Portföy bu ay da %100 hisse senedinden oluşuyor. Tutarı ise 59.425 TL.

Bu oran; ister John C. Bogle’nin portföy stratejisini düşünün, ister Benjamin Graham’i, isterseniz de Warren Buffett’ı, çok riskli düzeyde ve önermedikleri bir riski içeriyor.

Mesela John C. Bogle’ye göre 33 yaşında %33 tahvil tutmam gerekiyor:)

Portföy büyüklüğü ise 32 ayın en yüksek düzeyine işaret ediyor. Aynı zamanda bir yıllık maaşımı da geçmiş bulunuyorum.

Finansal bağımsızlık aleminde, bağımsızlık derecesini ölçmenizin bir diğer yolu da şu an işten ayrılsanız sizi kaç yıl idare edecek paranızın olduğu. Bu yönden bakınca aslında çok zayıf olduğum görülebilir.

Günlüğüm 140 TL desem, 33 yaşında, şimdi işten ayrılsam sadece 424 gün idare edebilirim.

Neyse, biriktirmeye başlamasam, hiç param olmayacaktı ve deli gibi de borcum olacaktı.

Tasarruf ve yatırıma devam.

Eylül 2019 İtibariyle Portföydeki Nakit Durumu

Şimdi yatırım hesabına baktım da portföyde 3 TL nakit var.

Burası bu ay da boş kaldı.

Poundları tahmin ettiğim gibi İngiltere’de harcadım.

Eylül 2019 Hisse Senedi Varlıkları

Ağustos 2019 ile karşılaştırmak isteyenler buraya bakabilirler.

Bu ay portföye 500 TL aktarabildim. Kaçınamayacağım masrafların arttığı dönemlerdeyim.

Üstteki açık kâr zarar kısmı doğruyu göstermiyor. Alım satımlardan dolayı bu sene denge bozuldu.

Portföye dönersem; ne kadar beğenmesem de ralliye şöyle ya da böyle katılmışım. Portföy yaklaşık %10 oranında artış göstermiş.

Biraz da size yaptığım değişikliklerden ayrıntılı olarak bahsedeyim.

%44 olan HEKTS oranını %23’e düşürdüm. Buradan elde ettiğim payları SODA, YGGYO, TUPRS ve EREGL’ye düzensiz şekilde paylaştırdım.

Ayrıca GEDZA payımı da sıfıra indirdim.

Geçen ay sonu sineğin yapını çıkarma operasyonuna başladığımı söylemiştim. Faturaların ve kart borçlarının hepsini son gününde ödeyip burada kullanacağım parayı günlük faizde değerlendiriyordum. Ölçmek kolay olsun diye de, elde ettiğim parayı ISYAT hissesinde değerlendiriyordum. Burada ISYAT seçimimin ekonomik nedenlerden çok ölçme için olduğunu ve temettüsünden dolayı tercih ettiğimi belirtmeliyim. Hisse nereye düşer ya da çıkar bir öngörüm yok. Pahalıya alıyor olabilirim. Bunu bir deney gibi düşünün.

Sırf ödemelerimi son günde yaparak tam 17 tane ISYAT hissesi alabilmişim. Az gibi görünebilir fakat hiç çaba göstermeden sadece biraz dikkat ederek iyi bir sonuç bence. Kimse kimseye bedava para vermez değil mi? 🙂

Biraz da HEKTS’tan bahsedeyim. Çok soruluyor. Şirketin bedelli sermaye arttırımına katılacağım. Faizlerin düşüşünden ve piyasanın açılmasından olumlu etkilenecektir. Ayrıca bedelli parasını da iyi değerlendireceğini umuyorum. Fakat %45’lik bir portföy riski almak istemedim. Bedelli ile daha da artacaktı. Bu yüzden de %23’e düştüm. Bu saatten sonra azaltmayı düşünmüyorum. Tekrar belirtmekte fayda var. Şirketin geleceğine çok güveniyorum ama kısa vadede fiyatlar nereye gider ya da gelir onu bilemem.

Ekim, Kasım ve Aralık ayları benim için biraz kısır aylar. Bu aylarda temettü geliri elde edemediğim için sadece tasarruflarımla hisse alacağım. Bu da biraz az olacak.

Lafı fazla uzatmadan toparlayayım. Portföyün artık %80’i dört hisseden oluşuyor. Bunlar HEKTS, SODA, YGGYO ve EREGL. Bu haliyle gayet odaklanmış bir portföy oldu. Son ayarlamalar da yapıldı. Artık ufak tefek alımlarla yılın kapanmasını bekleyebilirim.

Finansal Bağımsızlık Portföyünün Diğer Para Birimlerine Karşı Durumu

Bu bölümü bu aralar çok sevmeye başladım. Dolar düştükçe keyfim yerine geliyor.

Portföy;

TL’deki değer kazancının etkisi burada da açıkça görülüyor

Şimdi de dolar karşısındaki duruma ayrıntılı olarak bakalım.

Portföyün Dolar Karşısında Durumu

Bir ay aradan sonra tekrar 10 bin doları geçmiş bulunuyorum. Aynı zamanda da portföy dolar bazında yeni bir rekor da kırdı.

Son olarak da grafiği verelim.

Portföyün Dolar ve TL Karşısındaki Durumu

Bu da en eğlenceli grafiklerden biri. Portföy TL bazında uzaya çıkarken dolar bazında ufak ufak yükseliyor.

Portföyün Temettü Yönünden Değerlendirmesi

Size müjdeli bir haberim var. Sonraki 12 ayda küçük ortağı olduğum hisselerden alacağım temettülerin toplamı iki aylık asgari ücret tutarını aşarak 4.938 TL’ye ulaştı.

Ayrıca ilk kez bir hisse senedinden alacağım muhtemel temettü 2.000 TL’yi geçti.

Finansal Bağımsızlık Portföyü Temettü Durumu

Bir günlük finansal özgürlüğüm için gereken tutarı 140 TL olarak hesaplamıştım. Böylece ortağı olduğum şirketlerden alacağım kâr payları ile 4.938/140= 35 günümü özgürleştirmiş durumdayım.

Faturalar bir yana, yakında yılda bir tatil parasını da çıkaracak konuma gelmeyi umuyorum.

Portföyün net temettü verimine baktığımda ise 4.938/59.425=%8,31 çıkıyor. Bunda düşük temettü verimli hisseleri yüksekleri ile değiştirmenin de etkisi büyük.

Fakat bunu yaparken şirketlerin değer kazançlarından feda etmiş olabilirim. Bunu da zaman gösterecek.

Şimdi de derin konulara dalalım.

Portföyü kendimi disiplin altına almak için açmıştım. Sonra da sizin gibi çok değerli dostlar edindim. Meğer benim gibi düşünen, aynı kaygıları olan, benzer planlar yapan ne çok insan varmış.

Beni en çok mutlu eden de kredi ve kredi kartı borcu olan, tasarruf etmeyi bilmeyen benim gibi birinin bile 3 senede iki asgari ücret kadar gelir elde edebileceğini göstermek oldu. Yani ben yapabiliyorsam siz de yapabilirsiniz. Muhtemelen de benden çok çok daha iyisini yaparsınız. Sadece başlamanız gerekiyor.

Finansal özgürlük kalenize tuğlaları teker koyacaksınız. Başta hiçbir şey belli olmayacak. Ne yapıyorum diyeceksiniz. Bir 10 milyar dolar satacaksınız:D Pardon hatlar karıştı. Sizi yolunuzdan döndürmeye çalışanlar olacak. Uzun vadeli yatırım, temettü yatırımı hiçbir işe yaramaz diyenler olacak. Temettü emekliliği Türkiye’de hayal diyenler olacak.

Ama siz biriktirmeye kendinizi geliştirmeye ve sürekli yatırım yapmaya devam edin. Kendinizi nasıl rahat hissediyorsanız öyle yatırım yapın. Portföyünüzü çeşitlendirirken en çok işe yarayan kriter başınızı yastığa rahat koymanızı sağlayan çeşitlendirmeyi yapmakta gizli. Kimi %100 hisse ile rahat edebilirken kimisi %50 altın %50 hisse ile rahat edebilir. Bunda da bir yanlış yok.

Borç içindeyseniz bile ayda 100 TL ile yatırım yapmaya başlayın. Sonuçta Babil’in En Zengin Adamı da özgürlüğünü bakır paraları gümüşe, gümüşleri de altına çevirerek kazanmadı mı?

Bırakın zaman sizin lehinize çalışsın. Kredi borçlarınızı öderken, küçük giderlerinize savaş açın. Harcamalarınızın kölesi olmayın. Bırakın paranız sizin için köle gibi çalışsın ve büyüsün. Bazen kendinizi savunmak zorunda kalabilirsiniz. Ama tasarruf ederek cimrilik yapmadığınızı bilin. Sadece en çok fayda sağlayacağınız şeyler için birikim yapıyorsunuz.

Önce kredi kartlarınızı kapatın. Sonra da kredilerinizi. Bırakın bu üç yıl sürsün. Beş yıl sürsün. 48 aylık bireysel kredi hemen kapanır mı? Fakat bu arada yaptığınız 1.000 TL’lik yatırımın size hayatınız boyunca yardım edeceğini unutmayın.

Sonra yıllar geçtikçe zaten her şey çok açıkça gözünüzde belirecek. İlk aldığınız 100 TL temettü ile bir şey yapamazken 1.000 TL ile çok şey yapabileceğinizi göreceksiniz.

Zaten bir kere kalenin duvarlarını örmeye başladınız mı artık gerisi gelecek. Ortak olduğunuz şirketlere kıyamayacaksınız.

Allah kaza bela vermezse size sağlığınızı korumak ve kalenizin içinde güvende bir ömür geçirmek kalacak.

Finansal bağımsızlık hedefinde kaplumbağa hızı ile yürüyen ama asla pes etmeyen herkese selamlar.

Saygılar.

Exit mobile version