Site icon Latteden Borsaya

Mısırlı Hacı Dedemden Para Kalsa Nasıl Yatırım Yaparım?

Herkese selamlar.

Mısırlı uzak akrabalarımdan biri vefat etmiş. Bana da 500.000 TL miras bırakmış. Kendisine çok teşekkür ederim. Allah rahmet eylesin.

Peki bu para ile nasıl yatırım yaparım?

Yorumlarda gelen güzel bir soruya kısa bir cevap vermek istemedim. Ayrıca bu konuda fikirlerim olgunlaştı, paylaşmanın zamanı geldi.

Şimdi size ben olsam, elime geçen yüklü para ile nasıl yatırım yaparım onu anlatmak istiyorum.

Hadi başlayalım.

Babil’in En Zengin Adamı’nı Okurum

(Babil’in en Zengin Adamı’nı okuyup tabletlerdeki binlerce yıllık bilgiyi özümseyenler bu başlığı geçebilirler:)

Mezarlıklar, eline piyangodan yüklü para geçip de iflas eden insanlarla dolu. Bunun tabii ki bir çok sebebi var.

Ama bence en büyük sebebi, para ile ne yapılacağının bilinmemesi ve zaten bu konuda başarısız olunması.

Kimisi parayı patronuna veriyor, kimisi lüks tüketime dalıyor, kimisi eşini boşayıp eller havaya yaparken sıfırı tüketiyor.

Bu insanların en büyük özelliği para ile ne yapacaklarını, ellerine toplu para geçmeden önce de bilmemeleri.

Bu yüzden elime toplu para geçse yapacağım ilk şey 10 TL’sini Babil’in En Zengin Adamı’na vermek olurdu.

Bence, milattan bin yıllar önce eskiden köle olan bir deve tüccarı tarafından yazılmış bilgileri temel alsa da, şu ana kadar tasarruf ve yatırım üzerine yazılmış en iyi kitap bu.

Merkez Bankaları Gibi Davranırdım Kumarbazlar Gibi Değil

Dedim ya toplu para ile yatırım konusunda biraz olgunlaştım diye.

Bu konudaki yaklaşımım iki temele dayanıyor. Birincisini Merkez Bankalarından esinlendim.

Merkez Bankaları da tıpkı tutumlu, öngörülebilir insanlara benzer. Ruhları kumarbaz değildir. Aşırı oynak davranmazlar ve kesinlikle yüksek, gereksiz risk almazlar.

Yani “Şak diye 10 milyar, sonra bir 10 milyar dolar satıp herkesi şaşırtamazlar” ya da ülkenin parası ile bahis oynamazlar. Yaptıkları her şey bir plan dahilinde ve kademelidir. Burada “kademeli” lafına dikkat çekmek istiyorum.

Elime toplu para geçse ben de ne alacaksam kademeli alırdım. Uzun vadeye yayarak, yavaş yavaş alım yapardım.

Örnek vermek gerekirse; eğer borsaya gireceksem, toplu paramı önce mevduata yatırırdım. Her ay gelen faizle de borsada iyi yönetilen, temettü veren, kârını arttıran, sağlam ekonomisi olan şirketlere ortalama yapacak şekilde girerdim ve portföyün mevduat/borsa oranını yavaş yavaş borsa lehine değiştirirdim. Ta ki istediğim orana gelene kadar.

Böylece hem borsaya yavaş yavaş girerek ortalama yapardım, hem de şirketlere ve yatırım ortamına alışmış olurdum.

Asla tek seferde bütün param ile toplu alım yapmazdım, hele borsaya yabancıysam, hiç yapmazdım.

Kuralımızı unutmayalım: Merkez Bankaları nasıl milletin parası ile aşırı risk almıyorsa, ben de beni mahvedecek altın vuruş şansı olan riskler almıyorum.

Portföy Oranımı Yavaş Yavaş Oluştururdum

Hiçbir insan birbirine benzemiyor. Herkesin davranışı birbirinden farklı.

Bence bu portföy dağılımına da yansımalı.

Portföyün kaçının tahvil ve kaçının da borsada olacağına ilişkin yurtdışında yapılmış bazı çalışmalar var. Bunlardan rahmetli John C. Bogle’nin parmak hesabı ile yaptığı benim en pratik bulduğum. Yani kısaca yaşınız kadar yüzde oranında tahvil tumanız gerektiğini söyleyen oran.

Benim bu konudaki kuralım ise oldukça basit. Başımı yastığa koyduğumda nasıl rahat ediyorsam portföy oranım da öyle oluyor. Şu an %100 hisse senedi yatırımı yapıyorum fakat hisse dağılımları konusunda rahat olmadığım için geçen ay hatırlayanlar bilir, değişikliğe gitmiştim.

İleride daha rahat etmek için portföye biraz da sabit getirili varlıklar eklemeyi düşünüyorum.

Elime Hacı Dedem’den 500.000 TL geçseydi de yine kafamın rahat edeceği gibi çeşitlendirme yapardım. Büyük ihtimalle ilerideki planlarım dahilinde olan oranlarda Eurobond ekleyip sabit döviz geliri elde ederdim.

Portföydeki riski dağıtmamın bir sebebi de etrafta her zaman belirsizlik olması.

Bu konuda ünlü yatırımcı Ray Dalio’ya kulak verirsek;

Bir olay hakkında hiçbir zaman %100 emin olamazsınız: Dışarıda her zaman en çok emin olduğunuz bahiste bile, canınızı çok fena yakacak olan bilmediğiniz riskler vardır. Bu yüzden en iyisi bazı şeyleri gözden kaçırdığını kabul etmek ve ona göre davranmaktır.

Ray Dalio

Bende yatırım yaparken bilmediğim şeyler olduğunu, bir şeyleri gözden kaçırdığımı baştan kabul ediyorum.

Elime toplu para geçse de bunu göz önüne alır sepetimi kafam rahat ettiği oranda yapardı diye düşünüyorum.

Böylece Kendime Nakit Akışı Oluştururdum

Son olarak amacım kendime nakit akışı oluşturmak olurdu.

Böylece 500.000 TL bana %10 verimden 50.000 TL yıllık temettü ve faiz getirirdi.

Bütün harcamalarımı da buna göre yapardım.

Böylece 500.000 TL değil, 50.000 TL param olmuş olurdu. Lüks arabalar için az ama finansal özgürlük için önemli bir rakam.

Toparlarsam

Kısacası elime 500.000 TL miras geçse ne yapacağımı açıklamaya çalıştım.

Toparlarsam, önce yatırım konusunda kendimi olabildiğince geliştirirdim. Hemen fırsat gibi görünen şeylere atlamazdım. Merkez Bankaları gibi ilk hedefim gemiyi batırmamak olurdu.

Finansal bağımsızlık için okunması gereken kitapları okurdum. Sürekli kendimi geliştirmeye devam ederdim.

Sonra da parayı mevduata yatırır faizi ile yavaş yavaş iyi şirketlerin hisselerini toplar ve belli bir ortalama oluştururdum.

Portföyü asla tek bir yatırım enstrümanına ya da tek bir hisse senedine bağlamazdım.

Bütün bunları yaparken ana amacım kendime pasif gelir elde etmek olurdu.

Yani 500.000 TL geldi diye bakmaz, harcamalarımı elde edeceğim pasif gelire göre yapardım.

Biraz zenginin malı züğürdün çenesini yordu ama bir konuyu daha cevaplamış oldum:)

Bu arada bunlar tamamen benim görüşlerim.

Peki siz olsanız ne yapardınız? Nasıl bir yol izlerdiniz. Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

Image courtesy of jesadaphorn at FreeDigitalPhotos.net

Exit mobile version