Site icon Latteden Borsaya

Yine Dene. Yine yenil. Daha İyi Yenil!

Ünlü İrlandalı yazar Samuel Beckett‘in en sevdiğim sözüdür: “Yenildin mi? Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil.”

İnsanın hedeflerinden asla vazgeçmemesi gerektiğini, ona ulaşmak için tükenmek bilmeyen bir irade ile çalışmak zorunda olduğunu anlatır.

Yenilgilerin, kayıpların hiçbir zaman yolun sonu olmadığını, sadece yeni şeyler için bir başlangıç olduğunu bir tokat gibi insanın yüzüne çarpar.

Tek önemli olan hayallerinden vazgeçmemek, ne olursa olsun pes etmemek, kendini sürekli geliştirmeye devam etmek ve asla umutsuzluğa kapılmamaktır.

Nicola Tesla’nın saati iki dolara çukur kazdığı, Albert Einstein’ın gençlik yıllarını patent ofisinde tükettiği, Steve Jobs’un kendi şirketi Apple’dan kovulduğu ama asla pes etmediği bir dünyada kendi vazgeçmelerinin, pes etmelerinin ne kadar saçma olduğunu anlar insan.

Yine Dene. Yine yenil. Daha İyi Yenil!

Başarılı İnsanlar Hayatları Yansıtılandan Çok Farklı

Ben hep büyük zaferleri okuyarak büyüdüm. Onu kazanan komutanlar birer dahiydi. Zamanında dünyanın en büyük ordularını yenmişler, devlerle mücadele etmişler ve zafer kazanmışlardı.

Geçmişlerinde hiçbir yenilgi, hiçbir kuşku yoktu.

Ben de öyle olmalı, onlar gibi başarıya giden merdivenleri teker teker tırmanmalıydım. Ve, bu yolda hataya yer yoktu. Bir hata sonum olabilirdi.

Peki gerçekten öyle mi?

Sonra yavaş yavaş işin aslının öyle olmadığını anlamaya başladım.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethine birçok komutanı karşı çıkmıştı. Surların en zayıf olduğu anda çoğu asker bile durumu sorgular hale gelmişti. Ama o pes etmedi. En karanlık anda bile…

Mesela Nicola Tesla; çok başarılı bir öğrenciyken Amerika’ya buluşlarını Edison’a göstermeye ve kendini kanıtlamaya gitmiş. İşler kötü gidince işsiz kalmış ve yıllarca Amerika’da üç kuruşa çukur kazarak karnını doyurmak zorunda kalmıştı. Ama hiçbir zaman hayallerinde vazgeçmedi.

Ya Albert Einstein’a ne demeli? Notları yüksek olmadığı için üniversitede araştırmacı olarak kalamamış ve bir patent ofisinde yıllarca sevmediği işi yapmak zorunda kalmıştı. Boş zamanlarında da teorisi üzerinde çalışmış ve bitirdiğinde de dünyayı yerinden oynatmıştı.

Dün Steve Jobs belgeselini izlerken Apple Yönetim Kurulu ve CEO’su tarafından kendi şirketinden kovulduğunu ve hisselerini 100 milyon dolara satıp tamamen şirketten elini eteğini çektiğini (çektirildiğini) öğrendim.

Sonra Pixar’a ortak olup daha da zengin olmuş, adından NEXT şirketini kurarak süper bilgisayarlar yapmaya başlamış. Hatta interneti bulan adam NEXT’in ürettiği bilgisayarla bunu tasarlamış.

Sonra Apple’a geri dönmüş ve sonucu zaten biliyorsunuz.

Ve, sonra aklınıza Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü gelsin:

“Bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Kimseyi zorla millet meclisine davet etmedim. Herkes kararında özgürdür. Ben kutsal davaya inanmış bir insan olarak hiçbir yere gitmemeye karar verdim. Hepiniz gidebilirsiniz! Asker Mustafa Kemal olarak ben; mavzerimi alır, fişekleri göğsüme dizerim. Bir elime de bayrağımı alır, Elmadağ’a çıkarım. Orada tek kurşunum kalana kadar vatanımı savunurum. Kurşunlarım bitince değersiz vücuduma bayrağı sarar; temiz kanımı kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna ant içtim!” 

23 Nisan 1920 – Gazi Mustafa Kemal.

Onlarca kez yenilen, onlarca kez ihanete uğrayan, onlarca kez hata yapan insanlardan bahsediyoruz. Fakat hepsinin birkaç ortak özelliği var. Sürekli kendilerini geliştiriyorlar, sürekli daha iyiyi arıyorlar ve ASLA PES ETMİYORLAR, ASLA…

Başarılı İnsanların Geçmişleri Yenilgilerle Dolu

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk şöyle der:

Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. 

Mesela Büyük Taarruz’dan önce kendinizi haritanın başında harekat planını tartışırken düşünün. Ne kadar çok karşı çıkan olmuştu. Sırf oraya gelebilmek için ne kadar çok dövüşülmüş, kaç savaş kazanılıp kaybedilmişti.

Tesla’nın “Bu yaştan sonra çukur mu kazacam ulen.” deyip Avrupa’ya geri döndüğünü düşünün.

Ya da Einstein’in patent ofisinde çalışırken “Artık iş de bulduk, bir ev alıp evlendikten sonra bu iş tamam.” dediğini,

Ya da Steve Jobs’un yıllarca geceli gündüzlü çalışıp kurduğu şirketten kendi bulup getirdiği üst yönetici tarafından kovulduğunda bir odaya kapanıp bunalıma girdiğini ve hayata küstüğünü düşünün.

Fatih Sultan Mehmet’in bazı Paşaları dinleyip kuşatmayı kaldırdığını düşünün.

Kulağa ne kadar komik geliyor değil mi?

Sonra da aklınıza kendi pes edişleriniz gelsin…

Her Gün Pes Ediyoruz

Ama biz, bütün bunlara rağmen her gün pes ediyoruz. Üst yöneticimize kızıp pes ediyoruz, trafiğe kızıp pes ediyoruz. Eşimize dostumuza kızıp pes ediyoruz. Siyasetçilere kızıp pes ediyoruz. Talihe, şansa sövüp pes ediyoruz.

Yukarıdaki örnekleri okuduktan sonra vazgeçtiğim şeylere buruk buruk gülmeye başlıyorum ve bir daha pes etmeyeceğime dair kendime, belki de tutamayacağım bir söz veriyorum.

Sonsuz olasılıklı bir dünyada yaşarken sanırım en saçma şey “denememektir.” Küsmek, oturduğun yerde oturmak, şansını kullanmamak, ne olursa olsun kendini geliştirmemek, hata yapmaktan korkmak, hayallerinin peşinde koşmamak, bilmemek, bilmediğini bilmemek, öğrenmemek, daha iyiye gidememek…

Düştükçe kalkmamak, düşmeyi sevmemek, kalkmayı daha çok sevmemek. Hayatlarında bir şey başaramamış insanların size yapamazsın demelerine izin vermek, hatta daha da kötüsü buna inanmak…

Yeni Yılda Pes Etmek Yok

2018’de büyük çoğunluğumuzun işleri iyi gitmemiştir. Ama unutmayalım ki yenmek ya da yenilmek her zaman elimizde değildi fakat bizi denemekten kimse alıkoyamaz!

Kimse daha iyi bir baba veya anne olmanızı engelleyemez, kimse yeni birşeyler öğrenmenize, kendinizi geliştirmenize mani olamaz. Kimse daha iyi bir yatırımcı olmamız için önümüze engel koyamaz. Kimse vatanınızı daha fazla sevmenize de mani olamaz. Kimse bir sayfa daha fazla kitap okumamızı, yere bir fidan dikmenizin önüne duvar öremez.

Çok kişi size düştüğünüzde” kalkma” der ama bu da vız gelir tırıs gider.

Bir kişi hariç!

Yolunuza sadece siz çıkarsınız.

Önümde her zaman uyumak ya da kitap okumak arasında iki seçenek vardır.

Ortak olduğum şirketin raporlarını okumakla televizyon izlemek arasındaki tercih benimdir.

Telefondan oyun da oynayabilirim, İngilizce de öğrenebilirim. Kimse karışamaz.

Tasarruf da yapabilirim, harcayabilirim de…

Denemek, kendimi geliştirmek, tekrar denemek, bir daha denemek, daha iyi yenilmek ama en önemlisi tekrar kalkıp mücadele etmek de benim elimdedir.

Ve, kaybettiğimde değil, kendimi geliştirmeyi bıraktığımda, denemediğimde yenilmiş olacağımın da gayet farkındayım.

Bu yüzden yeni yılda asla pes etmeyeceğim. Çünkü bu dünyada kaybetmekten daha kötü bir şey var. Pes etmek! Paslanarak yok olmak.

Beni denemekten alıkoyan ki mi var? Kimse yok.

O zaman Samuel Beckett’in dediği gibi;

Yenildin mi? Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil!

Saygılar.

Image courtesy of iosphere at FreeDigitalPhotos.net

Exit mobile version