Site icon Latteden Borsaya

Nisan 2023 Sonunda Portföy Durumu

Herkese selamlar.

Çok da hoş geçmeyen bir ayı geride bıraktık. Yine güzel başladı ama sonrasında düşüşler hızlanınca tadı kaçtı.

Kendi adıma, ayrıntılarını anlatacağım iki pozisyon hatası yaptım. Bu da kayıplarımın daha da artmasına ve ayı zararla kapatmama sebep oldu. Yapacak bir şey yok. Önümüze bakacağız.

BIST 100 bu ay %4 oranında düştü. LTB’de ise bu ayki düşüş %1,1 oldu.

Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki şu an BIST 100’ün 5.700’lere çıktığı zamana nazaran çok daha rahatım. Benim açımdan satma zamanı 5.700’dü. Buraları ise bana göre satış yeri değil.

Mayıs ayı ise hepimiz için belirsizliklerle dolu, unutulmayacak bir ay olacak.

Hadi bu ayki portföy durumuna başlayalım.

Türkiye ve Dünya Piyasalarındaki Gelişmeler ve Aklımda Kalanlar

Ülkemizde şu an herkes tamamen seçime odaklanmış durumda. Başka konu konuşulmuyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz oranlarını değiştirmeyerek %8,50’de sabit tuttu.

Bu yazıları kısmetse 10 sene sonra da okuyacaklar için yazalım. Aracı kurumların kullandırdıkları hisse kredileri %60’ların üstünde.

Bankalardan kredi çekmek isterseniz aylık %1,60-1,70’ten başlayarak yukarı doğru gidiyor. Mevduat faizleri de %15’ten başlayıp yukarı doğru alabildiğine yükseliyor.

Merkez Bankası kuru ile Kapalı Çarşı kuru arasında 1 TL’yi aşan fark bu sıralar biraz azaldı.

Dolar hafif hafif yükselişini sürdürüyor. Herkesin beklentisi daha da yükseleceği yönünde.

Yurt dışında ortam görece sakin. Ne var ne yok diye baktığımda ABD’de faiz artışlarının artık yavaş yavaş sonlarına geldiğimiz söyleniyor. Az kaldı fakat faiz oranlarının beklenildiği üzere hemen düşürülmeyeceği ve etki etmesi için biraz yüksek kalacağı söyleniyor.

Bu ise işlemcilerin beklemediği ya da bekleseler bile henüz pozisyon almadıkları bir durum.

Dolar diğer para birimlerine karşı zayıflamayı sürdürüyor. Ünlü işlemci Stanley Druckenmiller, izlediğim röportajlarında doların değer düşüşünün süreceğini belirtiyor. Bu benim için önemli. Hisse stratejim TL’nin değer kaybedeceği ve doların da diğer büyük para birimlerine karşı değer kaybedeceği üzerine kurulu durumda.

Ara sıra bahsettiğim üzere dünya artık sermaye maliyetinin arttığı ve eskisi gibi uzun süre düşmeyeceği bir ortama gidiyor gibi duruyor.

Hâl böyleyken biz de seçimi bekliyoruz. Çoğu tahtada hacim oldukça düştü. İnsanlar bekle ve gör moduna girdi, borsa eski popülaritesini kaybetti. Artık yıllardır konuşmadığım arkadaşlarım hangi hisseyi alalım diye beni aramıyor.

Belirsizlik

Mayıs ayındaki ana temamız belirsizlik olacak.

Gelecek hiçbir zaman açık olmadı, borsada herkes neşeli bir şekilde aynı fikirde olduğunda yüksek fiyat öderiz.

Aslında belirsizlik uzun vadeli alım yapanların dostudur.

Warren Buffett

Kimileri, borsanın zirveyi seçimden önce göreceğini söylüyor. Kimi seçimden sonra yeni başlayacağız diyor. Bazıları dolar şu kadar olacak, bazıları da bu kadar olacak diyor. Biri iyi olacağız, biri kötü olacağız diyor. Ama görünen o ki kötümserler daha baskın durumda. Kısacası neyin ne olacağı belli değil.

Belirsizlik zamanlarında alıcılar kenara çekilir, panik yapanlar ve satmak zorunda olanlar satar. Alıcı olmayınca da fiyatların nereye kadar düşeceği kestirilemez. Fakat burada ana nokta hacmin az olması ve zorunda olanların satmasıdır.

Popülaritenin yerini değerlemeler almaya başlar, tekrar F/K oranı, temettü verimliliği gibi noktalar yatırımcıların gözünde önem kazanmaya başlar.

Diğer taraftan herkesin neşeli ve istekli olduğu ortamlarda bir malın fiyatını coşku ve geleceğe yönelik aslı olmayabilecek beklentiler belirler.

Bunları biraz da şunun için anlatıyorum. Her zaman yükseliş grafiklerine bakarız ve grafikteki fiyatın -örnek veriyorum- 10 TL’den 100 TL’ye gittiğini görürüz. “Şuradan alsaydın 5 sene sonra şu kadar kazanmış olacaktın.” deriz. Fakat bir daha böyle bir sözle karşılaştığınızda dikiz aynasından her şeyin daha berrak gözüktüğünü hatırlayın. Gelecek ise çoğu zaman belirsizdir.

Düşüş Stratejisi

LTB’nin çıkışlardaki stratejisi her yükselişte belli bir oranda Eurobond’a geçmek ve Eurobond faizlerini de hisse senedinde değerlendirmektir.

Mükemmel bir strateji mi? Tabii ki değil. Hiçbir korelasyonu olmadığı düşünülen Eurobond-BIST hisse senetleri ülke riski arttığında birden birbiri ile ilişkili hâle gelebilir. Ülke riski CDS’leri artırıp Eurobond fiyatlarını düşürebilir. Aynı anda hisse fiyatları da düşerse aradaki bağlantı iki varlığın da fiyat düşüşüne sebep olabilir. Fakat en azından doların değer kazancı doğrudan Eurobond değerini TL bazında yukarı sürer.

Peki düşüşte ne yapacağım? Düşüşte de yükselirken kenara ayırdığım bu tahvilleri tekrar hisse senedine sokacağım. Bunu yaparken de tabii ki kallavi bir vergi ödemesi de çıkacak. Bir diğer olumsuz tarafı da portföydeki dalgalanma riski iyice artacak.

Ama bunları şimdi yapmayacağım. Zamanını da tam bilmiyorum açıkçası. Tek bildiğim, her yükseliş düşüş tohumlarını içinde taşır.

Hisseler yükseldiğinde beklenen getirileri düşer.

Tersine her düşüş de yükseliş tohumlarını içinde taşır. “İyi” hisselerin ise düştükçe beklenen getirileri artar.

Mesela Eurobond’dan yıllık %10 getiri elde edeceksem üç yıl içinde bu tutar dolar bazında %33 gibi bir getiriye denk gelir. Eğer hisseden üç yılda dolar bazında %100-%150 getiri elde edebileceğime ikna olursam o noktada Eurobond satıp hisseye geçerim. Bunu yaparken de gözümü kırpmam, ekranı kapatır ve yoluma devam ederim.

Peki daha da düşer miyiz?

Bunun cevabını bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. O da bu bilginin bilinebilir olmadığıdır. Kafalar Karışık adlı yazımda size bir anekdot aktarmıştım:

Howard Marks bir anısında Warren Buffett’ın kendisine şöyle dediğini aktarıyor: “Bilginin arzu edilir olması için iki kriteri sağlaması gerekir: a) Önemli olmalıdır ve b) Bilinebilir olmalıdır.”

Borsanın gelecekteki gidişatına ilişkin bilgi önemli ama maalesef bilinebilir değil. Bu yüzden mevcut duruma odaklanmakta fayda var. Aşırı ucuz muyuz? Hayır. Pahalı mıyız? Değiliz.

Dipten alım yapma gibi bir iddiam da hiçbir zaman olmadı. Çünkü dip dediğimiz yer, son satıcının da umutsuzluğa kapılıp sattığı yer demektir. Burada da hacim çok az olduğundan zaten tutturmak imkânsıza yakındır. Dipte çok az işlem olur. Fakat grafiklere işlendiği için gökkuşağının altındaki altınları arayanlar çok olur.

Burasını çok uzatmayayım. Portföyümdeki şirketlerde makro bir bozukluk görmezsem ani düşüşlerde ekleme yapmaya devam edeceğim. Büyük ihtimalle düşüşlerde hisse sayısını da 2 hisseye indiririm. Düşüş daha da azıtırsa uygun gördüğüm yerden Eurobondları da hisseye çevirmekte hiç çekinmem.

Birkaç Veri

Dolar Mart 2023’te 19,1886’ydı. Nisan sonunda 19,449’a yükseldi.

Diğer para birimlerinde de benzer yükselişler gördük.

Güncü teyzelerimizin -şeker, tansiyon gibi rahatsızlıkları olduğundan- istikrarlı küçük kazançlar için altındaki bekleyişleri devam ediyor. Bir yandan dolmalarını yiyip bir yandan da bize gülüyorlar. Olsun biz onlara uymayacağız.

LTB kurulduğu günden beri yukarıdaki enstrümanların hepsini geçtiği için kısa aralardan sonra uzun vadede yine geçeceğine olan güvenim sonsuz.

Son olarak havacılık pozisyonları için dikkat ettiğim EUR/USD kuru da 1,10 civarında bulunuyor ve kurun dipten yukarı çıkışı devam ediyor. Düşerken çok bahsedilen bu oranın yükselirken kimsenin umurunda olmaması da ayrı bir konu.

İyi haberlerin görmezden gelindiği zamanlardayız.

Nisan 2023 Sonunda Portföy Durumu

LTB bu ay %1,1 oranında değer kaybetti. Uzun zamandır iki ay üst üste düşüş olmamıştı.

Hisse pozisyonları ay ortasında toparlamıştı fakat sonra tekrar eksiye düştü. AKBNK ve ALARK pozisyonlarını açtıktan sonra bunlar da serbest düşüşe geçti. Özellikle ALTINS1 satıp ALARK almam hatalar koleksiyonuna eklendi.

PGSUS da hacimsiz düşüşünü sürdürdü. Ayrıntılara hisse pozisyonlarını verdikten sonra bakalım.

Portföyde en büyük pozisyon PGSUS olmaya devam ediyor. Hatta ağırlığı da biraz artırdım. Şirketin ilk çeyrek sonuçları geldi. Şimdi tabloya bakalım.

Pegasus 2023 ilk çeyrek trafik verileri Kaynak: Pegasus Yatırımcı İlişkileri

Toplam yolcu sayısı, 2023’te 2022’nin aynı dönemine göre %29 oranında artış gösterdi. Burada esas dikkat edilmesi gereken nokta, dış hatlarda bu artışın %40’ı bulması. Bu artış ile şirket yolcu yan gelirlerinde, yurt içi yolcusuna göre daha fazla katma değer yaratabiliyor. Bu da FAVÖK marjını artırıyor.

Pozisyonu açalı iki ay oldu. Ancak alım yaptıktan sonra inceleme huyum yüzünden şirketle daha bir içli dışlı oldum.

Şirketin çoğunlukla uçak kiralarında oluşan, “değişken faizli”, vadesi 10 yıla yayılan Euro borcu bulunuyor. Uçaklar uçtuğu ve kâr ettiği sürece bu bir sorun değil. Pandemi gibi bir durumla aslında şirket çok büyük bir risk atlatmış. Kuyruk riskleri her zaman hava yolları için büyük sorun. Bunu da 350 milyon dolarlık yıllık %9,25 faizli Eurobond çıkararak çözmüşler. Faiz oranı çok yüksek ama şirketin 3. yıldan itibaren erken ödeme avantajı var. Kasada para olduğu için bunu erken kapatabileceklerini düşünüyorum. Tabii ki CFO’nun kafasının içini bilemem ama parayı %5 getirili Eurobond’da tutup diğer taraftan da %9,25 faiz ödemek çok mantıklı gelmiyor.

Şirketin önünde Sabiha Gökçen 2. pist açılışı, büyüme koridorunun açıklığı gibi avantajlar var. İki pistin aynı anda çalışması 2024 yazını bulacakmış ve bu da terminal genişlemesi gerektiriyor. Umarım bu işler uzamaz ve şirket büyümeye devam eder.

Üstte EUR/USD kurunun öneminden bahsetmiştim. Şirket euro cinsinden bilanço tuttuğu için ve borcu da çoğunlukla dolar olduğu için euronun değer kazanmasından kâr ediyor. Ayrıca euronun dolar karşısında değer kazanması, hem Avrupa’nın alım gücünün artması hem de borcun azalmasından ötürü işimize gelir.

Geçen ayki portföy durumunda ayrıntıları vermiştim. Çok da uzatmayayım. Şirket, varlıklarına göre aşırı kelepir değil ama şirketin önünde güzel bir büyüme patikası var. Gerçek değerin hesaplamasında büyüme de en az varlıklar kadar önemli.

Gözden kaçırdığım nokta, 30-40 TL’lerden buralara gelmesi ve dinlenmesinin normal olabileceği olmuş. Ayrıca dövizin ani fırlaması, yurt içi yerleşiklerin yurt dışına çıkış talebini kısa vadede yavaşlatabilir ama aynı zamanda yurt dışı yerleşiklerin talebini de artırır. Bıçak sırtı bir denge var fakat buna rağmen en büyük pozisyonum olmayı bu ay da sürdürüyor.

Ayrıca %13 ile THYAO pozisyonu da ekledim. THYAO da büyümesini sürdürüyor ve çok güçlü duruyor. Son iki ay piyasaların pek umurunda olmasa da Türkiye’nin turizm potansiyelinden bu yıl umutluyum. Eğer bir kuyruk riski ile karşılaşmazsak (savaş, pandemi, ambargo, meteor düşmesi, zombi istilası vs.) bence bu sene havacılık senesi olmaya devam edecek.

Bu yüzden havacılık pozisyonum %56’yı biraz aşıyor.

İkinci büyük pozisyonum yine yeniden ALARK oldu. Büyüklüğü %20,69. Burada tam bir şanssızlık oldu. ALTINS1 satıp 66 TL’den temettü haberi beklentisi ile şirkete giriş yaptım. Gözümden kaçan şirketin dağıtılabilir kârının TR’ye göre az olmasıydı. Bu büyük bir hata oldu. İştiraklerden temettü daha ulaşmadığı için yasal sınırda maksimum tutarı dağıttılar. Aynı zamanda şirket geri alım kotasını da doldurdu. Yönetim kurulu toplanmadığı için yeni geri alım kotası da açıklamadılar. Piyasada yaşanan düşüş de tuzu biberi oldu.

Yani kusursuz bir fırtınanın içinde kaldım:) Neyse para kaybedeceksem yatırım yapan, büyüyen, 2.24 F/K’lık şirkette para kaybedeyim. Bu sene 8 milyar TL kâr etse kasasındaki bir ton para ve yatırımlarla bu fiyatları hak etmediğini düşünüyorum. Kasadaki nakdi çıktıktan sonra elimde büyük ihtimalle 1-1,5 F/K’lık bir şirket kalıyor. Düşerse daha da eklerim. Satma zamanı 90 TL’deydi. Bence şimdi değil.

AKBNK’da da aynı şekilde seçim öncesi yükselişe pozisyon aldım fakat o da şimdilik işlememiş gözüküyor.

Portföyün %10’luk kesimi ise AKCNS, BOBET ve GYLHO’dan oluşuyor. Arada bu pozisyonlara girip çıkıyorum.

Neleri neden tuttuğumu yazdım, şimdi de sattıklarımı yazayım.

TUPRS ve SISE pozisyonlarımı kapattım. Doğal gazda düşüş ivmesi yavaşladı. %3’e yakın bir düşüş var. Buna rağmen rafineri marjlarındaki düşüş daha fazla oldu. Şirketin ise yılın kalanı için marjlardan daha olumlu olduğunu da belirteyim. Ben sattıktan sonra %15-20 civarı düştüler. Cazibeleri arttı.

Buna rağmen yatırım göreceli bir iş olduğu için havacılık pozisyonunu artırmayı tercih ettim.

TUPRS ve SISE’nin kötü olduğunu düşünmüyorum. Sadece diğerlerinde daha iyi bir fırsat yakalayabileceğimi düşünüyorum.

LTB Dolar TL Portföy Grafiği

Finansal Özgürlük Portföyü

LTB Temettü Portföyü

Bu ay temettü portföyüne ufak alımlar yapabildim. Portföy zararda olunca pek ekleme yapamadım. Halka arzlardan gelen kârlarla yeni halka arzlara katıldığım için oradan da aktarım olmadı.

Artık bir dahaki ay devam ederim.

Hiç satmamak üzere biriktirdiğim finansal özgürlük portföyümde gelecek 12 ayda alacağım temettü miktarı 1.721 TL’ye ulaştı.

Eurobond portföyünde ise bu ay değişiklik olmadı.

LTB Eurobond Portföyü

2.346 dolar yıllık kupon gelirim var. Dolar 19,449 TL’de. Böylece kupon gelirim 45.627 TL oluyor.

Temettü gelirini de ekleyince 47.349 TL’ye yükseliyor.

Bu da bu portföyle 68 günümü özgürleştirdiğim anlamına geliyor.

Toparlarsam

Seçim belirsizliğinin had safhada olduğu, makro dengesizlikler içinde mayıs ayına giriyoruz.

Pozisyonlarımı aldım. Daha da düşersek Eurobond portföyünü bozup hisse pozisyonlarında %100’e çıkarım. En son olarak kemik sesi de gelirse kredili alımları yapıp %110 oranında hisse portföyü ile beklerim.

Sonrasında olası yükselişlerle tekrar ufak ufak Eurobond portföyünü artırıp dengeyi kurarım.

Sizin için nisan ayı nasıl geçti? Portföyleri toparlayabildiniz mi? Yaralarınızı sardınız mı? Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

Exit mobile version