Site icon Latteden Borsaya

Yatırımcının Baş Etmesi Gereken 4 Duygu: Umut, Korku, Heyecan, Kıskançlık

Herkese selamlar.

Zaman zaman duygular üzerine yazıyorum. Konu o kadar önemli ki aslında ne kadar yazsam az gelir.

Umut, korku, heyecan ve kıskançlık duyguları, insan olarak bizim hem en güçlü hem de en zayıf yanlarımızı oluşturuyor.

Duyguları yönetmeye ya da duygularla baş etmeye çalışırken yaşadığımız en önemli problem, bu konuda farkındalık kazanmanın çok zor olması diye düşünüyorum.

İnsanın işleyiş mekanizması gereği içimize gizleniyorlar, normal hâle geliyorlar ve bizi biz yapıyorlar. Bu durumu tek başımıza da yaşamıyoruz. Tam tersine sürümüz ile birlikte deneyimliyoruz, hep birlikte umutlanıp hep birlikte korkuyoruz.

Bu da kaçınılmaz olarak işin içinden çıkılmaz bir hâl yaratıyor.

Şimdi istemeden de olsa başımızı belaya sokabilen dört duygu üzerine konuşalım.

Hadi başlayalım.

(Yazının sonunda Youtube seslendirmesine ulaşabilirsiniz)

Umut ve Heyecan

Bir Borsa Spekülatörünün Anıları kitabının başkahramanı (benim de kahramanlarımdan biri) Jesse Livermore bir keresinde şöyle demiştir:

Piyasada sadece iki duygu vardır. Umut ve korku. Sorun şudur ki korkmanız gerektiği yerde umutlanır, umutlanmanız gereken yerde ise korkarsınız.

Hepimiz öyle değil miyiz? Bir dakika durup düşünün. Borsa çok yükseldiğinde finansal özgürlük hayallerine dalmıyor musunuz? Sanki hep yükselecekmiş gibi gelmiyor mu? Düşüşe dikkat çekenlere kızmıyor musunuz? Kızıyorsunuz çünkü hayallerinizi baltalıyor ve inandığınızın aksi yönde konuşuyorlar. Yani oyunbozanlık yapıyorlar.

Benim de iyi kazandığım zamanlarda çenem açılır ve hayallerimden çok daha fazla bahsetmeye başlarım. Hatta arkadaşlarım arasında “Aha yine başladı, düşüş yakındır.” şakalaşmaları bile yapılır.

Kazandıkça umutlanır, umutlandıkça heyecanlanır ve daha fazla kazanacağınıza inanırsınız. Kaldıraç kullanmaya başlarsınız, kredi alırsınız. Oysaki ihtiyatlı olma zamanıdır.

Fiyatlar yükseldikçe “Risk benim dostumdur.” cümlesini daha sık kullanırsınız. Daha fazla risk alırsınız.

Bütün bunlara sebep umuttur. Kazanma umudu, özgürlük umudu, başarma umudu, bulunduğun durumdan kurtulma umudu.

Ama aslında -Howard Marks’ın da sürekli söylediği gibi- piyasa bir sarkaca benzer. Yükseldikçe düşüş ve düzeltme tohumları daha da yeşermeye başlar. Umut ise bunu görmenizi engeller.

Fakat şöyle bir terslik var. Duygusuz insan yok, “homo economicus” ise sadece kitaplarda yer alan bir terimdir. Umut ve heyecan bize yaşama ve devam etme gücü verir. Bu yüzden umut etmeyi hiç bırakmayacağız ama bu önyargıların farkında olmak işimizi daha kolaylaştıracaktır.

Bazen kendinize sorun, soruyu sorarken de gerçekçi ve acımasız olmaya çalışın. Duruma dışarıdan bakmaya özen gösterin.

“Ne yapıyorum, şu an ne hissediyorum?”, farkındalık kazanmanızda işinize oldukça yarayacak iki sorudur.

Aynı zamanda size o durumda yanlış gelse bile yapmanız gerekeni dikte edecek bir sisteminizin olması da çok fayda sağlar. Mesela işlem portföyünde zarar-kes noktası belirlemek gibi yöntemler, pozisyona giriş ve çıkış noktasını önceden belirlemek ya da temettü portföyüne her ay düzenli alım yapmak işinize yarayabilir. Mesela sizi hisse değerleri düştükçe yükseleceğini ummaktan koruyabilir ya da alım yapmanızın önündeki engelleri kaldırabilir.

Bunlar tabii ki yeterli değil. Ama iyi bir başlangıç noktasıdır.

Korku

Umut kadar korku da yatırımcı olarak bizi etkiler.

Piyasanın çok düştüğü zamanları düşünün. Felaket senaryoları kulaktan kulağa yayılır. Normal zamanlarda alım yapmanız gerekir fakat korktuğunuz için alım yapamazsınız.

Yani duygular karar almanızı engeller. Sizi felç eder.

Bu yüzden de hisse senetleri; fiyatları düşerken daha çok alınmayan, hatta daha çok satılan çok nadir mallardan biridir.

Korkunun bir diğer özelliği de kitleleri peşinden sürüklemesidir. İnsan topluluğunun olduğu yerde zaten mantık ortadan kalkar. Korku virüs gibi yayılır ve sürü halinde korkarız.

Bu da karar alma mekanizmamızı etkiler. Aslında fiyatlar çok düşmüştür. Kazanç olasılığı artmıştır. Bununla birlikte yine de harekete geçemeyiz.

Çaresi var mı? Yine aynı yere geleceğim ama yerleşik bir sisteminizin olması ve bu sistemi ne olursa olsun takip etmek, size mutlaka avantaj sağlayacaktır.

Korkuyorsanız herkes korkuyor demektir ve korkarak umutsuzluğa kapılan herkes alım yapmaktan vazgeçer ve satım tarafına geçer. Satıcılar korkularına yenildikçe fiyatlar da düşmeye devam eder.

Herkes korkarken siz de korkarsanız herkesten daha farklı bir sonucu nasıl elde edebilirsiniz?

Tabii ki herkes çarpmak üzere yaklaşan kamyonun önünden kaçıyor diye -sadece karşıt olmak adına- kaçmazlık etmemelisiniz:)

Ama korkunun fiyatların içinde olduğunu bilmek de size hizmet edecektir.

Kıskançlık

Yatırımcı olarak görüş açımızı gölgeleyen bir diğer duygu da kıskançlıktır.

Nitekim Charlie Munger, dünyanın açgözlülük değil de kıskançlık üzerine döndüğünü söyler.

Her zaman sizden daha fazla kazanan biri olacak. Her zaman birileri sizden daha çabuk zengin olacak. Üstelik insan beyni diğerlerini her zaman olduklarından daha mutlu ve refah içinde görmeye meyillidir. Atalarımız boşuna “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.” dememiş.

İnsan beyni de her zaman kendini karşılaştıracak birini bulur ve onu gözünde abartır. Instagram’da herkes her zaman tatile çıkar, her zaman güzel restoranlarda yemek yer, Twitter’da bütün portföyler sürekli değer kazanır. Başkasının aldığı hisseler hep değer kazanır, sizinki ise hep yerinde sayar.

Bu da bulunduğumuz durumdan memnuniyetsizlik duymamıza sebep olur. Hatta uzun vadede bizi başarıya götürecek bir sistemi devam ettirmemizi engeller.

Dolayısıyla kıskançlık duygusunun farkında olmak da kritik öneme sahiptir ve hayatınızı kurtarır. Sizi gereksiz yere risk almaktan alıkoyar.

Toparlarsam

Umut, heyecan, korku ve kıskançlık hakkında zaman zaman yazmaya devam edeceğim.

Hem yatırımcı olarak hem de daha kaliteli bir yaşam sürmek adına bunların farkında olmak, bizim için hayati önem taşıyor.

Bu hafta sonunu duygularımızı düşünerek geçirelim. Fark ettiğiniz şeyleri yorumlara yazarsanız konuyu genişletmiş ve okuyanlara yol göstermiş oluruz.

İstanbul’da hava çok güzel. Uzun ve yavaş yürüşler yapıp düşünmek için ideal:)

Herkese iyi hafta sonları dilerim.

Saygılar.

Yatırımcıların Baş Etmesi Gereken 4 Duygu: Umut, Korku, Heyecan ve Kıskançlık
Exit mobile version