Site icon Latteden Borsaya

Finansal Özgürlük Yolculuğunun Başındakilerin Yaptığı 2 Hata

Herkese selamlar.

Bugün, finansal özgürlük yolculuğuna başlarken benim de çok sık yaptığım ve diğer arkadaşlarımda da gözlemlediğim 2 hatadan bahsedeceğim.

Bunları;

Bunlardan ilkini bileşik getirinin nimetlerini elinin tersiyle itmek, ikincisi de küçük zaferler için büyük ödülleri kaçırmak demek.

Hepsinin de giderilmesi için üzerinde çalışılması ve düşünce yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Ama uğraştığımız herşey gibi bu da imkansız değil.

Sonuçta finansal özgürlük yolu çoğumuz için hem zihinsel hem de fiziksel olarak zorlayıcı bir yol.

Ben daha çok bunu kilo vermeye ya da sigarayı bırakmaya benzetiyorum. Sadece daha uzun ve daha zahmetli ve sonuçlarını görmek daha uzun sürüyor.

Hadi şimdi bu üç hatayı biraz açalım ve üzerinde tartışalım.

Portföyü Başlarda Bozmak

Beni en çok üzen hata bu oluyor. Çünkü diğerlerini yolda düzeltme imkanı var fakat bu oyunun sonu demek.

Bütün büyük yatırımcıların üzerinde anlaştığı şeylerden biri de ihtiyacınız olmayacak para ile yatırım yapılması gerektiği.

Böylece borsa çok düştüğünde paraya ihtiyacınız olduğu için hisse satmak zorunda kalmazsınız. Ya da beklemeniz gerekirken sırf o paraya ihtiyacınız var diye panik yapmazsınız. Çünkü sabırsızlık ve panik uzun vadeli yatırımcılar için iki büyük düşmandır.

Fakat tabii ki buna bazı itirazlar da var. Bunlardan ilki; “Bizim gibi insanların hangi paraya ihtiyacı olmaz ki?” oluyor. Bence gayet de doğru bir sitem.

Sonuçta zaten finansal özgürlük için yola çıktığımızda hepimizin dağ gibi borçları oluyor. Gelirimizden daha çoğunu harcıyoruz. Çünkü parayı yönetmeyi bilmiyoruz. Daha doğrusu kendimizi yönetmeyi bilmiyoruz.

Onu al bunu al derken bir sürü belaya giriyoruz.

Bunun için ihtiyacın olmayacak para tanımını iyi yapmak lazım. Warren Buffett bunu: “Kaybedildiğinde içinde bulunduğun mevcutta sürdürdüğün yaşam standardını düşürmeyecek para” olarak tanımlıyor. Yani varlığı ya da yokluğu günlük yaşamınızı etkilemeyecek.

Parayı kendinizden ve bitmek bilmeyen ihtiyaçlarınızdan korumak için yapılması gereken en önemli şey bu.

Kendinden korumak derken şunu kastediyorum. “Arabamı değiştireceğim. Şu portföyden bir 20 bin TL çekeyim de bir üst modelini alayım. Tatil parası eksik kaldı, portföyden bir 5 bin çekeyim. Kredi kartı borcu için portföyden 2 bin TL alayım.” gibi.

Böyle olunca fark etmeden bileşik getirinin nimetlerini elinizin tersiyle itmiş oluyorsunuz. Onun işini yapmasına engel oluyor ve kar topunu daha büyümeden bozmuş oluyorsunuz.

Özellikle bunu ilk zamanlarda yaparsanız fidanı kökünden sökmüş olursunuz. Bu da inancınızın kaybolmasına sebep olur. Oysa temettü emekliliği için ilk yıllar ekim yapılması gereken ve sonuçları görmediğiniz yıllardır. Çok emek ister.

500 TL temettü geliri ile 5.000 TL arasındaki farkı görmek için sabretmeniz gerekir.

Bu yüzden ben çok yüksek tutarlarda yatırım yapıp sürekli portföyü bozup harcamaktansa, “ihtiyacın olmayacak” bir daha az para ile yatırım yapmayı ve portföyün büyümesine izin vermeyi daha mantıklı buluyorum.

Örnek olarak 10.000 TL’nizi %15 yıllık getiri ile 10 sene değerledirseniz 10 sene sonra 40.000 TL civarı paranız olur.

Fakat kendinizi zorladınız ve 2 yılda 30.000 TL biriktirdiniz. Sonra da gittiniz onunda arabanızı değiştirdiniz.

Elinizde hiçbir şey kalmadı.

Bu yüzden özellikle yolun başında portföyünüzün kendini büyütmesine izin verin. Bırakın size bileşik getiririnin ne demek olduğunu göstersin. Sizi kendine inandırsın ve biriktirme ve yatırım yapma şevki kazandırsın.

Sonra zaten kendiniz bozmak istemeyeceksiniz. Kafa yapınız değiştikçe artık portföyünüzün sizden korkması gerekmeyecek.

Eğer belli bir süre dayanırsanız, temettüler ve faiz gelirleri size nakit akışı sağlayamaya başlayacak.

O kadar ihtiyacınız olursa, pek iyi değil ama yine bu nakit akışlarını ihtiyaçlarınız için kullanabilirsiniz.

Düşük Maliyete Çok Fazla Odaklanıp Alım Yapamamak

İkinci ve en sık gördüğüm hata da maliyetin düşüklüğüne odaklanıp kendini sahte bir zaferin içinde bulmak oluyor.

Bunu örneklendirelim:

Bundan iki sene önce 50 TL maliyetli 5 tane ABC hissesi aldınız. ABC hissesi bugün 200 TL oldu. Siz de 50 TL maliyetli hisselerim 200 TL oldu diye seviniyorsunuz.

Bu kendinizi kandırmaktan başka bir şey değil.

Bir çok durumda sırf maliyetinizi yukarı sürmemek için iyi şirketlerde ek alım yapmamış oluyorsunuz. Ama 5 adet hisse de takdir edersiniz pek işinize yaramıyor.

Bu işin daha tehlikeli kısmı da insanların sırf hisse maliyetine odaklanmaları sonucunda fiyatı artan değil düşen şirketlerde alım yapmalarıdır.

Fakat şöyle bir gerçek var ki bir şirket iyiyse, fiyatı genellikle yükselir. Kötüyse de düşer.

Yani iyi şirketleri almak istiyorsanız muhtemelen önceki maliyetinizin üstünde alım yapmak zorundasınız. Maliyetin altında alım yapma takıntısı ise sizi çiçeklerle değil, dikenlerle baş başa bırakır. Kendinizi çiçekleri koparırken, dikenleri sularken bulursunuz.

Bu yüzden yeni başlayan ya da iki üç senelik yatırımcıların “maliyet takıntısından” kurtulmaları gerektiğini düşünüyorum.

50 TL’lik ABC fiyatı 2 yıl önceki fiyattı. Bugünkü 200 TL ise şirketin bugünkü değerini yansıtıyor. Pahalı olabilir mi, tabiki olabilir. Şartlara göre değerlendirmek lazım.

Ama sırf maliyetinizi yükseltmemek için alım yapmamak da çok büyük bir hata olur.

Ben bunu biraz da internette dolaşan düşük maliyet resimlerine bağlıyorum. 10 lot almışsınız, alıp unutsanız ne olur, unutmasanız ne olur.

Bu yüzden bir hissedeki maliyetinize çok takılmayın. Şirketin güncel ve gelecekteki durumunu değerlendirip kararınızı ona göre verin.

Bir şey iyiyse ondan daha çok olmalı, kötüyse de daha az.

Yani Peter Lynch’in deyimiyle “Çiçekleri koparıp dikenleri sulamayın.”

Toparlarsam

Kendimizi kölelikten kurtarırken altın kesemizi günlük zevklerimizin kurbanı yapmayalım. Bileşik getirinin nimetlerinden faydalanmak için ona biraz zaman verelim.

Şu an bir düşük model arabaya binmekle portföyü bozmak arasında kaldığınızdaki seçiminiz bundan 10 sene sonraki refahınızın anahtarı olabilir. Bunu göz ardı etmeyin.

Maliyetlere takılmayın. Düşük maliyetli hissenize baktığınızda belki ufak bir gurur hissedebilirsiniz. Fakat bu aynı zamanda iyi bir hissede pozisyon arttırma cesareti göstermediğiniz anlamına da gelir.

Bu yüzden geçmişte takılıp kalmayın. Bugüne odaklanıp yarını planlayın..

Sonuçta iyi ve kârlı şirketlerin fiyatı artma eğilimdedir ve çoğunlukla maliyetinizin üstünde alım yapmanız gerekir.

Bu yazı da burada bitmiş olsun. Biraz da sizden dinleyelim.

Sizin gözlemlediğiniz başka hatalar var mı? Ya da bu iki hatadan en çok hangisini yapıyorsunuz?

Kendinize iyi bakın.

Saygılar.

Image courtesy of Sira Anamwong at FreeDigitalPhotos.net

Exit mobile version