Site icon Latteden Borsaya

Borç/Özsermaye Oranı Nedir? Ne İşe Yarar?

Herkese selamlar. Döviz fiyatları ve faizler artarken şirketlerin borçları daha bir önemli hale geldi. Bu fiyatlardan borcu döviz ve TL borcu olan şirketler artık daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalacaklar.

Borç konusunun daha önemli hale gelmesi dolayısıyla ben de Borç/Özsermaye oranının nasıl hesaplandığına kafa yorayım dedim. Bazı kaynaklarda Borç/Özkaynak oranı diye de geçiyor.

Önce bu oran nasıl hesaplanır ona bakalım, sonra kaç olması gerektiğine biraz değinelim. Son olarak da yorumlarken nelere dikkat etmemiz gerekir ona bakalım.

Hadi başlayalım.

Borç/Özsermaye Oranı Nedir? Ne işe yarar?

Borç/Özsermaye Oranı Nasıl Hesaplanır?

Borç/Özsermaye oranını şirketin toplam borçlarını özsermayesine bölerek buluyoruz. Özsermayeye İngilizcede Shareholders Equity deniyor, yani tam çevirirsek hissedar sermayesi.

Borç/Özsermaye Oranı: Toplam Borç/Toplam Özsermaye

Kısaca şirket yönetilirken ne kadar borç kullanıldığını ve her bir TL’lik özsermaye için ne kadar borç alındığını gösterir.

Bir örnek verecek olursak;

ASDF Ticaret’in 5000 TL özsermayesi olsun. Şirketin borcu da 500 TL olsun. Burada Borç/Özsermaye oranı: 500/5000=0.10 olur. Yani 1 TL’lik özsermayeye karşı 0.10 TL borcu var şirketin.

Yorumda şirketin çok borç kullanmadığını ve borç konusunda muhafazakar olduğunu söyleyebiliriz.

ZXCV Ticaret’e bakalım bir de. 5000 TL borcu olsun. Özsermayesi de 1000 TL olsun. Borç/Özsermaye oranı da 5000/1000= 5 olur. Yani şirket operasyonlarını sürdürürken ve yatırım yaparken yüksek kaldıraç kullanıyor diyebiliriz. Yani çok borçlu.

Borç/Özsermaye Oranı Kaç Olmalı?

Çok yüksek bir borç/özsermaye oranı şirketin aşırı borçlu olduğu anlamına gelebilir. Bu da onu faiz artışı, eğer döviz borcu varsa kur artışına karşı daha hassas yapabilir. Sonuçta faize ne kadar çok para giderse, hissedarlara o kadar az para kalır. Bir de daha yüksek faiz maliyetine katlandığında kayıp daha da büyük olur.

Çok düşük bir borç/sermaye oranı ise şirketin ucuz kaynağı kullanmadığı anlamına gelebilir. Bu da verimsizliğe sebep olabilir.

Şimdi bu iki senaryoyu biraz daha ayrıntılı inceleyelim.

ZXCV şirketinin CEO’suyum. Bir yatırım yapma kararı veriyorum ve 5000 TL borç alıyorum. 5000 TL’lik yatırımdan yılda 1000 TL yani %20 geri dönüş bekliyorum. Borcun faizi de %15. Bu noktada bu yatırımı yapmak kârlı olabilir diyerek yatırıma başlıyorum. Sonuçta kazanacağım para borcun faizinden daha fazla. Anaparayı da yeni borçla çevireceğim ödeyene kadar.

Eğer faizler yükselir ve %25’e çıkarsa ve ben yatırımdan %20 kazanıyorsam o zaman kârlılığım düşer ve zarar etmeye başlayabilirim. Sonuçta yaptığım yatırımdan elde ettiğim tutar faizi karşılamaya yetmez. Burada da ek borç bulmakta zorlanırım. Borç bulabildiğim sürece sıkıntı yok. Bulamazsam, ya da bulunmayacak zamanlar yaklaşırsa, faizler yükselirse, yatırımcılar benim borcumu sorgulamaya başlar.

Ya da ben yatırımcı olarak şirketin borç/özsermaye oranına dikkat etmeye başlarım. Sonuçta şirket borcuna daha fazla faiz ödeyecek ve daha az kazanacak.

Şimdi yukarıdaki ilk örneğime döneyim. ASDF şirketi de çok küçük bir borç/özsermaye oranı ile faaliyetlerine devam ediyor. Borcu (kaldıracı) daha az olduğu için bu faiz artışlarından daha az etkilenecek ya da hiç etkilenmeyecek. Kolay borç bulabilecek, az faiz ödeyecek.

Fakat bir de şöyle bir durum var. Şirketin önünde müthiş bir yatırım fırsatı var, yaptığı yatırımdan yıllık %25 kazanacak. Faiz oranları da %5. Fakat şirket borç almamakta direniyor. O zaman da bu durum verimsizliğe sebep olabilir ve hissederlerin değer kaybına yol açabilir.

Aslında görüldüğü gibi borç/özsermaye oranını yorumlarken çok katı olmamak ve şartlara göre değerlendirmek lazım.

Borç/Özsermaye Oranında Dikkat Edilmesi Gereken Şeyler Nelerdir?

Toparlarsam

Kısaca borç/özsermaye oranını aktarmaya çalıştım. Yüksek borçlu şirketler için zor geçecek bir yüksek kur yüksek faiz dönemine girmiş gibi duruyoruz. Daha yüksek kredi faizi şirketler için daha yüksek maliyet demek. Dövizle borçlanmalarda ise hem dolar faizlerindeki artışlar hem de doların fiyatındaki artışlar belirleyici olacak.

Uzun zamandır merak ettiğim bir konuyu daha inceleme fırsatı buldum. Bundan sonraki analizlerde bu oranı da kullanmaya başlayacağım.

Siz analizlerinizde bu oranı kulanıyor musunuz? Hangi seviyede olmasına dikkat ediyorsunuz? Biraz da sizden dinleyelim.

Saygılar.

Exit mobile version