Site icon Latteden Borsaya

Temettü Gerekli midir? Gereksiz mi?

Herkese selamlar.

E-posta kutuma gelen bir mesajda: temettünün gereksiz olduğu, alınan temettülerin enflasyona karşı ezileceği, Türkiye’de temettü yatırımının vergilerden ve sistemden dolayı gereksiz olduğu yazıyor ve görüşüm soruluyordu.

Zaman zaman temettü yatırımcıları olarak böyle mesajlara maruz kalıyor. Artık alıştık. Ama bu mesaj kafamda dağınık olan temettü ile ilgili düşündüklerimi yazıya dökme fırsatı olarak kullanmak istiyorum.

Dünyamızda nasıl sadece siyah ya da beyaz yoksa grinin binlerce tonu varsa, temettü hakkındaki görüşlerim de böyle. Bir cümlede temettü iyidir ya da kötüdür diyemem. Bazen iyidir bazen de kötüdür. Bunu belirleyen değişkenler vardır diyebilirim.

Şimdi size kafamdaki bilgileri organize ederek temettü vermek iyi midir, kötü müdür, ne zaman temettü verilmeli, Türkiye’de temettü yatırımı yapılır mı gibi soruları cevaplamaya çalışacağım.

Tüm Yatırımcıların Tek Bir Yatırımcı Gibi Düşünüldüğü Bir Borsa Evreni Var

Analizi basitleştirmek için tüm yatırımcıları tek bir yatırımcı gibi düşüneceğim. Bu büyük evrende al sat yaparak birbirimizin elindeki parayı kazanabiliriz. Bunu çok iyi yapanlar da vardır. Sonuçta para kazandıran tek bir sistem yok.

Ama bütün evrenin kazandığı para Türkiye’deki borsaya açık şirketlerin özsermaye kârlılık oranlarındaki artış kadar olacaktır.

İkinci bir artış da defter değerlerindeki artıştan gelebilir. Yani piyasaya yeni giren yatırımcılar defter değeri 1 olarak ölçülen şirkete 1.2 defter değeri öderlerse bir artış da buradan gelir. Ama bunu şimdilik gözardı edeceğiz.

Kısaca borsadaki herkesin kazandığı para şirketlerinin tamamının özsermaye kârlılık oranları ile doğru orantılı olacaktır.

Temettü Değil Özsermaye Kârlılık Oranı

O zaman en önemli şey özsermaye kârlılık oranıdır, temettü değil. Buradan devam edelim.

İlk savımız “Türkiye’de temettü yatırımı yapılmaz, çünkü temettü enflasyona karşı ezilir.”

Sadece temettü değil, bütün sermaye enflasyona karşı ezilebilir. Enflasyonun %25 olduğu yerlerde bütün şirketlerin özsermaye kârlılık oran ortalaması %15 ise, yatırımcı evreni olarak zaten %10’luk para kaybı yaşıyoruz demektir.

%15 ‘lik özsermaye kârlılık oranında para kazanmamız için enflasyonun bu orandan düşük olması gerekir.

Yani sorunun cevabı şu olacak. Özsermaye kârlılık oranından daha çok yüksek enflasyonun olduğu şartlarda temettü yatırımı değil, borsa yatırımı yapılması boş olabilir. Enflasyon benden alınan en ağır vergidir.

Bu yüzden yüksek faiz ve sürekli yüksek enflasyona maruz kalmak borsa yatırımını eritir ve insanları alternatiflere yönlendirir.

Yüksek enflasyon zamanlarında, enflasyon oranından daha yüksek özsermaye kârlılık oranına sahip şirketlere yapılan yatırımlar bizi paranın değer kaybından koruyabilir. Ama bu şirketler de yatırımcılar tarafından fark edilerek daha yüksek defter değerinden işlem görmeye başlarlar. Yani daha pahalıya satılırlar.

İkinci savımız: “Burası Amerika değil, burada uzun vadeli temettü yatırımı yapılamaz”

Enflasyon dizginlenmediği ve Türk şirketlerinin özsermaye kârlılık oranları enflasyona karşı ezildiği sürece borsa yatırım evreni enflasyona ezilmeye devam edecektir. Yurtdışındaki uzun süre düşük ve istikrarlı enflasyon yüzünden uzun vadeli temettü yatırımı gelişmiştir.

Bir diğer şey de temettü yani kâr payı vermek Avrupa’da 400, Amerika’da 200 yıllık bir gelenektir. Uzak diyarlardan baharat getiren gemilere ortak olan insanlar, gemi baharatları getirip satınca kâr paylarını alırlarmış. Temettünün buradan çıktığı varsayılır.

Yurtdışında hissedarlar, imtiyazlı hisselerin etkisinde olmadıkları için şirketin kararlarını etkileyebilirler. Temettü baskısı kurabilirler. Yönetim kuruluna adam sokabilirler. Bizde az olsun benim olsun mantığından dolayı, imtiyazlı hisse sahipleri şirketin %1’ine sahip olsa bile yönetimin tamamında söz sahibi olabiliyor. Bu da hissedarları değil kendini düşünmesine yol açabiliyor. Sistem böyleyse kim onları suçlayabilir ki? Sonuçta oyunun kuralları belli. Herkes bunu bilerek yatırım yapıyor.

Burada ülkemizde temettü yatırımı yapılabilecek şirketler yok mu? Tabii ki var.

İkinci sava dönersek haklılık payları vardır. Umarım enflasyon dizginlenir. Azınlık hissesi olayları düzeltilir. Ama bu sadece temettüye has bir durum değil borsanın tamamına has bir durumdur.

Üçüncü savımız: “Temettü vermek mantıklı değil, zaten vergi kesiliyor.”

Bu da yanlış bir düşüncedir. Temettü vermek bazen iyi bazen kötüdür. Şimdi sebebine bakalım.

Ama tekrar bıkkınlık veren! özsermaye kârlılık oranına döneceğim.

Ayrıca senaryolarda defter değerlerini sabit kabul edeceğim.

Borsada özsermaye kârlılık oranları ortalaması %30 olsun. Türk şirketleri paranızı %30’la değerlendiriyor yani. Tahvil faizleri de %10 olsun.

Bu senaryo da şirket kârının hepsini bünyede tutup hiç temettü vermez ise paranızı %30 ile değerlendirmiş olursunuz. Yani bileşik getiri elde edersiniz.

Hepsini temettü verse ne olacak? %15 vergi kesilecek ve siz o paraya ne yapacaksınız? Gidip %10 ile tahvil mi alacaksınız? Bu senaryoda şirketin temettü vermesi mantıksızdır ve hissedarlara değer kaybettirir. Bırakın şirket hiç temettü vermesin ve bunu sizden kârlı bir şekilde değerlendirsin.

Bir başka senaryoda özsermaye kârlılık oranı %15 olsun. Dışarıda tahvil faizi de %30 olsun. Şirken burada kârı dağıtmazsa paranızı %15 ile değerlendirmiş olur. Ama size verse siz %15 vergi kesindikten sonra bile parayı %30 ile tahvile ya da mevduata yatırdığınızda daha kârlı olursunuz. Hanginiz paranızı %30 mevduat faizi veren banka varken %15 ile diğer bankaya yatırır ki?

Yani temettü dağıtılması kimi zaman iyidir, kimi zaman da kötüdür. Bunu belirleyen şirketin dağıtılmamış kârlarla ne yapacağı ve onu sizden daha iyi değerlendirip değerlendiremeyeceğidir.

Dördüncü savımız: Temettü yatırımı boştur.

Sadece temettü yatırımı değil, koşullar uygun olmadığında, özsermaye kârlılık oranları enflasyonun uzun süre altında ezildiğinde tüm borsa yatırımı boştur.

Bilinçli kısa, orta ve uzun vadeli yatırımcılar her zaman kazanabilir. Fakat borsadaki tüm yatırımcıların aynı anda kazanma ihtimalleri al-sat sisteminde sıfırdır.

Toplu olarak kazanmanın tek yolu özsermaye kârlılık oranı enflasyonun üzerinde olan ve Türk işletmelerinin kâr edip bununla yatırım yaptıkları , gelişip büyüdükleri bir sistem kurmak ve buna da halkı ortak etmektir.

Toparlarsam

Temettü ile ilgili kafamdakileri yazmış oldum. Bu başlık burada dursun. Zaman zaman bunu geliştirmeyi umuyorum.

Bu arada bir acı tabloya da dikkat çekmek istiyorum. Araştırmacılar o kadar kısa vadeli şeylere odaklanmışlar ki daha Türkiye’deki borsanın ortalama özsermaye kârlılık oranı kaçtır, temettü verimi kaçtır? Bunu bilemiyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? 🙂

Siz ne düşünüyorsunuz bu konularda? Fikirlerinizi duymak isterim.

Saygılar.

Exit mobile version