Site icon Latteden Borsaya

Borsada Kaybetmenin Yollarından Birisi

Herkese selamlar.

Yıllar içinde borsada sayısız para kazanma yolu olduğunu ilk elden gördüm. Grafik çizenlerin, göstergelerden yararlananların, alıp unutanların, alıp izleyenlerin, kısa-orta-uzun vadeli yatırımcıların ve hatta kumarbazların dahi para kazandığına şahit oldum.

Fakat fark ettim ki sayısız para kazanma yoluna karşı bir elin parmakları kadar kaybetme sebebi var.

Bugün bu yazıda size bunlarda bir tanesini biraz açacağım: Kayıpların kişiselleştirilmesi üzerine konuşacağız.

Hadi başlayalım.

Yokuşun Başında Gördüğümüz Düşman Aslında Kendimiziz

Değer yatırımcılığının babası Ben Graham (parasının çoğunu çapkınlık yaparken harcamıştır) yatırımcıların en büyük sorununun ve hatta en büyük düşmanının çoğunlukla “bizzat kendisi” olduğunu söyler.

İnsanın kendisi ile savaşı her zaman, her yerde devam eder. Mesela Özdemir Asaf da “Do” isimli şiirinde konuya şöyle parmak basar:

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.

Yatırım yaparken son zamanlarda sürekli bir savaş halinde olduğumu hissediyorum. Yapılan her hamle belirsizlik içinde, olasılıklar denizinde bir karar almanızı gerektiriyor. Sanki oyun her zaman devam ediyor. Sürekli bir poker masasında oturup, ömür boyu oyundan kalkmamak gibi.

Hal böyleyken insan kazandıkça, bazen kerameti kendinde görebiliyor. Kazanırken ben kazandım diyorsun, kaybederken de senin dışındaki etmenler sonucu kaybediyorsun. İnsan en kolay kendini kandırırmış.

Tabii ki bunda yanlış bir şey yok. Fakat kazancın büyük kısmının da şansa bağlı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bunu unutursanız, içinizdeki nefis ya da ego denebilecek canavarın ateşine kömür atmış ve onu daha da beslemiş oluyorsunuz. Bu canavar büyüdükçe de “ben yaptım, ben kazandım, yine kazanırım” denemeye başlıyor.

İşin bir sonraki boyutu işte bizi “Borsada para kaybetmenin az sayıdaki yollarından birine” getiriyor: Ben kaybedemem, hata yapmış olamam, ben değil piyasa yanılıyor, er ya da geç piyasa bunu anlayacak.

Kimse Her Zaman Kazanamaz, Sadece Bazen Kaybettiğinizin Farkına Geç Varırsınız

Uzun yıllar boyunca kaybetmezseniz ve bütün kazancın sizin yeteneğiniz sonucu olduğunu düşünürseniz, egonuzu o kadar çok şişirmişsiniz demektir.

Bunun sonucunda da yanıldığınızı kabul etmeyip zararda olan pozisyonunuzu daha da arttırmaya başlarsınız.

Ya da onu sürdürmek için değerli kaynaklarınızdan daha fazlasını bu işe aktarırsınız.

Bunalıma girersiniz. Gece rüyanızda bile bu işi düşünmeye başlarsınız. Ailenizden utanır, insanlardan kaçarsınız.

Piyasa dönecekti, sadece biraz daha zaman lazımdı. Derken pozisyonun içinde kaybolur gidersiniz.

Keynes’in dediği gibi piyasa sizin sağduyunuzu koruyacağınız süreden çok daha uzun bir süre mantıksız hareketini sürdürebilir.

Önce kazançların kişiselleştirilmesi, egonun şişmesi, sonra da kaçınılmaz olarak kayıpların kişiselleştirilmesi yatırımcı mezarlığının bu kadar kabarık olmasının en büyük sebeplerinden biridir.

Peki ne yapmalıyız?

Kendini tanımaya başlamak, kazançların ve kayıpların sizin yeteneklerinizin yanı sıra şans ile de ilintili olduğunun farkına varmak bence yapılacak en önemli şey.

Bazen iyi bir hamle yaparsınız, kötü biz zamanda çok küçük bir olasılık yüzünden başarısız olabilirsiniz. Sizinle alakası yoktur.

Ya da bazen kötü bir hamle yaparsınız ama olmayacak olan olur ve kazanırsınız.

Joel Greenblatt’ın bu konuda çok sevdiğim bir sözü var: Ne aradığını bilmeden hisse senedi seçmeye çalışmak elinde kibritle dinamit fabrikasında koşmaya benzer. Sağ kalabilirsiniz fakat bu sizin ahmak olduğunuz gerçeğini değiştirmez.

Kayıplarla kazançların içinde şans faktörü olduğunu bilmek size ilk kapıyı açar.

İkinci aşamada da, egonuzu karar alma mekanizmanızdan çıkaracak bir sistem kurmak gerekir. Mesela zarar-kes noktası belirlemek ya da belli bir para kaybettikten sonra pozisyona ekleme yapmamak denenebilir. Bunları karar alma anında değil de daha önce, işler kızışmadan oluşturmak ve zamanı gelince uygulamak gerekir.

Kimisi düşüşlerde pozisyona ekleme yani paçal yapmaz, sadece yükselen pozisyonlarına ekleme yapar.

Kimisi de belli bir oranda kayıp yaşayınca masadan kalkar. Umut binlerce yıl insanı hayatta tutmuştur. Fakat finansal piyasalarda çok tehlikeli olabilir.

Çok çeşitli şeyler denenebilir ama asıl amaç kaybederken ve kazanırken “kendi duygularınızı” işin dışında tutmaktır.

Peki bu kolay mı? Tabii ki değil. Bunu bilseniz de yüz kere tekrar etseniz de egonuzu tamamen yok edemeyecek ve hata yapmaya devam edeceksiniz. En azından hata payınızı azaltabilirsiniz.

Müsait olduğunuz ilk zamanda kayıplarınızın ve kazançlarınızın üzerine düşünmeniz dileğiyle.

Saygılar.

Exit mobile version